3. köprü nasıl olmalı?

11 Şubat 2010 13:46  

 

3. köprü nasıl olmalı?

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Orman Fakültesi 3. köprü ile ilgili bir rapor hazırladı. Rapora göre; ormanlara en az zarar verecek, kara ve deniz yolu ile bütünleşen raylı sisteme dayalı bir boğaz geçişi planlanmalı...

İSTANBUL - Orman Fakültesi Dekanlığınca görevlendirilen Prof. Dr Abdi Ekizoğlu başkanlığında Prof. Erdal Semli, Prof. Dr. Ahmet Hızal, Prof. Dr. Sedat Ayanoğlu, Prof. Dr. Ahmet Türker, Prof. Dr. Ömer Karagöz, Prof. Dr. Ayhan Koç'tan oluşan komisyon, ''3. Köprü ve İstanbul Ormanlarına Etkileri'' konusunda fakülte görüşü olarak benimsenen 10 sayfalık bir rapor hazırladı.

Raporda, 3. Boğaz Köprüsü'nün yapılmasının gündeme gelmesinin, bundan önce yapılan iki köprüde olduğu gibi kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açtığı, bu tartışmaların odak noktasını ise genel olarak zarar görecek çevre ve onun da en önemli ögesi olan orman ekosistemlerinin oluşturduğu belirtildi. İstanbul'un kuzeyinin ormanlarla kaplı olmasının, kent ve insanlar için refahı artıran büyük bir şans olduğu, çünkü bu ormanların özellikle karbon tutma ve havadaki tozları filtreleyerek ürettiği temiz havanın, kuzeyden esen hakim rüzgarlarla kentin hava ve yaşam kalitesini arttırdığı ifade edildi.

İstanbul'un kuzeyindeki ormanların, aynı zamanda kentin içme ve kullanma suyu gereksinimini karşılayan ve toplam su depolama kapasiteleri 817,6 milyon metreküp olan Avrupa yakasındaki Terkos, Büyük Çekmece, Alibeyköy ve Sazlıdere, Anadolu yakasındaki Ömerli ve Darlık barajları ile 110 milyon metreküplük Istranca ve 145 milyon metreküplük İsaköy ve Sungurlu (Yeşilçay projesi) derelerinin havzalarını içerdiği aktarılan raporda, kentin kuzeyindeki Belgrad Ormanları'nın yüzlerce yıldır İstanbul'un su ihtiyacını karşılama işlevini yerine getirdiği ve yedi adet bendi barındırdığı bildirildi.

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
Belgrad Ormanları'nın, biyolojik çeşitlilik açısından değerlendirildiğinde, doğal liken ve yosunlardan 20 tür, atkuyrukları ve eğreltilerden bir tür, açık tohumlulardan bir tür, kapalı tohumlulardan 380 tür olmak üzere toplam 402 bitki türünü barındırdığı belirtilen raporda, şu görüşlere yer verildi:

''Bunlar içinde genel olarak orman alanını kaplayan meşeler, hakim ağaç türü olarak büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, Belgrad Ormanları'nda 42 tür gündüz kelebeği, 146 kuş türü, yaklaşık 22 memeli türü, çeşitli kurbağalar ve sürüngenler yaşamını sürdürmektedir. Aynı orman içerisinde yer alan Atatürk Arboretumu ülkemizde ilklerden biri olup, 1949 yılında kurulmuştur.

Öte yandan Belgrad Ormanları ile İstanbul ve çevresindeki orman alanları, dünyanın önemli kuş göçü yoğunlaşma alanlarından olup, yüz binlerce su kuşu, yırtıcı ve ötücü kuş türüne, göç döneminde ev sahipliği yapmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle İstanbul Boğazı, ülkemizde ve dünya üzerinde kuş göçünün en iyi izlenebildiği yerlerden biridir.''

3. Köprü ve bağlantı yollarının, Adapazarı, Kocaeli, Tekirdağ ve Kırklareli ormanlarını da etkileyeceği, bu alanın da 5 bin hektar civarında olacağının iddia edildiği ifade edilen raporda, bu yollar için Çevre ve Orman Bakanlığından irtifak hakkı alınmasının yeterli olacağı, bu şekilde, devletin, özel kişilere ait arazilerin kamulaştırılması gibi ağır bir yükten kurtulmuş olacağı ifade edildi.

