deepblueeagle
|
STAR TREK
Vulkan’lı Mr. Spock, Yıldiz Gemisi Atılgan, Yıldız Filosu, zaman yolculuğu, ışınlanma, geleceğe ve geçmişe gidiş dönüşler, Kaptan Kirk, Scotty, Doktor Mc Coy, Chekhov, Sulu ve Uhura, tekrar bizimle. Yani 40 yıl önceki ekip. Evet aynı ekip ama gençlik halleri. Yeni Uzay Yolu başlangıca dönüyor. Kirk ve Scotty’nin nasıl kaptan ve ikinci kaptan olduğunu görüyoruz. Aslında filmde bu zaten mümkün. Çünkü, film sürekli olarak yüzyıllar arasında seyahat ediyor. Örneğin, genç Spock yaşlı Spock ile karşılaşıyor ve her zamanki gibi çok mantıklı ! bir konuşma yapıyorlar. Veya Scotty çok ileride uzay gemileri arasında ışınlanma yaptırabileceği denklemi bulduğunu yaşlı Spock’tan öğreniyor.
Bunlar hep sıradan olaylar biliyorsunuz. Çünkü ışık hızıyla değil de warp hızıyla uzayda ve zamanda yolculuk yapınca aslında yaşlanma da gecikiyor. Haliyle Scotty ve diğer bilim adamlarının warp hızını bulması gerekiyordu. Çünkü onlar uzayda yeni gezegenleri, yeni ve değişik yaşam biçimlerini aramakla görevli Atılgan’ın mürettebatı. Yolları uzun. Büyüklerimizin sefere giderken eşlerine ben biraz gezip geleceğim deyip de 4 yıl sonra gelmeleri gibi bizim yarı dünyalı yarı Vulkanlı Spock ile Kirk de yıllar süren araştırma gezilerine çıkıyorlar. Yaşlanmamaları gerekiyor. Işık hızı ile gidince yaşlanma yavaşlamıyor. O nedenle Uzay Yolu’nun yaratıcısı Gene Roddenberry warp hızını, warp sürüşünü bulmuştu. Yani warp evreninde (bükülmüş uzayda) warp hızı (eğilme, bükülme hızı) ile warp drive (eğme, bükülme sürüşü) yaparsanız daha geç yaşlanırsınız.
Bu nedenle Uzay Yolu bir bilim kurgu filmi iddiasında haliyle. Ama bilimle fazla ilgilenmiyor. Warp ve kara delik dışında film bilimkurgudan çok bir kurgubilim filmi veya bir bilim kuruntu. Hatta kara delik de uzay korsanlarının dünyada açtıkları bir kara delik daha çok. O nedenle Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar nasıl bir sabun köpüğü ise Uzay Yolu da bir uzay köpüğü ! Ama görkemli, eğlenceli bir köpük. TV’deki Uzay Yolu dizisi Mr.Spock sayesinde daha çok felsefe ve bilimle ilgileniyordu. Ama bu son film aksiyonla ilgileniyor. Aksiyonu Kaptan Kirk yönetiyor. Bu filmde Kaptan Kirk, eskisinden daha atılgan (!) ama hızlı düşünerek doğru kararlar veriyor. Mr.Spock ise demek ki gençliğinde o kadar da anlaşılmaz konuşmuyormuş. Üstelik, bu filmde bir Vulkan’lıdan çok bir insan. Ne de olsa annesi dünyalı bir fahişe. Spock o zamanlar genç olduğu için belki de, duygulanıyor, öfkeleniyor, hatta aşık gibi bile oluyor. Spock, felsefeyi bırakıp duygusal zekasını ortaya çıkarınca film de bilimden çok aksiyona dönüşmüş.
