Mediha Cemal

26 Eylül 2010 12:23 / 1613 kez okundu!

 


İki ayrı insan Mediha ve Cemal. Onları ölüm bir araya getirdi. İki sevgili insan. Mediha doksan, Cemal oğlu yaşındayken yaşama elveda dediler.

Mediha’yı ilk tanıdığımda çamlık koyunda Ali’nin sünnet düğünündeydik. Seksenli yaşların başında Mediha iki kadeh rakı içti bizimle. Çamlık koyunda bir Ağustos gecesinde ay ışığıyla yarışıyordu sanki yüreğinin aydınlığı.

Ak düşmüş saçlarının her bir teli ile tebessüm ediyordu hayata. İnadına yaşamak vardır ya... Doktor yüzü görmeden ve de hiç ilaç kullanmadan bütün dertlerini ve acılarını, yaralarını sevgiyle sarmış güzel insan, Lim kardeşlerin en büyüğü, büyük olmayı sevgiyle hak eden sevgili...

Altınoluk' da bahçe içinde bir köy evinde ağırladı bizi bir gün. En küçük kız kardeşini, sevgili kaynanam Aliye'yi götürmüştüm ona. Ne kadar çok sevinmişti. Beş taze yemiş içine beş ceviz içi kahvaltısını anlatmıştı. Bu kız çocuğu benim gibi süslü olacak diye parmağındaki yüzüğü çıkarıp kızım o zaman daha üç yaşında olan kızım Deniz'e hediye etmişti.
Bu Ağustos yine Altınoluk'a ziyaretine gitmiştik. En küçük kız kardeşi Aliye öleli üç yıl olmuştu. Doksanına merdiven dayamışken Mediha beyin kanaması geçirdi temmuzda...

Mediha uzanmış boylu boyunca yatağına. İki kızı da ilerlemiş yaşlarına rağmen deli divane analarının etrafında. Bir gün daha fazla yaşatabilmek ya da sessiz sedasız dalıp gittiği derin uykusundan uyanır umudu belki de. Yatağa nasıl yakışmaz insan. Sevgi dolu bir yürekle yaşanmış bir ömür nasıl upuzun yatarken nasıl yakıştırırsınız yatağa. İyice seyrekleşen ak saçlarının altına saklanan alnındaki kırışıklıklar umudunu çalmış gibi suçlu, ürkekler. Alnının iki yanından öpüyorum yumuşacık.

-Anne! Aliye'nin kızı Melahat geldi, deyince kızı; açılıveren gözlerinde kısacık bir veda, sonra elveda der gibi kapanıverdiler usulca...

Ağır gelmişti bana ölüm. Daha yeni Cemal'in acısına alışmışken yüreğim... Ne kadar uzun yaşarsa o kadar çok kaybediyor insan. Kaybettiklerinin acısını sevgiyle sarabilmek daha bir insanileştiriyor sanki bizi.

Oysa ne kadar çok istemiştim Cemal’i görmeyi. Kendimi affedemedim uzun bir zaman.

Geciktim.

Ölüm benden hızlıymış. Ölüm haberiyle sarsılıp bir de gençlik fotoğrafıyla yüzleşince göz pınarlarım boşalıvermişti sanki. Yüreğim demek ki eskisi gibi dayanamıyor acılara. Hayat bazen çok zalim. Hak etmediğimiz ölümleri yaşıyoruz. Hak etmediğimiz biçimde hayata veda ediyoruz.

Belki de farkına varmadan kendi kendimizi yok etmedeyiz.

Ne “hayır”ın hayırı var ne evetin hayırdan üstünlüğü. Evet de insan, hayır da insan. Bazen boykot da eden insan. Birbirimizi anlamak yerine ne kadar kolay bir yol seçerek çatışıyoruz. Neye evet, neye hayır bilmeden sandığa koşmadık. Evetimizin de, hayırımızın da hatta boykotumuzun da bir anlamı vardı hepimiz için. Ve biz hepimiz şimdi birbirimizi daha iyi anlayacağız. Anlamalıyız.

“Türk olan evet demez“ diyen sahil kabadayılarının Türkiye’nin yüzde elli sekizinin Türk olmadığını düşünmeye bile cesaret edemeyeceğini biliyorum. Ama yüzde elli sekizinde barış-demokrasi ve özgürlük yolumuzu nasıl aydınlattığını da biliyorum.

Şimdi tam zamanı. Barış, demokrasi ve özgürlükler için her zamankinden daha çok birlikte mücadele olanakları doğmuştur. Hayatın dayattığı sınavı halk başarı ile geçmiştir. Artık herkes kendi çıkarlarını mücadele ederek koruyacak ve geliştirecektir. Şimdi her zamankinden daha çok barış istemeliyiz. Her zamankinden daha çok demokrasi istemeliyiz. Ve en önemlisi adalet istemeliyiz, hem de her zamankinden daha çok.

“Ölümdür yaşanan tek başına” demiş şair. Tek başına mı ölür gerçekten insan. Ölümün kendisini bile tek başına da olsa yaşamla anlamlandırıyoruz. Ölüm müdür yaşamı anlamlandıran?

Cemal’in fotoğrafı ve Cemal gülümsüyor fotoğrafında. Belki de arkadaşların dediği gibi son anlarını görmediğim iyi oldu. Şimdi aklımda kalan umutlarını sakladığı tebessümünde ölümsüzleşti sevgili dostum, yoldaşım Cemal.

Seveceksiniz birbirinizi, birbirinizi sevdiğinizi anlayacaksınız. Bir olasılık değil yaldızlı kumlara yatıp yıldızlı suların türküsünü dinlemek. Birbirinizi seveceksiniz çocuklar, seveceksiniz. Güzel günler göreceksiniz çocuklar, güneşli günler göreceksiniz. Hiç yaşamadığınız en güzel günleri yaşayacaksınız ve hala birbirinize söyleyemediğiniz söz en güzel söz olacak diyordu sanki hayata gülümserken...

Kısacık bir veda, uzun bir ömürdür Mediha Cemal, sevgiye-insana ve hayata adanmış.

Eylül çiçekleri açıyor sonbahar ve Mediha Cemal, yumuşacık kocaman elleriyle okşuyor Eylül çiçeklerini.


Ali Rıza Üleç

25.09.2010, Almanya

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.