KÜBALI ÇOCUKLAR
23 Mart 2011 12:46 / 4217 kez okundu!
İnsana değer veren bir ülke Küba.
Yoksul olduğu gözle görülür olsa da; sağlık ve okul öncesinden üniversite bitimine dek eğitim hizmetleri ücretsiz. Ve ayrımsız herkes, devletçe verilen karnelerle yaşamsal ihtiyaçlarını karşılıyor.
Yerleşim yerlerinde, yaşlıların bir araya geldikleri, sosyal klüp niteliğinde merkezleri var.
Hamile kadınların sağlık kontrollerinin yapıldığı mekanlarda, onların sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını da sağlayabildikleri koşullar mevcut.
Geçmiş Ve Bugün
Adanın zenginliklerini talan ederken yerli halkın çoğunu katledip, Afrikalı köleleri bu topraklara getirerek zulmünü sürdüren sömürgecilerin yaşattığı kötü günleri var Küba’nın.
ABD ambargosuyla katmerlenen ekonomik sıkıntıları artarak sürse de, kolektif akılla yönetilen bir sistemde yaşıyor olmanın gururu yansıyor insanların yüzlerine.
1959 devrimiyle başlayan güzel günler uğruna yitirdikleri özgürlük savaşçılarına dair acılı hikayeleri toplumsal belleklerinde duruyor hala.
Kendilerini efendi ilan edenlere isyan ettiği için yakılarak öldürülen Hatuey’den; ömrünü, düşüncelerini ve şiirlerini Küba’nın özgürlüğüne adayan Jose Marti’den; Comandante Che Guevara’ya kadar, yüzlerce insanın düşleri ışıldıyor, Karayip denizinin ortasındaki Ada’da.
Çocuklar
Geçmişten bugüne kalansa, ten rengi ne olursa olsun, ayrımcılık bilmeden bir arada yaşama kültürü.
Sokakta gördüğüm, siyahi bir annenin kucağında gülümseyen beyaz tenli bebeğin gülüşünü sözcüklerle anlatmak zor.
Okul öncesi eğitim veren bir kurumda karşılaştığım, teni esmer arkadaşının omzuna sarılmış çocuğun beyaz kollarını cümlelere sığdırmak da öyle.
Spor tesislerinden birinde beyzbol oynayan rengikara çocukla, çekik gözlü arkadaşının keyfini aktarmak hiçbir fotoğrafın harcı değil.
Evinin önündeki sallanan sandalyede oturan Yolanda’nın, mesaiden gelen göz doktoru annesinin boynuna dolanan kollarındaki güveni bir şiire dize yapmaksa, hepten olanaksız.
Müzisyeni, Ressamı, Şairi Bol Bir Ülke Küba
Anaokulu karşılığı olduğunu düşündüğüm binada, bir çocuğun piyano çalan küçük ellerini seyrederken çözülmeye başlıyor, müziksiz yaşanamayan Küba’nın sırlarından biri daha.
Havana’daki Küba Sanat Müzesinde (Museo National De Belas Artes), çocukların resimlerinden oluşan sergide, renklerin en canlı tonlarında parçalanıyor düş gücünün sınırları.
Sadece o resimlere bakmak ve resmettikleri konuların, renklerin, desenlerin yanı başından sızarak çocukların kalplerini görmeye çalışmak bile yetiyor, devrimin bu ülkede neleri başardığını görmek için.
Altı yaşında bir çocuğun çizdiği resimde; ten renkleri farklı dört çocuk dondurma yemiyor sadece, yerdeki köpeğin, çiçeklerin ve gökteki bulutlardan birinin de elinde dondurma külahı var.
Güneşin ve dünyanınsa, bir ellerinde dondurma, diğerinde meyve suyu duruyor.
13 yaşındaki Gabriel'in yaptığı resimde; palmiyeleri, meyve ağaçları, tütün tarlaları, balık yüklü tekneleri, bembeyaz bulutları ve pırıl pırıl güneşiyle, denizinin mavisinde yüzen turuncu bir balina olarak resmedilmiş Küba.
Müzik ve resimle bunca iç içe yaşayarak büyüyen ve kendisini özgürce ifade ederek öğrenim gören Küba'lı çocuklar, umudu çoğaltan gerçeği yaşadığımız günlerin.
Yüzlerini kaplayan gülüşleriyse, başlı başına bir şiir olup deviniyor, gözlerinin içinde.
Havana, Trinidad ve Vinales sokaklarında dolaşırken en çok duyduğum sözcük; “merhaba” idi.
Gördüğüm en güzel gerçekse, çocukların yüzlerindeki aydınlık oldu.
FOTOĞRAF ALBÜMÜ İÇİN TIKLAYIN
Gönül İlhan/ İzmir
20.03.2011
Son Güncelleme Tarihi: 24 Mart 2011 17:23