DENK PARTÝSÝ / 1
04 Mayýs 2020 13:29 / 1346 kez okundu!
“Göçmenler, kendilerine özgü baðýmsýz siyasi partileri aracýlýðýyla mý Hollanda meclislerinde temsil edilmeli yoksa mevcut Hollanda siyasi partilerine üye olup o partiler yoluyla mý siyasi katýlýmlarýný organize etmelidir?”
Hollanda’dan Ahmet Daskapan, 35 yýllýk deneyimiyle þu soruya bir kaç bölümlük yazýyla yanýt arýyor ve diyor ki: "Hollanda'nýn tüm siyasi partileri ve basýnýyla kavgalý iken, son dönemde parti içi kavgalarla da gündeme gelen DENK, göçmenlerin emansipasyonu (uyumu) açýsýndan Hollanda'da tarih yazdý."
***
DENK PARTÝSÝ / 1
“Persona nona grata”
Hollanda parlamentosunda göçmenler partisi konumunda olan DENK partisinin kurucu üyleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk hem Hollanda parlamentosunda hem de Hollanda basýnýnda istenmeyen þahsiyetler olarak muamele görüyor.
Kuzu ve Öztürk 2014 yýlýnda Hollandanýn sosyal demokrat partisi PvdA’dan ihraç edildikten sonra kendi baðýmsýz siyasi partilerini kurdular ve 2017 genel seçimlerinde üç sandelyeyle parlamentoya yeniden seçildiler. Üçüncü milletvekili olarak Fas asýllý Farid Azarkan seçildi ve Kuzu‘nun baþkanlýðýnda üçlü bir meclis gurubu oluþturdular. Öztürk, milletvekilliðinin yanýsýra, Hollanda’daki geleneðin tersine, parti baþkaný da oldu. Hollanda siyasi sisteminde parti baþkaný ile partinin siyasi lideri farklý kiþilerden oluþur. Meclis gurubu baþkaný siyasi lider kabul edilir ve parti baþkaný parti organizasyonundan sorumlu parti lideridir.
Çeliþkiler Yumaðý
2014 yýlýnda baþlayan çeliþkilerle dolu bir serüven. Daha sonraki yýllarda adým adým derinleþen çeliþkiler, parlamentoda temsil edilen diðer bütün siyasi partilerle sürekli gündeme oturan karþýlýklý sert eleþtiriler, sert konuþmalar, sert suçlamalar ve özellikle Fas asýllý parlamento baþkaný bayan Arible ile cereyan eden sözlü kavga ve sertleþmeler bu serüvene damgasýný vurdu. Bu serüven süreci DENK milletvekilleri tarafýndan bayan Arib‘in baðýmsýz bir parlamento baþkaný olmadýðýný kanýtlamak için gizlice fotoðralanmasýna kadar giden ve ülkemizden bildiðimiz kaset kültürünü andýran bu yöntemden 3500 Hollandalý askerin DENK milletvekilleri hakkýnda suç duyurusunda bulunmasýna kadar uzayan bir çeliþkiler yumaðýna dönüþtü.
DENK: göçmenlerin meclise seçilen ilk baðýmsýz siyasi partisi
Geçen beþ yýllýk sürece bakýldýðýnda DENK ve milletvekillerinin; siyasi, ideolojik ve toplumsal çeliþkiler yumaðýnda filizlenmeye çalýþan bir hareket olduðunu ve Hollanda siyasi arenasýnda yeni bir siyasi kulvarý temsil ettiðini görüyoruz. Hollanda siyaset çemberi geleneksel olarak Protestanlar, Katolikler, Liberaller/aþýrýsað ve Sosyal demokrat/sosyalistler olmak üzere dört siyasi akýmýn temsilinden oluþmaktadýr. DENK’in meclise girmesiyle göçmenler, Hollanda tarihinde ilk kez, geleneksel siyasi akýmlarýn partileri dýþýnda, baðýmsýz bir partiyle meclise seçilmiþ oldular
DENK tarih yazdý
1985 yýlýnýn ortalarýnda Hollanda vatandaþlýðý olmayan göçmenlere seçme ve seçilme hakkýnýn yasal bazda tanýnmasýndan yaklaþýk 30 yýllýk deneyimden sonra; göçmenler DENK’in baþarýsýyla ilk defa ülkesel baðýmsýz siyasi partiyle hareket edebilme becerisini ortaya koydular.
