Birlik - Mücadele - Dayanışma
02 Mayıs 2010 22:42 / 1764 kez okundu!
Nihayet yeniden 1 Mayıs'ta İstanbul‘da 1 Mayıs alanında.
12 Eylül'den bu yana 1 Mayıs üzerindeki yasağın kalkması için küçük büyük demeden bazen bir, bazen bir kaç kişi ya da onlarla-yüzlerle kutlana gelen "1 Mayıs"lar bu yıl yeniden İstanbul‘da 1 Mayıs alanında kutlanacak.
Bu 1 Mayıs‘ın anlamı belki de hiç olmadığı kadar önemlidir. Öncelikle küresel krizin artık can acıtmaya başlayan yıkıcı etkileri altında en başta işçiler ve çalışanlar bir ses olacaklar. 1 Mayıslar küresel anlamda uluslararası işçi sınıfının birlikte alanlara çıkarak demokratik hak ve özgürlük taleplerini, güvenilir çalışma koşullarının yaratılması, sendikasızlaştırma çabalarına karşı uluslararası dayanışma isteklerini aynı gün içinde; ortaklaşa ve en yığınsal olarak dillendirdikleri belki de tek gündür.
Her 1 Mayıs'ta bütün ülkelerin işçileri birleşik küresel bir muhalefetin ortak sesi olarak alanları doldururlar. İş ekmek ve özgürlük hakları için mücadele kararlılıklarını haykırırlar.
Türkiye açısından da çok önemlidir bu 1 Mayıs.
Tekel işçilerinin kararlı mücadeleleri ve bu mücadele etrafında örülen dayanışma 1 Mayıs‘a ne kadar taşınabilinirse; öncelikle işçilerin ve tüm çalışanların Demokrasi- Barış ve Özgürlükler için güçlerini sınayabilecekleri bir gün olacaktır. Hükümetin her ne kadar 1 Mayıs‘ı yasallaştırmış olmasını sevinçle karşılasalar bile bunun bir lütuf olmadığını göstermeleri bakımından da önemlidir. Bundan sonra da çalışma yaşamında söz konusu olası değişim taleplerinin takipçisi olacaklarının, yeni bir dünya için değişimin işçiler emekçiler katılmaksızın tamamlanamayacak bir süreç olduğunu göstermesi bakımından da önemli bir gündür.
Kürt halkı üzerinde estirilen terörün faşist Hitler Almanya’sını hatırlatan uygulama ve sonuçlarına karşı Barış- Demokrasi ve Halkların kardeşliği için mücadelede Barış ve Demokrasi güçlerinin kararlılıklarını göstermesi açısından da önemli bir gündür.
Bu 1 Mayıs, Türkiye işçi sınıfının sendikal mücadelesi açısından da çok önemli bir gündür. 12 Eylül faşist darbesinin yarattığı sendikasızlaştırma, işçi sınıfını sendikal önderlerinden yalıtlama, sınıf ve kitle sendikacılığını yok etme politikalarının artık geri püskürtülebilmesi açısından da önemli bir gün olacaktır.
Ülkede artık her geçen gün ipliği pazara çıkan “Ergenekon“ davaları ve devam eden soruşturmaları, Ergenokonun sendikalar üzerindeki etkilerinin kırılması açısından da önemli olacaktır. Asker-Sivil vesayet rejiminin sendikalar üzerindeki etkisinin sadece Türk-İş‘ e bağlı Metal-İş sendikası üzerinden olmadığını en iyi bugün belki çoğunluğu emekli olan işçiler biliyorlar. İş yerlerinde DİSK‘ e bağlı T.Maden-İş sendikasına üye işçiler çok daha iyi biliyorlar. Yetki mücadeleleri süreci içinde polis ve jandarma güçlerine karşı defalarca göğüs göğüse kalarak yaşadılar. Sendikalarını özgürce belirleme haklarının hükümetler, asker, polis ve o zamanlar Yüksek Hakem Kurulu olarak adlandırılan en son karar organından; hep Metal-İş lehine çıkan kararların tesadüf olmadığını bugün daha iyi anlamış olmalılar.
İğneyi kendimize derler ya aynen öyle yapmalıyız. İşçi sınıfının gücünü küçümsemek ne kadar yanlışsa abartmak da o kadar tehlikelidir. DİSK öncülüğünde serpilip gelişen sendikal mücadelenin en yükseldiği ve işçilerin en fazla politize olduğu koşullarda neden 1 Mayıs yasallaşmadı. Neden 77‘nin hesabını soramadık. 12 Eylül‘e karşı neden direnemedik. Ve neden kaybettik…
Hepimiz soğukkanlı bir biçimde bu 1 Mayıs'ta, demokratik hak ve özgürlük taleplerini mümkün olan en örgütlü ve en yığınsal biçimde gündeme taşımalıyız.
Bu 1 Mayıs, işçilerin değişim ya da demokratikleşme sürecine dokunacakları bir yıldönümü olacaktır.
Değişim ya da demokratikleşmenin işçileri yok sayarak ya da yok ederek mümkün olamayacağını bizzatihi işçilerin kendilerinin göstermeleri bakımından da önemli olacaktır bu 1 Mayıs. Açıkça ifade etmek istiyorum ki; belki de DİSK‘in mavisini en çok aradığım bir 1 Mayıs olacak bu 1 Mayıs benim için.
Bu anlamda da işçiler için bu 1 Mayıs, demokratik hak ve özgürlükleri için mücadelelerinde sendikalı olmanın ve sendikalarının önemlerini göstermesi, sendikalarda tabanın söz ve karar sahibi olabilmesi için daha bilinçlenmiş olduklarını anlamaları ve çoban ateşleriyle örselenmiş inançlarını göstermeleri bakımından da önemli olcaktır.
1 Mayıs‘ın İstanbul'da 1 Mayıs alanında kutlanabiliyor olması ne kadar önemli olsa da, büyük şehirlerde de kutlanabilmesi bence o kadar önemlidir. Tek bir yerde en güçlü gösteri gerçek anlamda işçi sınıfını bütün gücünü gösterebilmesi bakımından yeterli olmayacaktır. Bütün büyük şehirlerde en güçlü 1 Mayıs kutlamaları amaca daha uygun olacaktır diye düşünüyorum. Kuşkusuz bu kutlamaların en yığınsalı ve en anlamlısı İstanbul 1 Mayıs alanında olacaktır.
“Bizde ve ülkelerde yepyeni bir hayat“ için;
Her zamakinden daha çok birlik!
Her zamankinden daha güçlü dayanışma!
Her zamankinden daha örgütlü mücadele!
Bütün ülkelerin işçi ve emekçilerinin 1 Mayıs mücadele günü kutlu olsun!
Ali Riza Üleç
5.04.2010-Almanya