KORUMA SALT SİYASAL İRADE DEĞİŞİKLİKLERİNE BAĞLI KALMAMALI
Raporda, kesilen ağaçlar ile karbon stoğunun yok edilmesinin yanında, karbonu depolayan vejetasyonun da(bitkinin tohumdan gelişip tekrar tohum verecek hale gelene kadar geçecek dönemi) işlevinin ortadan kaldırılmasının söz konusu olacağı, buradaki ormanların içinden geçecek kara yollarının, yangın riskini de beraberinde getireceği vurgulandı.

''Dünya üzerindeki biyoçeşitliliği tehdit eden etkenlerin başında, büyük yaşam ortamlarının, yapılacak yollarla daha küçük yaşam ortamlarına bölünmesi, bu nedenle de söz konusu ortamların kullanım şekillerinin değişmesi gelmektedir. Bunun yanı sıra yoğun trafiğin gürültüsü bu bölgelerde yaşayan canlıların yaşam alanlarını terk etmesine neden olacaktır'' denilen raporda şunlar kaydedildi:

''3. Köprü nedeniyle yapılacak yollar, daha önceki örneklerde olduğu gibi her türlü yapılaşma ve yerleşme için çekim alanları oluşturacaktır. Sözü edilen yapılaşma ve yerleşmeler için de en çekici arazi kamusal alanlar ve orman alanları olacaktır. Yeni oluşacak yerleşim birimlerinin ve diğer tesislerin ne boyutlara varabileceğini birinci ve ikinci köprü yollarının neden olduğu yerleşme ve yapılaşmalar göstermektedir.

Belirtilen kapsamda, yapılacak 3. Köprü için ormanlardan alan tahsis edilmesi halinde, çevredeki ormanların pek çok yararından vazgeçilecektir. Ayrıca, rekreasyona, turizme, toplumun refahının artırılmasına tahsis edilmesi gereken alanlar toprak yağması ve spekülasyona kurban edilecektir. Ormana ayrılacak alanların büyüklüğünün belirlenmesi ve ormanların korunması salt siyasal irade değişikliklerine ve özlemlere bağlı kalmamalı, uzun dönemli politikalarla belirlenmelidir. Çünkü ülkemiz ormancılığı ve ormancılık eğitimi 150 yılı aşan bir süreden beri, ormancılığımızda devamlılık, iktisadilik, verimlilik ve çok yönlü yararlanma ilkelerini belirlemiş ve uygulamaya koymuştur.''

RAYLI SİSTEME DAYALI BOĞAZ GEÇİŞİ ÜZERİNDE DURULMALI
Uzun dönemli politikalar ile bilimsel verilere dayanılmadığı zaman ormanların tahribi nedeniyle Türkiye'nin çeşitli yörelerinde ve yakın zamanda İstanbul'da yaşanan sel felaketlerinde çok sayıda vatandaşın hayatını kaybetmesi ve milyonlarca liralık mal kaybıyla sık sık karşılaşılabileceği belirtilen raporda, şöyle denildi:

''Bu durum ise daha önce belirttiğimiz, ormanların su rejimini düzenleme yararının önemsenmemesinin bir sonucudur. Belirtilen felaketlerin yinelenmemesi için yörede orman varlığının azaltılması değil, tam tersine arttırılması gerekmektedir. İstanbul ormanlarında yapılacak tahribatın, kısa sürede giderilemeyeceği ve eski halini almasının çok güç olduğu ve çok uzun süreye ihtiyaç duyulacağı konusunda sayısız örnek bulunmaktadır.

İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığınca kurulan İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) tarafından 2005–2008 yılları arasında çok değişik alanlarda çalışan bilim adamları ve teknisyenlerin katılımı ile hazırlanan planlarda da 3. Köprü'ye yer verilmemiştir. Bu çok geniş kapsamlı çalışmanın dikkate alınmaması, uygulanan yönetim politikalarında bir başka çelişkiyi ortaya çıkarmaktadır. Çünkü günümüz merkezi yönetiminin uygulamaları ve genel politikası, yerinden yönetim birimlerine daha geniş karar ve uygulama yetkisi verilmesi yönündedir. Bu durumda 3. Köprü yapımı ile ilgili olarak ormanlara en az zarar verecek kara yolu ve deniz yolu ile bütünleşen raylı sisteme dayalı bir boğaz geçişi üzerinde durulması uygun olacaktır.''


ntvmsnbc.com

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0