Çocuklarımızın Düşleri, Düşlerimizdeki Çocuklar...

22 Haziran 2009 00:03 / 1999 kez okundu!

 


"Bizim düşlerimize girmeli sokak çocukları, savaş kurbanı çocuklar düşlerimize girmeli, elleri kelepçeli çocuklar girmeli düşlerimize, “328” girmeli düşümüze, kabusumuz olmalı. Üç yüz, iki on, bir sekiz; "328" nedir? Ne anlatır "328" bileniniz var mı?" 

***

Ülkenin gündemine oturan "Barış ve Adalet" arayışlarını çocuklar ve yarınlar için nasıl algılamalıyız. 

Bizim geleneksel aile kültürümüzün temelleri arasında; anne ve babaların bütün bir ömürlerini çalışıp çabalayarak çocuklarının geleceğine adamaları gibi toplumsal yaşamamızın önemli bir dinamiği vardır. Her anne ve baba için kuşkusuz çocukları çok önemlidir. Gelir düzeyi ne olursa olsun çocuklarının geleceğine yönelik bir şeyler yapabilmek, geleneksel aile kültürümüzün belirgin özelliklerinden biridir. Yatırım (ev-iş vb.) yapabilecek standardı yakalayamayanlar en azından iyi bir eğitim ve iş olanakları için çabalarlar.

Yoksulluklar içinde çocuklarının eğitimi için fedakarca çabalayan nice anne ve babalar vardır. 

Bütün bunlar böyle olmakla birlikte toplumsal yaşamımızda çocuklar adına yüzümüzü kızartacak acılar içinde yaşayan binlerce çocuğun varlığı da bir gerçekliktir.

Görsel ve yazılı basınımızda kısa bir gezinti yaptığımızda, çocuk haberleri ya da çocuklar üzerine yazılan yazılara baktığımızda, çocuk istatistiklerine göz attığımızda, çocukluklarını yaşayamayan ye da yaşıtlarından apayrı bir dünyanın çocuklarının varlığına gözlerimizi kapatamayız. 

-sokak çocukları 
-işçi çocuklar
-suçlu çocuklar
-savaş çocukları

diye katogorize edebileceğimiz çocuklarımızın durumu ile geleneklerimizin ne kadar çeliştiği açık değil midir? Geleneksel aile yapımız, aile içi dayanışma geleneklerimiz, toplumsal düzeyde neden aynı derecede korunamamaktadır.

30 yıla yakın bir zaman içinde savaş koşullarının yaşandığı, onbinlerce faili bulunmamış cinayetlerin işlendiği ülke topraklarındaki anne babaların yarınlara dair çocuklarına anlatacakları ne olabilir? 

Savaşın çocuklarını yarınlarımızın neresinde düşleyebiliriz?

Ya çocukların hayalleri adına ne düşünebiliriz? Savaş koşullarında çocukların yarınları için hayalleri olur mu?

“Vatanı ve milletiyle bölümez bütünlüğümüz”ü bölünmüş çocuk hayalleri üzerine yarınlara nasıl taşıyacağız?

“Suçlu çocuk yoktur suça itilen çocuk vardır.”

Suça iten kimdir? Şairin de dediği gibi “söylemeye de dilim varmıyor ama “Biziz".

Bütün bir toplum olarak çocuklarımız için düşe yatmak zorundayız. 

Yukarıdaki gibi çocuklarımızın kategorize edilmesi uykularımızı kaçırmalı. Canımız yanmalı, vicdanlarımız sızlamalı. Çocuk sorunlarımızın genel toplumsal sorunlarımızdan ayrılmayacağı gerçeğini inkar etmeden ama sadece çocuk oldukları için onlar adına zaman da yitirmeden yapacaklarımız olmalı.

Utanan ve vicdanı olan herkes çocuklarımıza karşı sorumluluk duymalı ve anlamalıdır ki; herkes için yapabilecekleri bir şeyler vardır.

TMK (Terörle Mücadele Kanunu) da çocukların işi ne,
ÇKK (Çocukları Koruma Kanunu) neden etkin işlemiyor.
TMK mı? ÇKK mı?

“Çocuklar için adalet”
isteyen kampanyaları düzenleyenler çocukların yarınlarının sahipsiz olmadığını gösterdiler. Böyle bir durum insanlık onuru adına, ülkemizde hala utanan insanların da varlığı, hem çocuklarımızın hem Türkiye’nin yarınları adına sevindiricidir. 

Üstelik böyle bir girişimin barış girişimlerinin de yoğunlaştığı bir zamanla rastlaşması yeni olanaklar da yaratmaktadır.

Barış; çocuklarımızın en renkli, en yaratıcı, en zengin düşleridir.

Adalet; toplumsal yaşamı zenginleştirir, toplumun kendine güveninin garantisidir.Vicdanıdır toplumun.

Demokrasi de; barış ve adaletin ana kucağıdır.

Çocuklarımızı anne sevgisi ve şefkati ile kucaklamalıyız. Kucak kucağa sarılıp yatmalıyız onlarla. Ninniler fısıldamalıyız kulaklarına rahat ve huzur içinde uyusunlar diye.

Masallar anlatabilmeliyiz iyiden, güzelden, sevgiden, barıştan yana düşleri olsun diye.

Rengarenk kırlarda koşmalılar düşlerinde, okyanuslar aşmalılar, okyanuslar ötesi çocuklarla ayrı dillerde aynı şarkıları söylemeliler, salıncaklar girmeli düşlerine çocuklarımızın, topaç çevirmeliler, saklambaç oynamalılar...

Bizim düşlerimize girmeli sokak çocukları, savaş kurbanı çocuklar düşlerimize girmeli, elleri kelepçeli çocuklar girmeli düşlerimize, “328” girmeli düşümüze, kabusumuz olmalı.

Üç yüz, iki on, bir sekiz;

328 nedir?

Ne anlatır 328 bileniniz var mı?

Çocuk desem inanır mısınız?

328 çocuk.

328 ölü çocuk.

Öldürülmüşler...

Kim nasıl öldürmüş?

İsimsiz bebekleri

328’e kim saymış,

Kim kıymış adı konmamış bebelere.

Onsekiz yıllık bilançosu

Doğu ve güneydoğunun.

Ya sonra?

Yani bugün!

TMK ile kara bir yazı yazılıyor çocukların geleceğine.

ÇKK suçlu çocuk yoktur!

Suça itilen çocuk vardır diyor.

TMK çocuk suçludur diyor.

Ya siz ne diyorsunuz?

Biz, onlar yani hepimiz.

Yapacak birşeyleri olmalı insanların.

Yürekleri vicdanları olmalı.

Çocuklar çocukluklarını yaşamalı.


Ali Rıza Üleç/ Almanya
22.06.2009

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.