The Economist: AVRUPA'NIN, TÜRKİYE'NİN YARDIMINA FAZLASIYLA İHTİYACI VAR!
26 Nisan 2025 11:31 / 17 kez okundu!
Adem Kılıç yine Hariçten Gazel okuyarak bizi bilgilendirmeye devam ediyor. The Economist: "Türk Ordusu, Avrupa'nın güvenlik mimarisini inşa etmek için ihtiyaç duyulan güce ve deneyime sahip. Avrupa'nın Türkiye'nin yardımına her zamankinden daha fazla ihtiyacı var!"
***
İngiltere'nin önde gelen yayın organlarından The Economist'de Avrupa kıtasının güvenlik kaygılarının ve bu kaygılar doğrultusunda Türkiye olan ilişkilerinin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Avrupa'nın Rusya tehdidi ve ABD ile zayıflayan ilişkilerin yanı sıra, savunma konusundaki eksiklikleri nedeniyle zor bir süreç yaşadığına dikkat çekilen analizde, kıtanın özellikle güvenlik işbirliği, yeniden silahlanma ve Ukrayna konularında Türkiye'nin yardımına her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğu tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; Türk Ordusu'nun, ister NATO içinde ister dışında olsun, Avrupa'nın güvenlik mimarisini inşa etmek için ihtiyaç duyulan güce ve deneyime sahip olduğu belirtildi.
İşte The Economist'de yayınlanan analiz:
ABD Avrupa'dan geri çekiliyor. Rusya'dan gelen tehditler artıyor ve Ukrayna savunmada.
Avrupa'da ise yeni harcama vaatlerine rağmen, silah üretimi savunmada rahatlık sağlaması açısından çok düşük kalıyor.
Ancak Avrupa'nın korkmasına gerek yok. Zira Avrupa'nun arkasında Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan var.
Türkiye'nin cumhurbaşkanı 11 Nisan'da yaptığı bir konuşmada;
“Avrupa'nın güvenliğinin Türkiye olmadan düşünülemeyeceği bir kez daha ortaya çıktı”
değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan'ın sık sık Türkiye'yi dinamik bir bölgesel güç, Avrupa'yı ise kifayetsiz muhteris olarak gösterme alışkanlığı var. Ancak Türkiye'nin güçlü adamı hedefinden çok da uzakta değil.
Zira; güvenlik işbirliği, yeniden silahlanma ve Ukrayna konularında Avrupa'nın Türkiye'nin yardımına her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
Savunma konusunda ise Türkiye'nin parasının karşılığını fazlasıyla aldığı söylenebilir. Ülkenin silah sanayisi hızla gelişiyor. Zırhlı araçlar, saldırı ve gözetleme uçakları, savaş gemileri, hafif silahlar ve mühimmatlar Türkiye'deki montaj hatlarından adeta uçuyor.
Diğer yandan, gecikmelere rağmen Türkiye'nin savaş tankı Altay ve hayalet savaş uçağı Kaan'ın on yılın sonuna kadar hizmete girmesi bekleniyor.
Son dönemde ise Avrupa genelinde Türkiye ile iş yapmaya yönelik ilgi arttı. Türk insansız hava aracı üreticisi Baykar, kısa bir süre önce İtalyan savunma devi Leonardo ile bir ortak girişim anlaşması imzaladı ve bu anlaşma, şirketin Avrupa'nın İHA pazarından daha büyük bir güç haline gelmesine neden oldu.
Ve daha fazlası var.
Türkiye, Avrupa'nın mühimmat ihtiyacının bir kısmını karşılayabilecek endüstriyel tabana da sahip. Türk Ordusu, ister NATO içinde ister dışında olsun, Avrupa'nın güvenlik mimarisini inşa etmek için ihtiyaç duyduğu güce ve deneyime sahip.
Ukrayna dışında Avrupa'da hiçbir ordu Türkiye'ninki kadar büyük değil.
Avrupa Ukrayna konusunda da Erdoğan'ın yardımına güveniyor.
Türkiye bir ateşkes durumunda daha büyük bir barış gücünün parçası olarak oraya asker göndermeyi teklif etti ki bu, Türkiye'nin özellikle Suriye ve Libya'da Rusya'ya karşı koyma sicili göz önüne alındığında, bu hiç de küçümsenecek bir teklif değil.
Türkiye, Ukrayna savaşının sonunda Rusya ya da NATO tarafından yapılacak bir deniz yığınağından kaçınmak isteyeceği Karadeniz'le daha da yakından ilgileniyor.
Yani özetle; Türkiye için Avrupa ile hem savunma hem de Ukrayna konusunda işbirliği yapmak son derece mantıklı.
Görünen o ki; Türk şirketleri, AB'nin önümüzdeki dört yıl içinde açmayı umduğu yüz milyarlarca dolarlık savunma harcamalarının bir kısmından yararlanma fırsatını kaçırmayacak.
Erdoğan yönetimindeki Türkiye NATO içinde yıllarca “serseri mayın” gibi düşünüldü. Finlandiya ve İsveç'in ittifaka katılımını geciktirdi, NATO'nun Polonya ve Baltık ülkelerine yönelik savunma planlarını engelledi ve Suriye'de Amerikan destekli gruplara karşı askeri operasyonlar düzenledi.
Türkiye ayrıca, Ukrayna'da fırsatçı davranarak bir tarafa insansız hava araçları ve korvetler sağlarken, diğer tarafla ticaretini artırmak için uygulamayı reddettiği Batı yaptırımlarından yararlandı.
Sonuç
Soğuk savaşın sona ermesinden bu yana AB ve Türkiye on yıllar boyunca çeşitli gerilimler yaşadı.
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Türk liderler, ülkenin Orta Doğu, Karadeniz ve Kafkasya'ya açılan bir kapı olarak sahip olduğu stratejik rolün, kendisine blokta bir yer kazandırmak için yeterli olması gerektiğini savundu.
Gelinen noktada Türkiye değişmedi ancak diğer her şey değişti ve Türkiye güvenilir bir müttefik olarak ortaya çıktı.
Çeviri:
Adem KILIÇ
Kaynak:GDH Haber