Avrupa Konseyi: 'Ne Mutlu Türküm diyene' etnik ayrımcılık
01 Ekim 2009 11:03
Bugün yayınlanan raporunda Hammerberg, Türkiye’deki okullarda “Türk’ün ve Türk olmaktan gurur duyuyorum” gibi çeşitli antların her gün öğrencilere söyletildiğini ve bu sözlerin “Ne Mutlu Türk’ün diyene” sözüyle tamamlandığını belirterek bunun bir etnik kökeni yücelttiğini öne sürdü. Türkiye’de 12-15 milyon arasında Kürt kökenlinin bulunduğunu, 3 milyona yakın Roman, 3 milyon Kafkas, 1 milyona yakın Laz bulunduğunu belirterek, bunun Türkiye tarafından bir “zenginlik” olarak kabul edilmesi gerektiğini kaydetti.
AZINLIĞIN TANIMI GENİŞLESİN
Türkiye’de azınlık tanımının, Lozan Anlaşması’na dayanarak sadece Rum, Ermeni ve Yahudiler için yapıldığını belirten İnsan Hakları Komiseri Hammerberg, “Azınlık tanımının Avrupa’daki tanımına uyarlanması, ancak Anayasa değişikliği ile mümkün. Bu değişiklik mutlaka yapılmalı” dedi.
Hammerberg, üniversitelerde Kürtçe eğitmen yetiştirilmesi için özel bölümler açılmasını, Alevilerin haklarının verilmesini, Heybeliada Ruhban okulunun açılmasını ve Vakıflar Yasası’nın gayrimüslümlerin mülklerinin iadesine uygun hale getirilmesini talep etti.
Hükümetin yanıtı: Etnik ayrımcılık değil
Türk Hükümeti’nin verdiği verdiği 11 sayfalık cevabi raporda ise Hammerberg’in “Ne Mutlu Türk’ün diyene” sözünün “etnik ayrımcılık” olarak ifade edilmesine eleştiri getirildi. Hükümet cevabında, özdeyişin bir etnik grubu yüceltmek için değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanların ülke toprağına bağlılığını ifade ettiği belirtildi. “Türk” kelimesinin bir etnik, dil veya din kökene dayanmadığı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını ifade ettiği kaydedildi. Hükümet ayrıca “azınlık” tanımının Lozan Antlaşması ile belirlendiği de vurgulandı.
Hürriyet