Bu arada Amerikan sineması habire film ürettiği için özgün senaryo bulmakta zorlanıyor. O nedenle, popüler kültür efsanelerinin köklerine dönüyor. Çünkü, bu efsaneler yıllar içinde defalarca kendi kişisel öykülerinin sonlarına geldiler. Amerikan sineması da bir çıkış, bir açılım olarak bu kahramanların ilk ortaya çıkış noktalarından tekrar başlıyor anlatmaya. James Bond’da da bunu yaptılar, çok da iyi yaptılar, çünkü yeni Bond gerçekten de Ian Fleming’in kitaplarındaki orijinal Bond özelliklerinde. Ama Bond zaten İngiliz, kökeninde. Wolverine, Hızlı ve Öfkeli başa döndü, hatta yakında izleyeceğimiz Terminatör’de de John O’Connor büyük olasılıkla gençliğine dönecek. Meraklıları dışında yeni kuşaklara tanıtıyorlar eski kahramanları. Meraklılar ise zaten geçmiş örnekleri de izliyor veya okuyor. Tüm Uzay Yolu külliyatını bilen okuyan izleyen liseliler bile var, veya Batman, Süperman, Hulk’un tamamını bilip okuyanlar. Ya da liseli olup da şu anda Led Zeppelin dinleyenler olduğu gibi. Günümüzün pop, rap veya hip-hop’unu dinlemeyip asıl müzik 70’lerde deyip sadece o günleri, Jim Morrison’u dinleyen veya 80’lerin metalini dinleyen liseliler var. Ve onlar kendi yaşdaşlarını zevksiz buluyorlar. Demek ki her insan her yaşta farklı, özgün olmaya çalışıyor, ya da daha derin veya kült olmaya. Her zaman için bizler ve onlar var. Bu onlar’ın kim olduğu belirsiz ! İnsanlık hali ! İnsanlık komedyası Balzac’ın deyişiyle.
Filmin en hoş sürprizi ise yaşlı Spock’ta gerçek Spock’un oynaması. Yani Leonord Nimoy.
60’larda dizi olarak başlayan Uzay Yolu’nu yıllardır TV dizileri ve sinema filmleri ile izlemeye devam ediyoruz. Meraklıları bilir, 80’lerde ikinci kuşak gelmiş ve başrolde kel Patrick Stewart Kaptan Picard olmuştu.
Filmin konusuna gelince. Bu kez Klingon’lar yok. Yıldız Filomuz ve Atılgan ekibi, gençlik halleriyle, gelecekten gelen Romulan gemisi Nadara ve Kaptanları Nero ile savaşıyorlar. Nero, geçmişin intikamı için bizim uzayımızdaki tüm gezegenleri yok etmek istiyor. Konu ne kadar karmaşık olsa da bir intikam öyküsü yine. Üstelik Nero, geçmişi yanlış biliyor. Kötü adam Nero, Spock yaşlıyken (zaman geçişleri olduğu için bu mümkün), Nero’nun ailesini yok etmiş sanıyor. Ama takmış bir kere Nero. Neyse ki, Kirk, Spock ve diğerleri, Nero’nun dünyayı yok etmesini engelliyorlar. Ve Kirk, Atılgan’ın resmi kaptanlığına atanıyor. Çünkü filmde Atılgan’ı bir süre Spock idare de etmişti, başka kaptanlar da bu filmde. Böylece Uzay Yolu yeniden başlamış oluyor. Ama, Spock’un Vulkan’ı yok oluyor Nero nedeniyle.
Uzay Yolu işte. İyisiyle kötüsüyle bizimle beraber. Eski dostlarımız.
Vizyondaki diğer filmler için üstteki Forum 7. Sanat-İzmirSinema'yı ziyaret edin veya aşağıdaki linkleri tıklayın lütfen.
KAN KİTABI-CLIVE BARKER
http://www.izmirizmir.net/bilesenler/forum/baslik.php?baslik_no=1646
TETİKÇİ 2-YÜKSEK VOLTAJLI EKŞIN CEYSIN
http://www.izmirizmir.net/bilesenler/forum/baslik.php?baslik_no=1642
|