Unutkanlık
23 Temmuz 2009 01:40 / 2147 kez okundu!
Hani bazı kişiler vardır, hafızalarının güçlülüğü sizi şaşırtır… Geçmişte, nerde, ne zaman, ne olmuş satır satır bilirler… Anılarını da öyle bir anlatırlar ki bıraksanız pehlivan tefrikaları gibi günlerce sürer…
Bu kadar ayrıntıyı nasıl anımsıyor diye hayrete düşersiniz... Bir gördükleri kişiyi bir daha unutmazlar… Önemli tarihler, telefon numaraları, adresler, bilgisayar gibi kayıtlıdır hafızalarında…
Bazıları da vardır ki akşam yedikleri yemeği bile anımsamazlar… Sizi bilmem ama, ben biraz bu gruba giriyorum galiba… Tarih, isim, adres, telefon numarası kolay kolay tutamıyorum aklımda. Ve hafızama da bu konuda güvenemediğimden, kalınca bir not defterim var zaman zaman başvurduğum…
Hafıza yetersizliğimden mi nedendir, en sevdiğim hikâyelerden biri de hafızayla ilgilidir… Kısaca size de aktarayım çok beğeneceksiniz:
***
Amerikalı bir genç adam, Güney Amerika’da üç yıllık bir iş bulmuş… Uzun tren yolculuğunda, aktarma yaptıkları bir istasyonun meydanında gezinirken dikkatini çeken kalabalığa sokulmuş… Orta yerde bir fıçı, üzerinde saçı sakalına karışmış kılıksız bir adam, millet sıraya girmiş ona bir şeyler soruyor…
“Kim bu adam!” demiş.
“Bu dünyanın hafızası en kuvvetli adamıdır” demişler… “Geçmişe dair ne sorarsan, hiç duraksamadan doğru cevabını alırsın…”
İtile katıla, O da fıçının önüne kadar sürüklenmiş ve laf olsun diye sormuş:
“On yıl önce bugün öğle yemeğinde ne yemiştiniz?”
“Yumurta…” demiş adam.
Bizimki kalabalıkla sürüklenip oradan uzaklaşınca aklı başına gelmiş:
“Adam beni de safın biri sandı!” diye homurdanmış… “Doğru söylediği ne malum?... Ne yediğini gören yok ya, aklına gelen cevabı verdi”
Üç yıl sonra evine dönerken, aynı istasyonda gene kalabalığın biriktiğini görünce, vaktiyle öfkelenip sonra unuttuğu adamı hatırlamış… İnip O da karışmış kalabalığa. Fıçının önünde adamla göz göze gelince, hınçlı bir sesle tek kelimelik sorusunu sormuş:
“Nasıldı?”
“Rafadandı…”
***
Hafızanın böylesine de pes doğrusu. İmrenmemek elde değil… Her ne kadar çalıştığım kurumda, tanıdık tanımadık her yanımdan geçene, sonradan mahcup olmamak için, ürkek gülücüklerle selam verirmiş gibi yapsam da, sık sık adres-telefon defterime başvursam da iflah olmaz bir unutkanlığa tutulduğumu sanmıyorum…
Eşimin, çocuğumun, annemin, babamın, kardeşlerimin doğum tarihlerini unutmuyorum örneğin… Evlilik yıldönümümü de…
Bana yapılan iyilikleri hele hiç mi hiç unutmuyorum…
Bilmiyorum siz ne durumdasınız?..
Ahmet Büyükçulhacı
23.07.2009