KOL DÜÐMELERÝ
04 Nisan 2010 21:35 / 2170 kez okundu!
Referandum 12 Eylül öncesi DÝSK’e baðlý birçok sendika üyesinin ama özellikle de T. Maden-Ýþ üyelerinin çok fazla dillendirdikleri önemli bir talepleri idi. O zamanlar referandum isteklerimiz olmadýk sudan gerekçelerle hep geri çevriliyordu.
12 Eylül‘de kafalarýmýza yediðimiz dipçik darbelerinin sersemliði ya da bizzatihi darbecilerin kendi yarattýklarý terörün bitmiþ(!) olmasýnýn verdiði huzurla, anayasa referandumunda evet oyu veren halk; ‘evet‘ lerinin üzerlerine giydirilen deli gömleði olduðunu sonraki yýllarda çok iyi anladý.
28 yýl sonra yeniden referandum tartýþýr olduk. Neden? Mecliste anayasa deðiþiklikleri konusunda hükümetin meclise sunduðu öneriler nedeniyle.
Yaklaþýk bir haftadýr önerilerin hukuksal olarak ne anlama geldiði ya da ne getirip ne götüreceði etraflýca tartýþýldý, daha da tartýþýlacak.
Ben referandum konusunda bu üç farklý süreçteki tutumumu kendimce gözden geçirmeye çalýþtým.
Her parti belli bir çýkar grubunun politik temsilcisi ise, AKP de bir çýkar ya da sermaye grubunun politik temsilcisidir. Basýnda tartýþýldýðý kadarýyla da bu sermaye; Türkiyedeki toplam sermayenin yüzde onunu ya da belki biraz daha fazlasýný oluþturmaktadýr.
Peki daha büyük sermaye gruplarýnýn politik temsilcileri þu an doðrudan parlementoda temsil edilmediklerine göre AKP’nin onlarý da temsil ettiðini söyleyebilir miyiz? Bence söyleyemeyiz.
Neden diye sorarsak nedenleri ayrý bir yazý konusu olabilir. Ama gelin biz “Büyük sermaye” ya da ”Ýstanbul sermayesinin” hem politik, hem ekonomik, hem de sosyal temsilciðini yapan TÜSÝAD neler söylemiþ hatýrlayalým.
“Partiler ve seçim yasalarýnýn deðiþtirilmesi ve çoðulcu demokrasi anlayýþýna uygun hale getirilmesinin deðiþikliklerden daha önemli“ olduðunu söylüyor TÜSÝAD genel baþkaný Ümit Boyner. Bu talepler hemen tüm toplum tarafýndan desteklenebilir taleplerdir. Ancak parlemetonun bu haliyle bunu baþarabileceðine inanmak, dahasý böyle bir deðiþime istekli olacaklarýný düþünmek de gerçekçi olmaz. Tabii her þeye raðmen bunlar da tartýþýlmalýdýr.
Dönelim sendikalarýn yetki belirlenmesi için referandum isteklerine.
Referendumu niye istiyorduk?
Yetkili sendikayý belirlemek için.
Yetkili olunca ne yapacaktýk?
Sözleþme yapacaktýk.
Kiminle sözleþme yapacaktýk?
Ýþverenle.
Neden sözleþme yapacaktýk?
Çalýþma ve yaþam koþullarýmýzda iyileþmeler saðlamak için.
Bunun için de iþyerlerinde toplu sözleþme komitelerimiz vardý. Komiteler iþçilerden gelen istekleri toplarlar ve genel bir deðerlendirmeden sonra taslak halinde yeniden iþçilere gider son kez tartýþýlýr, sonuçlar komitelerde deðerlendirilir ve iþverenle sözleþme masasýna doðrudan iþçilerin öneri ve istekleriyle oturulurdu.
Böyle bir süreç iþçileri doðrudan sözleþme sürecine dahil ettiði için de, iþçiler kendi isteklerine sahip çýkar ve onlar için mücadeleyi göze alýrlardý.
Peki, bu gelenekten gelen bir iþçi, eski bir Maden-Ýþ üyesi olarak bu referanduma nasýl yaklaþmalýyým.
Anayasalar toplumsal sözleþmelerdir denir. Öyle midir?
Ya da 12 Eylül anayasasý tplumsal bir sözleþme olarak kabul edilebilir mi?
Elbette ki hayýr diyeceðim.
Neden?
Hem içeriði hem koþullarý bakýmýndan demeliyim kestirmeden.
12 Eylül anayasasýnýn deðiþtirilmesi için toplumsal uzlaþma var mýdýr?
Vardýr.
Peki deðiþiklik önerileri üzerinde toplumsal uzlaþma var mý?
Elbette ki yok diyeceðim.
Yok.
Benim bu konuda bir hazýrlýðým ya da altarnatiflerim var mý?
Olabilir.