Göçmenlerin hangi yolla Hollanda siyasetine katýlmalarý gerektiði tartýþmalarý 35 yýl önce baþladý ve bu güne kadar da devam etmektedir.
Göçmenler, kendilerine özgü baðýmsýz siyasi partileri aracýlýðýyla mý Hollanda meclislerinde temsil edilmeli yoksa mevcut Hollanda siyasi partilerine üye olup o partiler yoluyla mý siyasi katýlýmlarýný organize etmelidir?
Amerika’daki zencilerin kölelik sisteminden sonra Marthin Luther King veya Malcolm X önderliðinde Amerikan toplumuna katýlýmlarý veya segragasyonlarý (ayrýlmalarý) tartýþmalarý, Hollanda’daki tartýþmalarla paralellik gösteren niteliktedir. DENK, Hollanda’daki temel sorunun, göçmenlerin ve özellikle müslümanlarýn Hollanda toplumu tarafýndan eþit görülmeyip kabul edilmeyiþinden (akseptasyon) ileri geldiði görüþündedir.
Baðýmsýz siyasi partiler kurmak yerine yerleþik siyasi partiler tercih edildi
Ýstisnalar hariç, göçmenlerin çoðunluðu Hollanda’ya uyum süreçlerini hýzlandýrmak ve sekteye uðratmamak düþüncesiyle yerleþik Hollandalý siyasi partiler aracýlýðýyla siyasi katýlýmlarýný gerçekleþtirmeyi tercih ettiler. Yerleþik siyasi partilere üye olundu ve yerleþik siyasi partiler aracýlýðýyla seçimlerde göçmen asýllý ve de çok denilecek sayýda Türk asýllý adaylýklar gerçekleþti. Bir çok göçmen asýllý aday belediye yönetimlerine, eyalet yönetimlerine ve ülkesel meclislere yerleþik politik partiler adýna seçildi. Buna karþýn Hollanda’nýn eski sömürge ülkelerinden gelen ve realiteleri göçmen olan halk guruplarý içinde, kendi baðýmsýz siyasi partisini kuran bir çok gurup vardý. Onlarýn Hollanda toplumuyla olan ve yüzyýllarý bulan deneyimleri, Hollanda toplumunun, kendilerini hiç bir zaman eþit kabul etmeyeceði bilincini doðurmuþtu. Yeni gelen Türkiyeliler ve Faslýlar gibi göçmen guruplarýnda bu bilinç henüz belirginleþmemiþti ve Hollanda toplumunun sömürgecilik tarihinden bihaber hareket ediyordu.
Yerleþik siyasi partilerdeki tecrübeler
Hollanda’da göçmenlerin siyasi katýlým deneyimi 35 yýllýk bir tecrübe birikiminden ibarettir. Bunca yýl boyunca yerleþik siyasi partiler aracýlýðýyla siyasi katýlým gerçekleþtiren göçmenlerin eleþtirel deneyimlerini özetle aþaðýda ayrý maddeler halinde okumak mümkün:
1. Hollandalý siyasi parti idolojisine, siyasi çizgisine ve güncel taktik ve stratejik belirlemelerine uymak zorunluluðunun göçmen siyasetçilere dayatýlmasý ve siyasi anlamdaki düþünce özgürlüklerinin kýstlanmasý.
2. Göçmen politikacýlarýna öncelikli olarak temsil edilen göçmenlerin ihtiyaç ve talepleri yerine parti tarafýndan partinin önemli bulduðu düþünceler, talep ve ihtiyaçlar doðrultusunda siyaset yapma zorunluluðunun kendilerine dayatýlmasý ve bunun sonucu olarak göçmen siyasetçilerin oy aldýklarý kitleyle karþýkarþýya gelmesi durumlarý. Göçmenler doðal olarak “biz sana oy verdik sen ne yaptýn?” diye hesap soruyor.
