SAMİ SELÇUK VE AYDINLANAMAMA
29 Mayıs 2024 12:50 / 500 kez okundu!
"Prof. Dr. Sami Selçuk, eski Yargıtay Başkanı iyi bir ceza hukukçusudur. Bu konuda kıymetli eserleri de var bildiğim kadarıyla. Siyasi görüşleri de fena değildir. Bir Ataol Behramoğlu veya Zülfü Livaneli gibi vesayetçi, darbeci görüşleri yoktur. Daha demokrattır ama..."
*****
SAMİ SELÇUK VE AYDINLANAMAMA
Prof. Dr. Sami Selçuk, eski Yargıtay Başkanı iyi bir ceza hukukçusudur. Bu konuda kıymetli eserleri de var bildiğim kadarıyla.
Siyasi görüşleri de fena değildir. Bir Ataol Behramoğlu veya Zülfü Livaneli gibi vesayetçi, darbeci görüşleri yoktur. Daha demokrattır.
Ama ideolojik görüşlerine gelince süzme Batıcı, bilimperest, inanca ve dine karşı seküler bir inanç haline getirdiği ön yargıları ile tam bir cumhuriyet ve eski Türkiye aydınıdır.
Bütün bunları Karar gazetesinde yazdığı Aydınlanma yazısından sonra yazmak ve ona bazı sorular sormak istedim;
Prof Dr. Sami Selçuk o takur tukur uyduruk Türkçesi ile kafasındaki dogmaları, bilimperestliği, din ve dindar karşıtlığını, ucuz Osmanlı Cumhuriyet karşılaştırmalarını bize “Aydınlanma” diye satmaya kalkmış yine. Bu kafa değişmez çünkü anlattıkları tarih ya da bilim değil kendi inançları.
Prof Dr. Sami Selçuk’a sormak lazım o Aydınlanma diye yere göğe sığdıramadığı Voltaire’nin Hrıstiyanlık değil, din ve Tanrı hakkındaki düşüncelerini biliyor mu?
Övgüler düzdüğü Kant, Pratik Aklın eleştirisi’nde inanca, metafiziğe yer açmak için ne kadar çırpınıyor. Bunlardan haberi var mı?
Batı’daki aydınlanmanın ortaya çıkışında İslam tarihinin, İslam felsefe ve düşünce tarihinin, İslam filozoflarının yeri nedir? Yazısında neden bunlara hiç yer vermemiştir?
Prof Dr Sami Selçuk nerdeyse secde ettiği o Aydınlanma sonrasında Batı’da yaşanan dünya savaşları ve ortaya çıkan vahşet, din ve dindarlık yüzünden mi çıktı?
Aydınlanma’nın aklı putlaştırması yönelik yine Batı’daki inançlı filozofları ve onların Aydınlanma eleştirilerini hiç okudu mu?
Sami Selçuk gibilerinin Batı’da dinin yerini alacak bilim kiliseleri kurduklarını, sanat ve felsefe yolu ile dini ikame etmek istediklerini ama günün sonunda ellerinde kocaman bir Hiç ve anlamsızlık kaldığını anladıklarını biliyor mu acaba?
İskender Öksüz ve Sami Selçuk gibilerinin T 24, Duvar veya Serbestiyet yerine Karar’da yazmak istemeleri Karar’ın durduğu yer hakkında önemli işaretler veriyor aslında.
Alpaslan SEL