Aydýnlar Þiddeti Niçin Sever?
05 Eylül 2019 23:20 / 2136 kez okundu!
Aydýnlar, bazý durumlarda, þiddete aydýn olmayan insanlardan daha tutkulu þekilde sarýlýyor. Aydýnlarýn uyguladýðý veya desteklediði þiddet daha kýsa sürede daha çok insana daha aðýr zarar veriyor. Tarihin hayli ileri bir safhasýnda yaþamamýza raðmen aydýnlarýn þiddete baðlýlýðýnda genel þiddetteki azalmaya refakat eden bir azalma görülmüyor. Bu nedir ve nasýl izah edilmelidir? Günün birinde bir doktora öðrencisiyle birlikte bu konuyu ayrýntýlý biçimde çalýþabilmeyi umut ediyorum. Burada yapabileceðim ise okumalarýma ve hassaten Paul Johnson’ýn Entelektüeller (Paradigma Yayýnlarý) adlý kitabýna dayanarak bazý olgularý, tespitleri ve yorumlarý okuyucularla paylaþmak.
****
Aydýnlar Þiddeti Niçin Sever?
Þiddet insanî hayatýn bir gerçeði. Tarihin her döneminde ve beþerî coðrafyanýn her yerinde bizimle olagelmiþ. Uygarlýðýn geliþmesi, þiddetin azaltýlmasý, kontrol altýna alýnmasý, kurallara baðlanmasý ve haksýz þiddetin yaptýrýma uðratýlmasý çabasý ile paralel yürümüþ.
Ýletiþim araçlarýnýn geliþmesi ve yaygýnlaþmasý hepimizin iletiþim bombardýmanýna maruz kaldýðý- býrakýldýðý bir çaðý ortaya çýkardý. Bunun etkisiyle eskiden toplumlarýn daha barýþçýl olduðunu, fazla þiddete sahne olmadýðýný, bugünse þiddetin eskiyle kýyaslanamayacak kadar arttýðý ve çirkinleþtiði kanaatine kapýlýyoruz. Bu külliyen yanlýþ. Steven Pinker’in Türkçesi de yayýmlanan Doðamýzýn Daha Ýyi Melekleri (Alfa Yayýnlarý) adlý abidevî çalýþmasý beþerin bugünkü hayatýnda þiddetin eskiyle kýyasla inanýlmaz ölçüde düþtüðünü (40’ta 1’e indiðini) gösteriyor. Ayný tespiti teyit eden baþka çalýþmalar da var.
Bununla beraber benim asýl merak ettiðim ve insanlýk için çok daha önemli olduðunu düþündüðüm baþka bir husus var: Aydýnlarýn þiddete düþkünlüðü. Hemen herkesin kafasýnda aydýnlarýn (tahsil terbiye görenlerin, eðitim-öðrenim merdiveninde yukarýlara týrmanmýþ olanlarýn, yoðun bilgi birikimine ve perspektifli bakýþa sahip kimselerin) toplumsal meselelerde daha barýþçýl ve hoþgörülü olduðu veya olmasý gerektiði kanaati hâkim. Ne var ki, tarihî veriler bunun bir tespit deðil bir temenni, umut, daha doðrusu yanýlgý olduðunu kanýtlýyor. Aydýnlar, bazý durumlarda, þiddete aydýn olmayan insanlardan daha tutkulu þekilde sarýlýyor. Aydýnlarýn uyguladýðý veya desteklediði þiddet daha kýsa sürede daha çok insana daha aðýr zarar veriyor. Tarihin hayli ileri bir safhasýnda yaþamamýza raðmen aydýnlarýn þiddete baðlýlýðýnda genel þiddetteki azalmaya refakat eden bir azalma görülmüyor. Bu nedir ve nasýl izah edilmelidir? Günün birinde bir doktora öðrencisiyle birlikte bu konuyu ayrýntýlý biçimde çalýþabilmeyi umut ediyorum. Burada yapabileceðim ise okumalarýma ve hassaten Paul Johnson’ýn Entelektüeller (Paradigma Yayýnlarý) adlý kitabýna dayanarak bazý olgularý, tespitleri ve yorumlarý okuyucularla paylaþmak.
