Öldürdükleri ‘12 Eylül’den Davacı

22 Mayıs 2012 09:29 / 1942 kez okundu!

 


12 Eylül Darbesi’ni yapan Cuntanın sağ kalan iki üyesinin yargılandığı ‘12 Eylül Ana Davası’na 11 Mayıs’ta devam edildi. İlk duruşma üç gün sürmüştü, bu duruşma bir günde tamamlandı. Sanıklar Ahmet Kenan Evren ve Ali Tahsin Şahinkaya yine mahkemeye gelmediler. Onlar gelmedi ama 103 yaşındaki Berfo Ana mahkeme salonundaydı, ‘ben anayım, peşlerini bırakmayacağım’ dedi.

12 Eylül Ana Davası’nın her duruşması, dosyaya gelen her kağıt, 12 Eylül’ün insanlıkdışı vahşetine, vicdansızlığına tanıklık ediyor. Bu tanıklıklar aynı zamanda, suçluluk duyusu da yaratıyor, üzerinden otuziki yıl geçmesine karşın halen 12 Eylülden hesap soramamış, rejimini aşamamış olmanın suçluluğu. Yüzleşme böyle başlayacak, unutkan hafızamızın tazelenmesi ve sorumlu hissetmekle.

Davanın açılmasından bu yana beş ayı geçmesine karşın, sanıkların mahkemeye gelip savunma yapıp yapamayacakları konusunda, mahkemenin istediği rapor bir türlü gelemedi. Önce Adli Tıp Ankara Grup Başkanlığı ‘ben bu konuda karar veremem, İstanbul Adli Tıp Kurumu karar verebilir’ dedi, bu duruşma öncesi rapor istenen İstanbul Adli Tıp Kurumu da ‘‘sanıkların bir Araştırma Hastanesinden raporlarının alınarak gönderilmesi halinde karar verebileceğini” bildirdi. Yazışmalar, raporlar gidip geliyor, sanıklar bir türlü mahkemeye getirilmiyor.

Ölüler de davacı

Sanıklar yoktu ama bu duruşmada davaya yeni katılımlar oldu, 12 Eylül’ün öldürdükleri de davaya katıldı. Yaşı büyülterek asılanlar, işkencelerle öldürülenler, kimsesiler mezarlığına gömülenler davaya müdahil oldular. “12 Eylül 1980 Askeri darbesinden sonra "TBMM kararı olmaksızın" idam edilenlerden ERDAL EREN’in kardeşi Erkan Uğur EREN, SERDAR SOYERGİN’in kardeşi Serap SOYERGİN, NECATİ VARDAR'ın kardeşi Serdar VARDAR, VEYSEL GÜNEY’in kardeşi Meral KARAKUŞ, RAMAZAN YUKARIGÖZ'ün kardeşİ Yılmaz YUKARIGÖZ, MUSTAFA ÖZENÇ'in kardeşi Fatih ÖZENÇ, CENGİZ BAKTEMUR’un kardeşi, Rıza BAKTEMUR, ÖMER YAZGAN’ın kardeşleri Suzan AKYÜZ ve Mahinur KARDAŞ , HALİL ESANDAĞ’ın kardeşi Osman ESENDAĞ’ın davaya müdahilliğine karar verildi. Darbe sonrası işkence gören ERDEM ŞENOCAK, Ali SARIBAL’ın işkencede ölümü nedeniyle kardeşi Nurettin SARIBAL, ZEYNEL ABİDİN CEYLAN'ın ölümü nedeniyle kardeşi Endercan CEYLAN, SATILMIŞ ŞAHİN DOKUYUCU'nun eşi Nergiz ŞAHİN DOKUYUCU, HASAN ASKER ÖZMEN'in kardeşi Cabbar ÖZMEN, cezaevinde ölen ABDULLAH GÜLBUDAK’ın kızı Senem GÜLBUDAK da davaya müdahil olarak kabul edildi.

Bunların yanı sıra; -1402 Sayılı Sıkıyönetim Yasasının mağdur ettiği Baskın ORAN, Halil DEMİRER, Mehmet ÖZER, Muazzez ÖZER, Arif IŞIK, Kemal YAYLA ve Kenan DİLBETOĞLU da müdahil oldular.

Müdahilliği kabul edilenler arasında; Diyarbakır, Muğla ve Mersin Baroları, Çağdaş Hukukçular Derneği, Ülkü Ocakları ve TÖBDER’in son dönem başkanı olan İsmet YALÇINKAYA ile Alpaslan TÜRKEŞ’in oğlu Ahmet Kutalmış TÜRKEŞ de var.