O zaman bu alternatif önerilerin tartýþýlmasýný var olan örgütlülüðümün olanaklarý ölçüsünde gerçekleþtiririm. En azýndan bu konuda ne düþündüðümü halka anlatýrým. Bu süreç en azýndan bana 12 Eylül anayasasýný ve darbenin kendisini anlatabilme þansýný verecektir.
Artýk omzu kalabalýklarýn vesayeti altýnda yaþamak istemediðimi söylerim. Sanýyorum bu anlamdada geniþ bir destek alýrým toplumdan.
O zaman hükümetin deðiþiklik önerilerinin ayný oranda toplumsal destek görmesi mümkün mü?
Deðil.
Hükümetin deðiþiklik önerileri genel anlamda bir toplumsal beklentiyi karþýlamaya yönelik deðil. Özellikle de týkandýðý bazý noktalarda hem önünün açýlmasýný hem de kendine yönelik demokratik olmayan ve 12 Eylül Anayasasý’ndan beslenen saldýrýlardan kendini korumaya yönelik öneriler olarak algýlanabilir mi?
Mümkündür.
Bu haliyle bile benim çýkarýma mýdýr bu deðiþiklik önerileri?
Elbette.
Bütünüyle anayasanýn deðiþtirilip demokratik bir anayasanýn yazýlmasý daha doðru bir tutum olmaz mý?
Olmaz.
Bu biraz toplu sözleþme komitelerinde iþçilere;
Ýþverenlerden yaþam ve çalýþma þartlarýmýzý iyileþtirmek için isteklerde bulunmak yerine kurtuluþunuz sosyalizmdedir demek gibi bir þey olur.
Peki, hükümetin önerilerini desteklemek AKP‘li olmak mýdýr ya da AKP‘yi desteklemek midir?
Kesinlikle hayýr. Ben çýkarlarýmýn nasýl bir anayasa ile güvence altýna alýnacaðýný biliyorum. Ama benim istediðim gibi bir anayasayý gerçekleþtirecek gücüm yok. Benim dýþýmda toplumda böyle bir uzlaþma da yok. Ýstemek tek baþýna önemli, ama dönüþtürücü deðil.
Alternatif bir anayasa taslaðým var ve bunun propagandasýný yapýyorum. Mecliste anayasal deðiþiklikler kabul edilirse sorun yok, ben iþimi yapmaya devam ederim. Yok, referandum söz konusu olunca tavrým ne olmalý?
Evet mi? Hayýr mý?
Ýyi düþünmeliyim.
Her þey o kadar karmaþýk ki.
Oysa bu anayasanýn birçok maddesi AB uyum yasalarý çerçevesinde deðiþtirildi. Yasallaþmasý için ömrümüzün onlarca yýlýný feda ettiðimiz, uðruna hapis yattýðýmýz, iþkencelere maruz kaldýðýmýz dahasý canlar verdiðimiz istemlerimizin bir kýsmýný mecliste 10 dakikada kalkýp inen eller deðiþtiriverdiler. Ben bir tuhaf oldum. 10 dakikada her þey deðiþebiliyordu ise; bu kadar insan neden heba oldu, toplumun en deðerli insanlarý neden harcandý? Deðiþtiren ben deðildim. Tüm dünyayý saran deðiþimin kendisi deðiþtiriyordu. Kýsaca AB uyum yasalarý… Ýçimi burkan acý þaþkýnlýðým bundandý.
Bu defa ben sürecin içinde olmalýyým diye düþünüyorum. Ayný acý þaþkýnlýðý yaþamamak için sürecin içinde olmalýyým. Yeterli olmasa da topluma giydirilen deli gömleðini çýkarmak için kol düðmelerimi çözüyor bu deðiþiklikler. Bence gömleði çýkarýp atmak için kol düðmelerini çözmekle iþe baþlanabilinir.
Her þey bende bitiyor. Bu sürece hem çok güçlü hem de örgütlü katýlmam gerekiyor. Nasýl güçlü olacaðým. Haklarýmý geniþletmek için mücadele ederek.
Anayasa deðiþikliklerinde hükümeti destekleyeceksin, haklarýnýn geniþletilmesi ve kazanýlmasý içinde hükümete karþý mücadele edeceksin. Bu çeliþki deðil mi?
Deðil. Ben hükümeti desteklemiyorum. Aklým, referandum olursa çýkarlarýma uygun bulduðum için deðiþikliklere evet demem gerektiðini söylüyor. Ben evet dememim çýkarlarýma uygun olduðunu düþünüyorum.
Bir de halkýn gerçekten referandumda iradesini yansýtabilecek yeterli bilincinin olup olmadýðý tartýþýlabilinir. Bu sorunun cevabý da bence” halk, sýrtýnda bir deli gömleði olduðunun ne kadar farkýndadýr?” sorusunun cevabýnda saklýdýr.
Ali Rýza Üleç
03.04.2010-Almanya