Aydýnlarýn bizzat uygulamasý, destek vermesi, teþvik etmesi, karþýsýnda sessiz kalmasý veya saklamasý anlamýnda kýsaca aydýn þiddeti diyeceðim bu þiddetin en tipiklerinin ve korkunçlarýnýn 20. Yüzyýl’ýn ilk yarýsýnda gerçekleþtiðini görüyoruz. Sýrasýyla sosyalist, faþist ve nasyonal sosyalist hareketler ve rejimler 20. Yüzyýl’ý kana boðdu ve þiddete akýl almaz boyutlar kazandýrdý. Karl Marx’ýn devrimci þiddeti seven ve kutsayan bir yazar olduðunu biliyoruz. Mussolini de inceliðe gerek duymaksýzýn görevlerinin þiddet kullanmak olduðunu ifade etmiþti. Stalin Lenin’in izinde proleterya devletini kurmak ve saðlamlaþtýrmak için akýl almaz geniþlik ve vahþette þiddet kulandý. Hitler ýrk sosyalizmi doðrultusunda þiddeti biyolojik temelli bir görev ve araç olarak gördü. Daha yakýnlarda uçuk yazar Fransýz Jean Paul Sartre, yine þiddeti seven bir yazar olan Franz Fanon’un bir kitabýna kana susamýþ bir giriþ yazdý. Sartre, Johnson’ýn iþaret ettiði gibi, 1960’dan itibaren toplumu dehþete iten birçok terörist hareketin akademik vaftiz babasý oldu.
Aydýn þiddetinin tarihinde ve fiiliyatýnda Fransa’nýn özel bir yeri olduðu söylenebilir. Siyasal amaçla þiddet kullanýmý (terör) büyük ölçüde Fransýz Devrimi’nin ürünüydü. Robespierre ve arkadaþlarý Rousseau’nun felsefesinden de yararlanarak, ideal bir dünya uðruna, ‘halk düþmanlarýný’ ve ‘cumhuriyet düþmanlarýný’ zevkle fiziksel olarak tasfiye etti. Fransýz akademik ve entelektüel ortam dünyanýn baþka yerlerindeki þiddet dalgalarý için de döl yataðý olma fonksiyonunu üstlendi. Bunun tipik bir örneði Kamboçya’da olan bitendi. Kamboçya’da 1975’ten itibaren nüfusun üçte biri ile beþte birinin korkunç cinayetlerle öldürülmesini organize eden Yüksek Organizasyon grubu Fransýzca konuþan bir orta sýnýf entelektüeller tarafýndan teþkil edilmiþti. Grubun sekiz liderinden beþi öðretmen, biri üniversite profesörü, biri devlet memuru, biri iktisatçýydý. Bunlarýn tamamý 1950’lerde Fransa’da eðitim görmüþtü, Komünist Parti’ye üye olmakla kalmayýp Stalin’in felsefi aktivizm doktrinini ve ‘zorunlu þiddet’ ilkesini gayet iyi öðrenmiþ ve derinden benimsemiþti. Kamboçya’nýn kitlesel kâtilleri bu grubun ideolojik çocuklarýydý.
Paul Johnson’ýn dediði ve yukarýda da iþaret edildiði üzere, entelektüellerle þiddet arasýnda bir baðlantý kurulmasý çok zaman yanýlgý olarak görülür ve reddedilir. Asýl bu bir yanýlgýdýr ve reddedilmemelidir. Þiddeti olumlayan Marx milyonlarca Aydýn’ýn beynini yakýp kavurdu. Mussolini’nin hepsi de Ýtalyan olmayan pek çok entelektüel hayraný ve takipçisi vardý, ABD dâhil. Hitler iktidara týrmanma sürecinde en büyük baþarýyý üniversite kampüslerinde saðladý. En büyük seçmen desteðini üniversite öðrencilerinden gördü. Öðretmenler ve üniversite profesörleri arasýnda her zaman çok rahattý. Nazi Partisi’nin üst kademelerinde pek çok entelektüel vardý ve bunlar SS’in korkunç planlamalarýnda görev aldý. Hatta SS’ler arasýnda pek çok doktoralý kimse bulunmaktaydý. Hitler’in Doðu Avrupa’daki ‘nihaî çözüm’ünün öncüsü seyyar ölüm müfrezesinde çok sayýda üniversite mezunu vardý. Tipik bir örnek olarak “D” müfrezesinin komutaný Otto Ohlendorf’un üç üniversite diplomasý ve hukukta doktorasý vardý. Aydýnlar Hitler’e olduðu gibi Stalin’e de, Mao’ya da büyük sempati besledi. Onlarý yeni bir dünyanýn kurulmasý içim mecburen haklý þiddet kullanan öncüler olarak selamladý, alkýþladý. Stalin’in ve Mao’nun kitle katliamlarýný önce meþrulaþtýrdý, sonra üstünü örttü…
Aydýnlar ile þiddet arasýndaki iliþki ölümcül bir kara sevda iliþkisi gibi görünüyor. Türkiye de bu fenomenden mustarip. Mesela, PKK terörü birçok aydýn tarafýndan ya açýkça destekleniyor ya sessizce destekleniyor ya da görmezden geliniyor.
Atilla YAYLA
hurfikirler.com
20.08.2019