Fenersaraylı
13 Mayıs 2012 10:29 / 2730 kez okundu!
“Elemterefiş kem gözlere şiş.
Benim bir yarim var müthiş
On parmağında on hünerli
Hem Galatasaraylı hemi Fenerli...”
Eyüboğlu'nun bu şiirini çok severim. Bu nedenle ben de Fenersaraylıyım...
-----------------------------------
FENERSARAYLI
Ziraat Fakültesi İdare Amiri berber Reşat. Pek çok insan onun berberliğini bilmez. Benimse ilk berberim. Sokağın adını hatırlamıyorum şimdi. Küçük Park'dan “ecnebi” mezarlığına giden sokakta kasap Osman'ın karşı köşesinde manav Metin vardı. Sonra bir kahve ve berber Reşat’ın dükkanı gelirdi. Babam elimden tutmuş beni ilk defa berber Reşat'a götürmüştü. Büyük bir dükkandı Reşat’ın berber dükkanı. Atatürk, soluk sarı bir çerçeve içinde siyah beyaz bir fotağraf olarak asılıydı duvarda. Kapıdan girince hemen sizi Atatürk’ün bu fotoğrafı karşılardı. Yanında yine soluk sarı bir çerçeve içinde İsmet İnönü'nün fotoğrafı dururdu. Berber Reşat berberliği ile övünürken “İnönü'yü traş etmiş berberim ben be!” derdi hep.
Başka bir fotoğraf daha vardı. Parlak bir çerçeve içinde renkli bir fotoğraf. Fotoğrafta bir futbolcu. Galatasaraylı Bahri Altıntabak. Atatürk’ün fotoğrafından da, İnönü'nün fotğrafında da daha çok etkilemişti beni Bahri'nin fotoğrafı. Belki de renkli olduğu için etkilenmiştim.
Bahri Altıntabak Bornovalıydı. Peterson köşküne doğru iki üç sokak ötemizde futboldan kazandıklarıyla yaptırdığı iki katlı bir evde otururlardı abisiyle birlikte. Bahri İzmir'e geldiği zamanlar bu evde kalırdı. Berber Reşat’ın dükkanında duvarda asılı duran Bahri’nin renkli resmine bakarak ne çok şey anlatırdı Berber Reşat. Sonra sokakta top oynarken bazan Bahri geçerdi aramızdan. Kısa aralıklarla da olsa bize katılır bizimle oynardı. Mahallemizde bir Galatasaraylı olması belki de etkilemişti beni. Belki de berber Reşat’ın anlattıklarından etkilenerek Galatasaraylı olmuştum. İlk gençlik yıllarımı adeta futbola adamıştım ve bunda da Bahri’nin önemli bir payı vardı.
Yoksulluk işte. Futbolcu olacak ve çok para kazanarak aileme ev yapacaktım. Hayallerim Altay genç takımı antrenmanlarında bitti. Kuvvetli bir torpilin yoksa sen de yoktun. Böylece eridi gitti futbol hayallerim. Amatör olarak oynamaya devam ettim Bornova kulüplerinde. Lise bitene kadar da oynadım.
Futbol büyük bir tutkuydu bende. Seyirci olarak da oyuncu olarak da. İyi bir spor terbiyem vardı. Öyle derdi Yükselspor'da antrönörüm.
Şimdi futbolun kitleleri etkileyen özelliğini yaşarak bilen birisi olarak Franko’nun kırk yıl futbolla İspanya’yı nasıl yönettiğini anlayabiliyorum.
Bugünse milyar dolarların döndüğü bir sektör haline geldi futbol. Büyük reklam kampanyalarıyla kitleleri daha da çok etkilemekte bugün. Bu nedenle ilgisiz kalınıp Franko örneği verilerek uzak kalmak bence doğru bir davranış değil.
Beşiktaş’ın Çarşı örneğini de değerlendirmek, dersler çıkarmak gerekiyor.
Geniş kitleleri etkileyen böylesi güçlü bir sektöre karşı ilgisiz kalınmamalı
Bugün Galatasaray şampiyon oldu. Yaşananlar elbette gündemi ister istemez şu ya da bu şekilde etkileyecek. Bu etki hükümetler ya da yönetenler tarafından apolitize bir süreci güçlendirmek için kullanılabilir de. Milyonlarca emekçinin de bu alanda şu ya da bu biçimde yer aldığı bir sektöre karşı da ilgisiz kalmak çok da doğru değil zaten. Elbette açlık, işsizlik, yokluk, yolsuzluk, barış, demokrasi sorunlarımız var. Bunların hiç birinden bağımsız değil futbol sektörü. Ülkede dönen bir çok karanlık işi perdelediği de doğru. Para aklanan bir alan olarak da değerlendirilebilinir. Hatta Ergenekon'un sermayesinin büyük oranda futboldan da beslendiğini söylemek mümkün. Bu nedenler bile bu sektörle daha yakından ilgilenmek için önemli nedenler değil midir?
Neden Galatasaray’ın şampiyonluk kupası Saraçoğlu'nda verilmek istenmez. Bu tutumun nasıl bir gerginlik yaratacağı ve bu gerginliğinde nelere mal olacağı açık değil midir? Birileri isterlerse futbolu ülke gündemini etkilemek için kullanabilir. İşte tam da o zamanda söylenecek sözünüz olsun istiyorsanız futbola ilgisiz kalamazsınız. Her ne kadar Galatasaraylı olsam da Mehmet Ağar'ın Galatasaraylılığına hep kuşku ile baktım. Açıkçası Fatih hocayla arkadaşlığına bile kuşku ile bakıyorum.
Yayıncı kuruluş istedi diye Playoff sistemine geçilmiş. Sadece yayıncı kuruluşun gelirleri daha da artsın diye. Bu gelirden kulüpler de nasiplensin diye. Gerilim falan kimsenin umurunda değildi demek. Ama bir daha ki sezona bu sistemi bu ülke kaldıramaz. Şimdiden Çarşı'ya büyük iş düşüyor.
Bütün futbolseverlere de...
Temiz bir toplum istiyorsak başta futbol olmak üzere sporun tüm dallarında yaşanan kirliliği de temizlemek biz olmadan nasıl mümkün olacak?
Galatasaray’dan sonra Altınordu’ya dönen sevgili ağabeyim Bahri Altıntabak’ı sevgi ile anıyorum.
“Elemterefiş kem gözlere şiş.
Benim bir yarim var müthiş
On parmağında on hünerli
Hem Galatasaraylı hemi Fenerli...”
Eyüboğlu'nun bu şiirini çok severim. Bu nedenle ben de Fenersaraylıyım...
Ali Rıza ÜLEÇ
12.05.2012, Almanya