ÇOBAN ATEÞLERÝ
21 Ocak 2010 13:52 / 1726 kez okundu!
Birleþik Metal-Ýþ sendika gazetesinin Ocak sayýsýnýn kapaðý "Yeni Bir Dünya Ýçin Mücadele Yýlý" baþlýðýyla çýkmýþ. Bence, bu baþlýk hem çok anlamlý; yeni bir dünyanýn mümkün olabileceði gerçeðini anlatýyor hem de bunun için mücadele edilmesi gerektiði vurgusunu yapýyor olmasýndan etkili bir baþlýk.
Ankara’nýn “taþýna” deðil de, bundan sonra Ankara’nýn dondurucu soðuðunda yanan “çoban ateþlerine" bakacaðýz. Tekel iþçilerinin mücadeleleri ölüm oruçlarýyla yeni bir aþamaya girdi.
Eylemin sadece kendisi yarattýðý etkileri bakýmýndan iþçi sýnýfý mücadelesinin önemli kilometre taþlarýndan biri olacak. Aralýk ayýnda, sendikaya üye olduklarý gerekçesiyle iþten atýlan iþçi arkadaþlarýnýn iþe geri alýnmalarý için Sinter iþçilerinin baþlattýklarý mücadelelerinin birinci yýldönümünde yaktýklarý “çoban ateþi” þimdi de Ankara’da yalnýzca gündemi deðil, demokrasi adýna da yürekleri ýsýtýyor. Sinter iþçisinin “açlýktan ölmeyiz, biz bu yoldan dönmeyiz” haykýrýþlarý, Tekel iþçilerinin "ölmek var dönmek yok" diyerek baþlattýklarý açlýk grevleri iþçilerin karalýlýklarýný göstermesi bakýmýndan da diðer toplum kesimlerine örnektir. Bu nedenle iþçilerin mucadeleleri etrafýnda giderek geliþen dayanýþma gelecek adýna, demokrasi ve barýþ adýna da umut vericidir.
Barýþ ve Demokrasi’ nin mücadele etmeden kazanýlmayacaðý gerçeðini halkýmýz yaþayarak öðreniyor.
Güvencesiz çalýþma koþullarý tüm çalýþanlarýn yaþamlarýný tehdit ediyor.
Þimdi vicdanlarýmýzý yoklayalým. Bir Ankara‘ da tekel iþçilerin çýðlýðýna, bir de Haiti depreminden yükselen çýðlýða kulak verelim. Elbette, depreme dayanýksýz yýkýlan binalarýn altýnda kalan yoksul Haiti halkýnýn acýsý daha çok yüreklerimizi parçalayacak. Kurtarma çalýþmalarýna aktif olarak katýlan ekiplerin saðlýk elemanlarýnýn olaðanüstü çabalarýna, insanlýk adýna gözlerimiz yaþararak þahit oluyorsak da, binalarýn dayanýksýzlýðýnýn sorumlularýna öfkemizi yenemiyoruz her seferinde deðil mi? Uluslararasý yardýmlarýn ne kadarýnýn depremzedelere ulaþtýðý konusunda vicdanlarýmýz her sefer rahatsýz olmuyor mu? Kaybedilen canlardan onlarý sorumlu tutmakta haklý deðil miyiz? Artýk doðal felaketlerde ölümlerin kader olmadýðýna inanacak kadar da biliçlendik deðil mi?
Ankara‘nýn donduran kýþýndan yükselen çýðlýk için de ayný vicdani sorumluluðu duyabiliyor muyuz?