Bu katılımlarla, 12 Eylül’ün yarattığı başta yaşam hakkı ihlali olmak üzere, tüm insanlık dışı uygulamaların ve haksızlıkların yargılanmasının önü açılmıştır. Mahkemenin ara kararları, özellikle idamla ve işkencelerle öldürülenlerin davaya katılmaları, davayla ilgili şimdiye kadar yapılan bir takım olumsuz değerlendirmeleri, davayı değersizleştirme çabalarını boşa çıkarmıştır.

Mahkemenin müdahil olarak kabul ettikleri kişilerin kimlikleri göz önüne alındığında, 1402’liklerin, 12 Eylül döneminde idam edilen, işkence ve diğer nedenlerle cezaevinde öldürülenlerin tümünün yakınlarının da davaya müdahale isteminde bulunmalarının önü açılmıştır. Davanın en önemli eksiklerinden birisi olan Diyarbakır Cezaevi gerçeğinin dosyaya yansıması için orada insalıkdışı muameleye maruz kalanların, ölüme mahkum edilenlerin davaya mutlaka katılması gerekir.

Mahkeme müdahale isteminde bulunan baroların istemini kabul ederek, Barolara görevini hatırlatmıştır. Avukatlık Yasası’nın 76.maddesine göre ‘Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak’ baroların kuruluş amaçlarından birisidir. Yasanın verdiği görev ve yüklendikleri toplumsal işlevleri ile tarihsel sorumlulukları gereği bütün Baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin davaya müdahale etmesi gerekir.

Bu duruşmanın bir diğer önemli ara kararı da 1986 yılında milletvekili Cüneyt Canver ve arkadaşları tarafından Sanık Tahsin Şahinkaya hakkında TBMM’ne verdikleri araştırma önergesiyle ilgili belgelerin Meclis’ten istenmesidir. 12 Eylül rejimini aşılabilmesi için, 12 Eylülcülerin ekonomik ilişkilerinin araştırılması, darbenin ekonomi siyasetinin de deşifre edilmesi gerekmektedir.

Böyle Meclislerle 12 Eylül rejimi aşılabilir mi?

TBMM daha önce istenen bir evrakı bulup gönderemedi. İzmir’den 35 avukat, 12 Eylül’ün MGK üyeleri ve Sıkıyönetim Komutanları hakkında 11 Eylül 2000 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştu.Suç duyurusu evrakı, dönemin Yargıtay C.Başsavcısı Vural Savaş tarafından, Anayasanın geçici 15.maddesi nedeniyle ‘gereğinin takdir ve ifası için’ TBMM’ne havale edilmişti. Geçen celse mahkeme bu suç duyurusu evrakını Meclis’ten istemişti. Meclis’ten gelen yanıt, 12 Eylül’ün neden aşamadığımızın yanıtı niteliğinde. 03.10.2000 tarihinde Meclis’e gelen suç duyuru evrakı, aynı gün önce Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğü’ne, oradan da Anayasa Komisyonu’na havale edilmiş, suç duyurusu evrakı Anayasa Komisyonunda kaybolmuş. 12 Eylül hakkında yurttaşların yaptığı suç duyurusunu ciddiye almayan, hatta evrakını saklama özenini dahi göstermeyen bir Meclisin olduğu ülkede, bu rejimden kurtulmak kolay değil. (Kaybolan suç duyurusu için; http://www.edpizmir.org.tr/hukukdetay.aspx?id=9 )

‘12 Eylül Ana Davası’ 12 Eylül’ün yarattığı hukuksuzluklara karşı adalet arayışının adresi haline geldi. 12 Eylül döneminde kesin delil olmadığı halde, siyasi cinayet işlediği iddiasıyla 36 yıla mahkum edilen, 1991 yılında şartla tahliye olduktan sonra bu kez örgüt üyeliği suçlamasıyla sonradan ‘tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılan’ mahkumiyeti nedeniyle 2025 yılına kadar cezaevinde kalacak olan Tahir Canan’ın eşi, 4 çocuğu ve 5 torunu da adalet arıyor.

İddianamesinin eksik olması, yanlış değerlendirmeler içermesi, sanıkların mahkemeye getirilememiş olmasına rağmen, 12 Eylül Ana Davası yüzleşme ve hesaplaşma davasına dönüşüyor. Halen davayı önemsemeyenlere, bir kez olsun duruşmaya gelmelerini, olup bitenleri izlemelerini, özellikle Berfo Anayı dinlemelerini öneririz. Ölüler hesap sormak için sıraya girdiler, sağlara durmak yakışmıyor. 29 Haziran’da Ankara Adliyesi bizi bekliyor.

(11 Mayıs 2012 duruşması tutanağı; http://www.edpizmir.org.tr/hukukdetay.aspx?id=10 )


Arif Ali CANGI

21.05.2012

Son Güncelleme Tarihi: 22 Mayıs 2012 14:18

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.