İnsanlık ve ilkesel tutarlılık

23 Aralık 2024 11:10 / 34 kez okundu!

 

 

Beşerî dünya çok ilginç bir vasat. İnsanların çoğu hakikatin kendi tekellerinde olduğunu kabul etmekte. Olabilir. Ancak, bazıları, kendi hakikatlerini insanlara gerekirse zor kullanarak kabul ettirme ve benimsetme peşinde de koşmakta. Buna paralel olarak, vuku bulan olaylara insanlar ve insanlık açısından değil kendileri açısından bakmakta. Kendileri gibi inananları ve düşünenleri öne çıkarmakta ve aynı davranışı kendilerine zarar veriyorsa kötü ve yanlış diğer insanlara zarar veriyorsa haklı ve doğru bulmakta.

 

*****

 

İnsanlık ve ilkesel tutarlılık

 

Beşerî dünya çok ilginç bir vasat. İnsanların çoğu hakikatin kendi tekellerinde olduğunu kabul etmekte. Olabilir. Ancak, bazıları, kendi hakikatlerini insanlara gerekirse zor kullanarak kabul ettirme ve benimsetme peşinde de koşmakta. Buna paralel olarak, vuku bulan olaylara insanlar ve insanlık açısından değil kendileri açısından bakmakta. Kendileri gibi inananları ve düşünenleri öne çıkarmakta ve aynı davranışı kendilerine zarar veriyorsa kötü ve yanlış diğer insanlara zarar veriyorsa haklı ve doğru bulmakta.

 

Bu tavra verilebilecek en uygun isim ilkesizlik. Yahut, ilkenin tutarsız şekilde kendisine başka başkalarına başka şekilde işletilmesi. Bizden biri bir cinayete kurban gidiyorsa, bunu kötü ve lanetlenecek bir durum olarak görmek ve failin hemen yakalanıp en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etmek, ama cinayete kurban giden başka bir gruptansa ve hele de fail kendi grubumuzdansa cinayeti haklı bulmak veya tamamen görmezden gelmek gibi.

 

Bu durumun uluslararası ilişiklerde de işlediğini söyleyebiliriz. Başka bir deyişle, devletler de hemen hemen aynı çizgide ilerlemekte. Batı’nın Rusya’nın saldırganlığına verdiği tepki ile İsrail’in soykırımına verdiği tepki arasındaki zıtlık bunu en iyi şekilde kanıtlamakta.

 

Oysa, daha sağlıklı ve ahlâklı bir tutum meseleye bizimkiler ve ötekiler diye bakmak yerine ilkeler açısından bakmayı gerektirir. İsrail Gazze’de bir soykırım yapıyor. Bu, temel insanî değerlere aykırı. İsrail’in her şeyden önce insanlık adına kınanması ve en azından vicdanen mahkûm edilmesi lazım. Keza, Yahudilerin nasyonal sosyalist Almanya tarafından bir soykırıma tabi tutulmuş olması da aynı şekilde yanlıştı ve kınanması gereken bir davranıştı...

 

Bir başka örnek Suriye üzerinden verilebilir. Küçük bir azınlığa dayanan ve hiçbir demokratik meşruiyeti bulunmayan Esad rejimi hak ve özgürlük talebinde bulunan ve siyasi rekabet isteyen muhaliflere karşı silah kullandı. İç savaş çıkarttı. On yılı aşkın bir süre içinde yüz binlerce Sünni Müslümanı katletti. Çok sayıda insanı işkenceden geçirdi. Hapishaneleri masum insanlarla doldurdu. İnsanları topraklarından kaçmak zorunda bıraktı. Bütün bunlar elbette yanlıştı. Kınanması ve mahkûm edilmesi gereken davranışlardı. Bunların vuku bulduğu günlerde olanı biteni inkâr edenler, hiç ses çıkarmayanlar, hatta Esad’ı destekleyenler, muhaliflerin harekete geçmesi, tek tek bütün önemli şehirleri kurtarması, Esad’ın ordusunun dağılması, kanlı ve müstebit rejimin çökmesi üzerine muhaliflerin sivilleri, özellikle Nusayri olanları katletmeye yöneleceğini iddia ediyor. Elbette Nusayriler, özellikle hiçbir suça bulaşmamış ve diğer insanlara rejimin talimatları doğrultusunda zarar vermemiş olanlar, hiçbir şekilde mağdur edilmemeli. Ama, sivillerin öldürülmemesi neden sadece Nusayriler söz konusu olunca bu kimselerin gündemine giriyor? Neden aynı kişiler yüz binlere Sünni insanın Esad ve adamları tarafından katledilmesine tepki vermedi. Tam tersine ya destekledi ya da sessiz kaldı!

 

Bu davranışın birçok sebebi olabilir. Bunlardan biri, söz konusu tavrı benimseyen ve dillendiren kişilerin meselelere bireysel olarak ve değerler açısından değil grup kimliği açısından bakması. Bu durumda “bizim millet”, “bizim etnisite”, “bizim ideolojimizi paylaşanalar”, “bizimle aynı dinden veya mezhepten olanlar”, “bizimle aynı inanca mensuplar” filan öne çıkıyor. Yani bireysel ve ilkeye dayanan değerlendirmeler ihmal ediliyor. Oysa, insan haklarını önemseyen ve onların sadece şu veya bu insan grubuna değil tüm insanlara ait olduğunu düşünen kimseler meselelere ilkeler açısından bakmalı ve yanlış kime karşı yapılırsa yapılsın ve yanlışı kim yaparsa yapsın bütün yanlışları kınamalı ve bu yanlışları yapanlara cephe almalı.

 

Atilla YAYLA

turkiyegazetesei.com.tr

20.12.2024

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.