Hayat Öpücüğü
18 Temmuz 2009 20:54 / 1887 kez okundu!
Hala evinizde sigara içiyor musunuz? Oturma odasında televizyon seyrederken ya da dost muhabbetlerinin bazen kederli, bazen şen şakrak havasına kendinizi kaptırarak mutluluğunuzu bir sigara tüttürerek taçlandırıyor musunuz?
Çocuklarınızı her içtiğiniz sigaranın dumanında nasıl zehirlediğinizi biliyor musunuz? Hele de arabanız varsa ve siz arabanızda sigara içiyorsanız, üstelik arka koltukta çocuklarınız varsa. Çocuğunuza kemerini bağlamasını söylerken ağzınızda ya da elinizde yanan bir sigara var mı?
Ya da çoluk çocuk doluşmussunuz odaya, çocukların önünde meyve tabağı sizin önünüzde çay bardakları, yanında yanıp sönen sigaralar ve kül tablaları.
Hala “ister fakir ol ister fukara, yemekten sonra yak bir cıgara” diyor musunuz?
Elinde sigara karnı burnunda bir hamile kadın görüyor musunuz çevrenizde?
Parkta bir banka oturmuş çocuğunu emziren annenin püfür püfür sigara içtiğine tanık oldunuz mu?
Tepecik’de (Yenişehir) Göğüs hastalıkları hastanesinde iki ayağını ve iki kolunu sigaraya feda etmiş bir hastanın, dirseklerinin hemen üstünden kesik kollarının arasına sıkıştırılmış bir sigarayı iştahla tüttürürken şaşkın şaşkın baktığınız oldu mu?
Yatağının başucunda, komedinin üstünde bir paket sigara, kül tablası ve çakmak. Yatmadan önce içtiği son sigarasını kül tablasında söndürdükten sonra yatağına uzanan ve sabah uyanınca yataktan çıkmadan önce sigarasını yakarak tuvelete giden tiryaki gördünüz mü?
Gecenin bir yarısı sigarasızlıktan kendini sokağa atıp gelip geçenden sigara dilenene rastladınız mı?
Doktoru “sigara içersen ölürsün bırakırsan bir kaç yıl daha uzun yaşama şansın var” dediği halde içmeye devam eden ve hayata veda eden babanız oldu mu?
Bir çoğumuz yukarıda saymaya çalıştığım sigaralı yaşamdan kesitleri bizatihi ya yaşamışızdır ya da tanık olmuşuzdur.
Sigara içmek ya da bırakmak hatta hiç içmemiş olmak bence bilinç işi. Yani farkındalık sorunu. Hepimiz sigaranın zararlarını çok iyi biliyoruzdur. İçerken de hep bildik. Ancak hiç içmeyenler kadar bilinçli olamadık. Ne zaman ki tehlike bilincimizde bir farkındalık düzeyinde algılandı işte o zaman çok hızla uzaklaşmaya ve koruma önlemleri almaya başladık.
Anneleri bir düşünün ve buradan da hala sigara içen annelere seslenmek istiyorum bir daha;
Çocukları için canlarını düşünmeden feda etmeyi göze alan annelere. Bütün anneler çocukları için canlarını seve seve feda ederler.
Ya çocuklarının yanında sigara içen anneler. Severek canlarını verecekleri çocuklarını kendi nefesleriyle nasıl da amansız hastalıkların hatta ölümün kucağına atıyorlar farkında değıller mi?
Değiller!..
Farkında değiller!..
İkibinli yılların başlarıydı sanıyorum. Evde sigara içen kalmamıştı. Sigara içen misafirleri de bahçeye davet etmeye başlamıştık. Evde en son annemiz kalmıştı sigara içen. Günde de iki paket içiyordu. Evde adeta cephe oluşturmuştuk tüm çocuklar. Önce evde- arabada sigara içilmesini yasakladık. Sonra nerede olursa olsun içilen her sigara için bir kilo meyve zorunluluğu geldi. Nerede olunursa olunsun hemen bir kilo meyve alınacak. Sonra anneler ve çocuklar ve sigara üzerine yukarıda aktardığım önermeleri çoğunluk olarak anlatmaya başladık ve başardık...