3. Göçmenlerin oylarýyla seçilmiþ olmanýza raðmen göçmenlerin sorunlarýyla ilgilenmek konusunda sorumluluk almanýz durumunda objektif olamayacaðýnýz veya göçmenlere öncelik verebilirsiniz diye engellenmeleri... Bu sebeple göçmen siyasetçilerin bir sonraki seçimlerde seçmenlerinin karþýsýnda savunmasýz kalmalarý gibi sorunlar ortaya çýkmaktadýr.
4. Irkçýlýk, Ýslamofobi ve ayrýmcýlýk meselelerini gündeme getirmek konusunda sýnýrlanmanýz, genel hatlarýyla ifadelerde bulunmak mümkün olsa da, toplumda günlük yaþanan somut ýrkçý ve ayrýmcý uygulamalarý ele almak hususunda engellerin çýkarýlmasý veya bu hususta yalnýz býrakýlmanýz; bunun akabinde, ýrkçýlýðýn göçmen hayatýnda günlük acil bir sorun olmasý sebebiyle kendilerine oy veren seçmenlerin göçmen politikacýlara “bizimle ilgilenmedin þeklindeki suçlamalarda bulunmasý” sorunu.
5. Göçmen politikacý olarak mensubu olduðunuz göçmen guruplarýna yönelik eleþtirel ve hatta saldýrgan söylemlerde bulunmanýzýn sizden beklenmesi, bu hususta mükafatlandýrýlmanýz veya tersini yapmanýz durumunda cezalandýrýlmanýz. Bir göçmen politikacý olarak göçmenlere saldýrgan ve eleþtirel tavýr sergilememeniz durumunda ise “objektif olmadýðýnýz ve öznel davrandýðýnýz” ithamlarýna maruz kalmanýz...
6. Seçilmiþ bir politikacý olarak yapacaðýnýz her önerinin veya sunacaðýnýz her soru önergesinin parti tarafýndan süzgeçten geçirilmesi ve parti sansürüne tabi tutularak sýkça anlamsýzlaþacak derecede deðiþtirilmesi. Özellikle göçmen haklarý ve diskriminasyon hususunda öneri ve düþüncelerinizin büyük bir piþkinlikle sansürlenmesi gibi sorunlar.
7. Göçmenlerin haklarýný dillendirmeniz durumunda yalnýz kendi göçmen guruplarýnýzýn haklarýný savunarak tüm toplumun çýkarlarýný gözardý ettiðiniz ithamýna maruz kalmak ve yeteneklerinizi diskalifiye eden belirtilere tahammül etmek zorunda kalmanýz gibi sorunlar.
8. Göçmen guruplarýnýn kimi kültürel örf, adet ve kültürel deðerlerini redetmenizin, bunu alenen dillendirmenizin sizden beklenmesi ve bu yöntemle beyazlarýn göçmenlerin kültürel deðerlerine yönelik ýrkçý ve saygýsýz yaklaþýmlarýný meþru hale getirmenizin yükünü size taþýtmak gibi saygýsýz ve kabul edilmez uygulamalara maruz kalmanýz.
9. Anne ve babanýzýn geldiði ülkeyle olan güçlü baðlarýnýzýn sürekli size saldýrý ve eleþtiri sebebi olarak istismar edilmesi.
10. Bir yandan temsil ettiðiniz Hollanda siyasi parti içindeki sesiniz kýsýlýr ve sizi kontrollü bir konuma yerleþtirirken diðer taraftan partinin politikasýný göçmen guruplarý arasýnda savunmanýz ve göçmenlerin seçimlerde partiye oy vermesini saðlamanýzýn sizden dayatmacý bir þekilde beklenmesi. Partinin göçmenlerden oy alamamasý durumunda hesabýnýn sizden sorulmasý gibi sorunlar.
