Alsancak’a dev kültür meydanı - Dilek Gappi

21 Ocak 2010 01:44  

 

Alsancak’a dev kültür meydanı - Dilek Gappi

DAHA büyük projelere ve bu kentin büyük düşünmeye ihtiyacı var.
Zaman hızlı akıyor.
Kentin diğer yüzlerini de konuşacağız ama bu kez merkezden başlayalım.
Mesala prestij yüzü Alsancak nasıl değişecek?
Geçenlerde gördüğüm manzara ürkünçtü, içinde turist dolu bir fayton, Şair Eşref Bulvarı’nda trafiğinde tıkanmış kalmış, kıpırdayamıyor.
Faytoncu bir sağa, bir sola atları dizginlemeye çalışıyor ama nafile. Korna gürültüsünden ürken atlar şaha kalkıyor, turistler etrafa korku dolu gözlerle bakıyor.
Bugün kent ya da ülke dışından gelen konuklarınızı merkezde varsa yoksa Kordonboyu’na götürüyoruz ama gerisi, yanı, sağı, solu yok, tıkalı.
* * *
Pazar günü yayınlanan liman röportajı için Arkas CEO’su Önder Türkkanı ile bir araya geldiğimizde kentin öncelikli gündemi limanı elbette detaylı konuştuk. Türkiye’nin sayılı holdinglerinden Arkas’ı ve biraz da Önder Türkkanı’nı anlatınca sayfa doldu.
Oysa tüm konuşma içinde liman elbette önemli ama beni de, kendisini de en çok heyecanlandıran Ticaret Odası ve İzmir Ekonomi Üniversitesi’yle birlikte gerçekleştirmek için kolları sıvadıkları “Reji“ projesiydi.
Kadere bakın ki, en heyecanlı bölüm röportaja sığmadı, köşe yazısına kısmet oldu.
Reji projesi, tren garının yanındaki tarihi tekel binalarını irtifak hakkı 49 yıllığına Arkas, Ticaret Odası ve Ekonomi Üniversitesi’ne tahsis edilen proje.
* * *
İtiraf edelim başlarda bir ticaret merkezi gibi algıladığımız projeyi, bambaşka bulduk. Proje düzeltmelerle Alsancak’ın, hatta İzmir’in değerini artıracak bir “Kültür Kompleksi” haline gelmiş.
Öncelikle ticaret merkezi havası veren otel, projeden kaldırılmış. 15 bin metrekare kapalı alanda, ticari mekanlar yüzde 15’le sınırlandırılmış. Onlar da kiraya verilecek restoran, kitabevinden oluşacak ve kompleksin giderleri bu şekilde karşılanacak.
Proje, konser, kongre, sergi salonları, atelyeler, müze, tiyatro ve sinema salonları, müzayede salonları, sanat atölyeleri binaları, şehir kulübü ile kente renk katacak.
60 milyon TL’ye mal olacak proje güzel ama Türkkanı’nın anlattıklarında asıl dikkatimi çeken yön başka...
Projenin devamında öyle bir önerileri var ki, insan “evveet işte bu...” diyor.
* * *
Rejinin yanı Alsancak garı ve tam o kavşakta trafik kilitleniyor.
Projenin ortakları, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na garın bulunduğu alandaki trafiği karşıda liman, sağda Tarihi Havagazı Fabrikası’na kadar yerin altına almasını öneriyorlar.
Türkiye’nin ünlü mimarlarıyla çalışarak alanın yaya yoluna dönüştürülmüş perspektiflerini de hazırlamışlar.
Perspektifler, alanın etrafındaki tarihi doku taşıyan birkaç eski bina da kültürel merkezler haline dönüştürülerek, havagazına kadar uzanan dev bir kültür meydanı yaratılabileceğini gösteriliyor.
Gaziemir ya da Konak’taki gibi trafiği yer altından akıtacak “aç-kapa tüneli” o alanın çehresini değiştirebilir. Tamam kabul, bu istek biraz parmağıyla haritada yer göstererek “buraları da almalıyız” diyen generaline “O yerler parmakla alınsaydı ben de alırdım” diyen Napolyon’un yanıtına benzemiyor değil.
Başkan Kocaoğlu da elbette bunun kolay olmadığını söyleyecektir ama çok da güç görünmüyor.
Biz İzmirliler heyecan yaratan projeler istiyoruz.
Bu arada projenin kendisinin başlaması için, proje sahipleri ve Büyükşehir Belediyesi projenin yakınlarında bir otopark yapılması konusunu görüşüyorlar.
Çünkü SİT kurulu Reji’nin bulunduğu alanda otaparka izin vermiyor.
Proje bunun ardından başlayacak ve eğer Büyükşehir Belediyesi devamını getirir, belirttiğimiz alanda yolu yeraltına alırsa, devasa bir kültür meydanından sözedeceğiz.
“Devasa kültür meydanı..”
Adı bile heyecan veriyor...
Projede neler olacak:
- Tasarım Müzesi ve Atölyeler
- Şehir Müzesi
- Çok Amaçlı Sergi Salonları
- Sinemalar
- Sanatçılar Sokağı
- Sanat Atölyeleri
- Çocuk Kültür ve Oyun Merkezi
- Dans ve Müzik Merkezi
- Misafir Sanatçı Ofis Ve Atölyeleri
- Çok Amaçlı Salon
(Kongre, konferans, seminer, konser, tiyatro, performans gösterileri)
- Müzayede Salonu
- Şehir Kulübü
- Restoran
- Kafe
- Kültür Ürünleri Mağazası

ÖZGÜRLÜKTEN ÜRKMEMELİ!
Gazetemiz sütunlarında genç kalem Ayşe Gökçe Susam, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bülend Göksel’in Hrant Dink belgeselinin gösterimine güvenlik gerekçesiyle izin vermediğini yazdı.
Her mesleğin bireyleri özgür olmalı ama bizleri, tarafsızlığın sularında ürkmeden, korkmadan yol almak için yetiştirilen gazetecileri yetiştiren bir okul ve bir belgeselin gösteriminden ürken bir anlayış. O kadar tezat ki. Çok çarpıcı ve önemli bir tezat daha var.
Dekan, sevgili hocam Ahmet Bülend Göksel’i yeniliklere açık, çağdaş, tavrını her daim birliktelikten yana koyan uslubuyla tanırız.
Eminim ki, bu belgeseli bir değil, birkaç kez öğrencilerine gösterecektir.
En azından “2010 korkusuzluktan korkmama yılı” en çok iletişim dünyasının temsilcilerine yakışır.


Milliyet Ege
20.01.2010

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0