Barış mı istiyorsunuz?
11 Haziran 2009 10:57 / 1688 kez okundu!
"Barış kazanılmalıdır. Çünkü barışın kazanılması demek 30 yıla yakın bir zamandır akan kanın durması demektir. Evlat acısıyla yanan anaların yüreklerine su serpilmesi demektir. Başka anaların yüreğinin yanmayacağının garantisidir barış..."
***
Türkiye ne yazık ki yine önüne çıkan tarihi fırsatlara hazırlıksız. 25 yıldır savaş koşullarınn yaşandığı ülke topraklarında barış için hiç bu kadar umut olmamıştı.
Barış istiyoruz.
Barıştan konuşurken, yazarken, çizerken, düşünürken ne yazık ki bazı kafalarda, kazanırsak ye da yok edersek ancak o zaman barış olur mantığı hala egemen. Bu düşünceyi taşıyan kafalar hala iktidarlarını ne pahasına olursa olsun bırakmamakta kararlılar.
25 yıldır savaşan taraflar yani silahlarıyla konuşanlar, artık silahlarla kürt sorununun çözülemeyeceğinin giderek daha fazla oranda paylaşılıyor olmasından da rahatsızlar. Barışı gerçekleştirmenin çok zor olacağını bilmekle birlikte, daha fazla geç kalmadan adımlar atılması akan kanların durması ve kaybedilecek olası canların kazanılması adına önemsenmek zorundadır.
Değişik söylemlerle ifade edilen silahların susması barışa gidecek yolda en önemli adım olacaktır. Kan dökülmesini istemeyen geniş toplum kesimlerinin barış için daha istekli olmalarını sağlamak en başta siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin ve sendikaların tarihsel ama bir o kadar da insani sorumluluğudur.
Barış için etkin kampanyalar örgütlenmeli, gerçekleştirilebilinirse ortak barış komiteleri kurulmalı.
Hatta bu anlamda yerel inisiyatifler özendirilmelidir.
Barış, her ne kadar kanlı geçmiş ve onbinlerce cana mal olmuş olsa da askeri bir sonuç olmayacaktır.
Ancak silahların susması ye da tetikten el çekilmesi ya da tetik çekmemek, ne derseniz deyin askeri bir eylem olacaktır. Böyle bir adım barış görüşmeleri için güvenilir bir ortam yaratacaktır. Silahlar susunca insanlar konuşacaktır. Bu kadar basit ve anlaşılır bir istem değil midir insanların konuşması.
İnsanların sözü, silahların ölümcül gücünden daha etkin nasıl olacaktır. Olacaktır. Söz söylenmeye devam ettiği sürece barış için hep umut olacaktır. Silahların susması insanca düşünebilme, anlayabilme, çözümler üretebilme yeteneklerimizi hareketlendirecektir.
Peki kimler konuşacak?
Tarafların siyasi temsilcileri. Bu da şu an parlementoda var olan partiler ve bu partilerle birlikte olabilecek sivil toplum örgütleri.
DTP genel başkanı Sayın Ahmet Türk‘ün silahların susmasına yönelik önerilerinin yarattığı olumlu havayı kirletecek girişimler mahkum edilmelidirler. Tam da bu aşamada basının ne kadar önemli olduğunu Günlük gazetesine verilen anti-demokratik kapatma cezasının kendisi göstermektedir.
Barışı kazanmak!
Bu ve buna benzer girişim ve açıklamalar yani kısaca Barışa karşı duran güçlerin niçin barış istemediklerini iyi anlamak ve anlatabilmek gerekiyor. Barış karşıtlarının aynı zamanda demokrasi karşıtları, halklar arasında kardeşlik karşıtları olduklarını anlatabilmeliyiz.
Savaşı kazanmakla barışı gerçekleştiremezsiniz. Hiç bir savaşın kazanan tarafı olmamıştır. Her zaman halklar ye da insanlık kaybetmiştir.
Oysa barış öyle midir? Barış kazanılmalıdır. Çünkü barışın kazanılması demek 30 yıla yakın bir zamandır akan kanın durması demektir. Evlat acısıyla yanan anaların yüreklerine su serpilmesi demektir. Başka anaların yüreğinin yanmayacağının garantisidir barış. Dolayısıyla hayatın garantisidir. İş ekmek özgürlüklerin garantisidir. Tüm bu nedenlerden dolayı da kazanılmalıdır.
Silahlar sussun barış meclisi konuşsun!
Barış meclisinde alınan kararlar bütün olanaklar kullanılarak yaygınlaştırılmalıdır. Yerel düzeylerde “Demokrasi ve Barış” yanlısı herkes barış çabalarına destek vermelidir.
Barış- Demokrasi ve krizin yıkıcı etkilerine karşı insani duyarlılıkların geliştirilmesi için önkoşulsuz ve inatçı bir diyalog sürecini herkesin desteklemesi gerekiyor.
Barış ve demokrasiden yana herkes hemen şimdi kendi yerleşim birimlerinde yurttaş inisiyatifleri geliştirerek birleşik demokratik bir muhalefet yaratabilirler.
Neden olmasın?
İnsanlar size sesleniyorum.
Barış mı istiyorsunuz?
O zaman onu kazanmalısınız!
Ali Rıza Üleç/Almanya
11.06.2009