11. Ayný yerleþik parti içinde yer alan göçmen asýllý üye ve politikacýlarýn biribirleriyle yarýþan ve çeliþen bir duruma gelinmesini saðlayan ‘böl ve yönet’ politikalarýna maruz kalýnmasý. Göçmen asýllý politikacýlarýn biribirleriyle birlik içerisinde olmak yerine biribirini gambazlayan, birbirine saldýran ve birbirinin ayaðýna çelme atan bir konuma gelmelerini saðlamak.
12. Ve aslýnda yerleþik siyasi partiler içinde yer alan göçmen asýllý politikacýlarýn partide bir süs eþyasý konumunda tutulmasý. Bir taraftan partinin ýrkçý bir parti olmadýðýnýn kanýtý olarak bir göçmen veya siyah tenli bir veya birden fazla kiþinin adaylar listesinde yer almasýnýn saðlanmasý ve diðer taraftan göçmenlerin oylarýný almak için cemakandaki süs eþyasý misali bir iþlev yüklenmesi, göçmenlere yönelik mevcut zihniyetin ne denli ýrkçý olduðunu göstermektedir. Ýstisnalar hariç seçilen göçmen politikacýlardan, seçildikten sonra uslu uslu durmalarý beklenir. Maaþýný al ve yerinde otur þeklinde. Bu hususta sað veya sol partiler arasýnda çok fazla fark yoktur. Sol partiler anti ýrkçýlýðýn ve çok kültürlü toplum modeli markasýnýn doðal sahibi olduklarý sunumunu yapsa da ýrkçýlýk, yabancý düþmanlýðý ve islamofobi siyasi ideolojilerin sýnýrlarý ötesinde derin kökleri olan bir sorundur ve bütün Hollandalý siyasi partilerde mevcuttur. Bu derin ýrkçýlýk, Hollanda’nýn tarihindeki sömürgeciliðin derin köklerine kadar uzanmaktadýr.
13. Göçmenler “aslen geldiðiniz ülkenin politikalarýna ilgi duymanýz, Hollanda’daki uyum sürecini engeller ve uyum sürecine negatif etki yapar” tarzýndaki gerekçelerle ciddi derecede eleþtirilirken diðer taraftan geldiðiniz ülke ile ilgili kimi farklý hususlarda da bu sefer tavýr almanýz ve renk belli etmenizin beklenmesi gibi paradoksal yaklaþýmlara maruz kalmanýzýn artýk çok doðal kabul edilmesi...
Bu listeyi çok daha uzatmak mümkündür. Sanýrým özet olarak þimdilik yeterli.
Buna somut bir örnek olsun diye kendi gözlemlerimden bir anekdotla sonlandýrýyým.
Mecliste göçmenlerle ilgili çok önemli husularla ilgili oylamalar yapýldýðýnda meclis üyesi olan bir göçmen politikacý, oylama notlarýnda karþý veya taraftar olarak adý geçmesin diye oylama esnasýnda tuvalete kaçardý. Halbuki gündemde olan konularý çok önemli bulduðunu biliyordum. Üyesi olduðu Hollandalý siyasi parti müslümanlarýn aleyhine bir duruþ sergilerken oylamalardan kaçmasý garibime giderdi. Ben kendisinden açýklama ister ve kendisiyle dertleþirdim. Temsil ettiði yerleþik siyasi parti gurubunda kýyasýya tartýþtýðýný, kavgalar ettiðini, partisinin fikirlerini deðiþtirmek için mücadele ettiðini anlatýr ve nihayetinde konuya iliþkin mecliste konuþmasýnýn ve partisinden farklý oy kullanmasýnýn parti tarafýndan yasaklandýðýndan yakýnýrdý. Bu sebeple oylama esnalarýnda tuvalete kaçtýðýný da samimice ifade ederdi.
(DENK konusuna devam edeceðim)
Ahmet DAÞKAPAN
26 Nisan 2020