Ýþsizlik nedense aklýma nötron bombasýný getirdi. Sadece insanlarý yok eden, mala mülke zarar vermeyen, binalarý deðil de içinde yaþayan insanlarý yok eden nötron bombasý. Ýþsizlik de nötron bombasý gibi yok ediyor. Ýþsiz kaldýktan sonra bir daha çalýþýr koþullardaki yaþam standartlarýný yakalamanýz mümkün olmuyor. Yeniden iþ bulsanýz bile ayný standartlarýn çok gerisinde kalýyorsunuz. Ýþsizliðin yarattýðý zorluklar yeteri kadar yaþamý tehdit ediyorken, bir de þimdi iþsiz iþçilerin karþýsýna “özel istihdam bürolarý“ýnda çalýþmayý dayatmak, iþsizlere ikinci bir felaketi yaþatmaktýr. “Özel Ýstihdam Bürolarý“ Ýþverenlerin kahyalarý eliyle çaðdaþ köle toplama bürolarýdýr.
Felaketler ister doðal olsun, ister insan elinden gelsin sorumluluðunu taþýyanlar ne kadar çaba sarfetseler de feleketzedelerin yaralarýný sarmakta baþarýlý olamýyorlar. Hem felaketin sorumlusu olup hemde felaketin yaralarýný saramazsýnýz. Felaket mutlaka geliyorum diyor bir biçimde. Gelmeden önlemler almakta ne kadar dürüst ve insani yaklaþýrsanýz sonuçlar o kadar az acý verecektir. Depreme dayanýklý evlerin gerek zemin gerekse malzeme bakýmýndan yeterli teknikler kullanýlarak yapýlmasýnýn can kayýplarýný en aza indireceðinin biliniyor olmasý gerekir. Deprem sonrasý yardýmlarýn deprem öncesi riskli bölgelerde yatýrým olarak kullanýlmasý geliyorum diyen felaketlerin acýsýný hafifletmez mi?
Özelleþtirmelerle birlikte doðacak sorunlarýn önceden düþünülerek önlem alýnmamasý gibi. Ýþte burada sendikalarýn da sorumluluklarý devreye giriyor. Bu konuda özelleþtirmeleri engelleyebilecek gücünüz yoksa, geliþtirebileceðiniz projelerle çalýþanlarýn haklarýný korumak mümkün olabilirdi.
Neden insan yaþamý bu kadar ucuz olabiliyor? Suçluluk telaþý içinde iþçilerinden kaçacak delik arayan sendika yöneticilerinin saltanatlarýný da sarsacak tekel iþçileri. Bundan sonra sendikalarýn politikalarý da tartýþýlacak. Ýþçilerine hesap verebilir olacaklar.
Bütün bu gerçekler iþçilerin yaþamlarýna sahip çýkmak adýna giriþtikleri mücadelelerinin ne kadar haklý olduðunu da göstermiyor mu?
Ýþçiler, oy verdikleri parti ya da sendika yöneticilerinin yaþam sorunlarýna duyarsýzca yaklaþmalarýný affedecekler mi? Ýþçiler Ankara‘nýn dondurucu soðuðunda sokakta gecelerlerken sýcak yataklarýnda yatan yöneticilerinden hesap sormayacaklar mý?
Asker iþçiden, vergi iþçiden, oy iþçiden…
Sen iþçiden yana mýsýn arkadaþ?..
Yaþamdan yana mýsýn?
Ýþ- aþ-ekmek-barýþ ve özgürlük mü istiyorsun?
Çaðdaþ bir hukuk ve daha çok demokrasi mi istiyorsun?
O zaman Tekel iþçilerine destek ver!
Yarýn senin de iþsizlik felaketiyle karþýlaþmayacaðýnýn garantisi yok!
Özel istihdam bürolarýnda köleler gibi çalýþmak zorunda kalmayacaðýnýn garantisi yok!
Yarýnlarýnýn umudu da, garantisi de senin ellerinde…
“Çoban ateþleri“ yanmaya devam ettikçe 12 Eylül karanlýðýný da yok edecektir…
Ali Rýza Üleç
21.01.2010-Almanya
Birleþik-Metal-Ýþ sendika gazetesinin Ocak sayýsýný okumak için TIKLAYINIZ.