Sonraki adımda kızımız Ferda, sırasıyla Federal Sağlık ve Aile Bakanlığına, Eyalet Sağlık ve Aile Bakanlığına, Belediye Başkanı ve Belediye Meclisine ve Yerel Basına bir mektup yazdı.
Mektupta Aile içinde çocukları korumaya, özellikle de şiddetten (dayak vb.) korumaya yönelik yasalara atıf yapılarak, benzer koruyucu yasaların sigaraya karşı da çıkarılmasını evlerde sigara içilmesinin yasaklanmasını ve cezalandırılmasını, çocuklarının yanında sigara içen anne babaların, çocukları sigaraya bağlı nedenle de hasta olurlarsa tedavi masraflarını sağlık kasasının karşılamamasını, anne ve babaların masrafları kendilerinin karşılamak zorunda olmaları yönünde yasaların çıkarılmasını önerdik.
Her yerden gelen cevaplar birbirine benziyordu. Çok doğru düşünüyorsunuz da ama kişi hakları falan ya da toplumun hazır olmadığını filan yazmışlardı.
Şimdi düşünüyorum da, sanıyorum Zürich havalanında çok hoşuma giden bir önlem almışlar. Sigara içenler için özel bir cam odacık hazırlamışlar. Herkes orada sigara içenleri görebiliyor. Bir süre izleyince on kişi ya girdi cam odaya ya da onbeş kişi. Herkes sigara içenlere sanki başka bir dünyanın insanlarıymış gibi bakıyorlardı.
Nereden nereye. Almanya gibi bir ülkede bile devlet, sigaraya karşı önlemler alınmasını isteyen çocuklara kem küm ederken, şimdi devletler eliyle, evler için özel yasalar olmasa da kapalı alanlarda sigara içilmemesi konusunda yasaklamalar ve yaptırımlar getirmekteler. Bazen devletin sigaraya bağlı oluşan hastalıkların tedavisinde her geçen gün büyüyen harcamaların bu kararların alınmasında tetikleyici olduğunu düşünsem de, sonuçta insan için atılan bu adımların daha sağlıklı bir yaşam ve temiz bir hava için çok önemli olduğuna inanıyorum.
Zaman zaman sigara içip içmemenin bir çağdaşlık sorunu olduğunu hatta çağdaş yaşam adına sigara bırakma kampanyalarının neden örgütlenmediğini düşünürüm. Doğru her şeyden önce bir sağlık sorunu. Ama içenler için ya da içildiği zaman. Ya içmeyenler ya da içilmediği zamanlar için yaşam kalitesine katkıları bakımından ele alındığında da çağdaşlık sorunu olarak değerlendirilebilinir diye düşünüyorum.
Türkiye adına kapalı yerlerde sigara içilmesine getirilen yasakların başlayacak olmasına seviniyorum.
İnsanlarımız adına, hayatları adına seviniyorum.
Çevrenizde herhangi birisi ve hele hele de çok sevdiğiniz insanlar sigara içiyorlarsa zararlarını biliyorlardır mutlaka ama farkında değildirler. Anlatın. Bıkmadan usanmadan anlatın. Bilinçlendirmeye yönelik her çabanız inanın hayat öpücüğü değerindedir. Sigara içmemesine yardımcı olacağınız her insanın, yaşı ne olursa olsun ömrüne ömür katacaksınız.
Ve bir kez daha hatırlatmak isterim ki;
“Ömür dediğimiz şey hayata sunulmuş bir armağandır. Ve hayat sunulmuş bir armağandır insana.”
Ali Rıza Üleç
18.07.2009