Gülümse Güller Açsın
07 Eylül 2009 02:20 / 2379 kez okundu!
Diyelim ki çok sıkıntılı bir anınızdasınız… İşleriniz yolunda gitmedi… Kafanız karma karışık… Birilerine ya da bir şeylere kızmışsınız… Yüzünüz de sirke satıyor tabii ki!..
Bir anda sıcacık bir gülümsemeyle karşılaştınız. Gerçek, içten bir gülümsemeyle… Hadi sürdürün bakalım eski yüz ifadenizi mümkün mü?...
İster istemez yenik düşersiniz karşınızdaki gülümsemeye… Direnemezsiniz… Çünkü o, dünyada insan yüzüne yakışan en güzel ifadedir. Ve insana huzur verir. Mutluluk verir… Ben kendimden biliyorum… Yüzlerinden gülümseme eksik olmayan insanlarla birlikte oldum mu ben de gülümsüyorum. İnanın işlerim o zaman sürekli yolunda gidiyor… Çatık kaşlı, asık suratlı, kara gülmez birileriyle karşılaştığım zaman da tam tersi… Herkesin birbirine içtenlikle gülümsediği bir dünyada, işlerin çok daha rahat ve keyifli yürüyeceğine inanıyorum. Haksız mıyım?.. Haksız olmadığımı bilim dünyası çoktan kanıtlamış…
Efendim, yapılan araştırmalar, gülümsediğimizde kalp ritmimizin yavaşladığını ve kan basıncımızın düştüğünü ortaya koymuş… Bu da vücudun rahatlaması anlamına geliyormuş… En üzüntülü anınızda, yüzünüze gelip konan içten bir gülümseme, iyileşmeye doğru atılan önemli bir adım sizin anlayacağınız…
Ve gülümseme, en rahat fark edebildiği ifadeymiş insanoğlunun… Yani gülümsemeyi 45 metre öteden bile görebiliyormuşuz… Bir insanın kızgın, şaşkın veya korkmuş olduğunu anlayabilmek içinse, çok daha yakın olmak gerekiyormuş…
Böylesine çabuk fark edilen gülümseme, aynı zamanda evrenselmiş… Ünlü bilim adamı Darvin, gezileri sırasında gülümsemenin dünyanın her yerinde geçerli tek iletişim aracı olduğunu fark etmiş… Dil bilmiyorum diye üzülmeyin, nereye giderseniz gidin yüzünüzden gülümseme eksik olmasın yeter…
Gülümseme insana ayrıca bir çekicilik de kazandırıyormuş… Tabii Amerikalı diş hekimleri Melvin ve Elaine Denholtz’un önerdiği şekilde olursa… Onlara göre çekici bir gülümsemede, üst dişlerin üçte ikisi ve alt dişlerin üst kısmı görülmeliymiş…
Yalnız bir sorun var: Gerçek gülümsemeyle sahte gülümsemeyi birbirinden ayırmak… Çünkü sahte gülümseme, ne gülümseyene yarar sağlıyormuş ne de karşısındakine…
İşte bu ayrımı yapabilmenize yarayacak ipuçları: Gerçekten gülümseyen kişinin yüzünde iki şey görülürmüş… Dudaklar yanaklara doğru genişler ve yanaklar da göz çevresinde hafif kırışıklıklar oluşturacak kadar yukarı çıkarmış… Gerçek gülümseme normalde dört saniye kadar sürermiş… Sahte gülümsemeyi anlamaksa basitmiş. Bu gülümseme ya çok erken olurmuş ya da geç… Ama daha sağlam bir kanıt arıyorsak, gülümseyen kişinin gözlerine bakmamız yeterliymiş… Çünkü gülümserken kişinin gözlerindeki ifade değişmiyorsa eğer, o gülümseme sahteymiş… Ayrıca kendisini iyi hisseden kişinin gözbebekleri büyür, kötü hissedenin de küçülürmüş… Eskiden Çinli tüccarlar, müşterilerinin gözbebeklerine bakarmış. Müşterinin gözbebeklerinin büyümesi, tüccarın satmaya çalıştığı malı beğendiği anlamına gelirmiş. Tüccar da bu durumda daha fazla para istermiş… İnşallah bizim bazı uyanık satıcılarımız okumazlar bu yazıyı…
Gülümseme üzerine son bir tespit: Gülümsemek için yüzümüzde yalnızca bir kasımızı kullanıyormuşuz… Yani, çene kemiğinden dudaklara uzanan tek bir kas yeterli oluyor gülümsememiz için… Üzgün veya kızgın bir ifade içinse en az iki adet yüz kasının devreye girmesi gerekiyormuş…
Yüzümüzde yalnızca bir kası oynatıp, mutlu olmak arken, niye zoru seçiyoruz anlayamıyorum… Siz anlayabiliyor musunuz?
E öyleyse, gülümseyelim güller açsın yüzümüzde !...
Ahmet Büyükçulhacı
07.09.2009