Erbakan, Milli Görüþ, 28 Þubat

02 Mart 2014 14:58 / 1583 kez okundu!

 

 

Geçtiðimiz günlerde, 28 Þubat 1997 'Post Modern' darbesinin 17. yýldönümünü 'idrak ettik' (!) Bugün içinde bulunduðumuz derin siyasi ve toplumsal krizi ve bu krizin baþ aktörleri olan 'siyasal Ýslam'ý ve AKP'yi iktidara taþýyan süreci daha iyi anlamamýza yardýmcý olur diye, 2011'de Taraf gazetesinde yayýmlanan yazýmý, kýsaltarak paylaþmak istiyorum.

1960’larýn ortasýnda, Türk-Ýslam sentezcisi gazeteci ve Adalet Partisi (AP) Milletvekili Osman Yüksel Serdengeçti’nin Cebeci’deki evinde toplanan bir grup, Cumhuriyet’le birlikte yeraltýna itilmiþ olan Ýslamcý hareketin siyasal hayata girmesinin yollarýný tartýþmýþtý. Önce hepsi de Türk-Ýslam sentezcisi olan Yeni Türkiye Partisi (YTP), Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) ve Millet Partisi’nin (MP) birleþtirilmesini planlamýþlar, ancak MP’nin buna olumlu yaklaþmamasý üzerine yeni bir parti kurmaya karar vermiþlerdi. 


Tarikatlar el ele

Kendi adlandýrmalarýyla bu ‘Baðýmsýzlar Hareketi’nin arkasýnda esas olarak Nakþibendiler (Ýskender Paþa Dergahý) vardý. Gruba daha sonra, Odalar Birliði Sanayi Dairesi Baþkaný, Profesör Necmettin Erbakan da dahil olmuþtu. 

1948’de ÝTÜ Makine Mühendisliði Bölümü’nü bitiren Necmettin Erbakan için okulun mezunlar albümünde þu satýrlar yazýlýydý:  “Toylardandýr. Sofudur, dindardýr ve çalýþkandýr. Hayatýnýn yarýsýný namaz, yarýsýný da projeler iþgal eder. Sýnýfýnýn yarýsýný kendisi, yarýsýný da arkadaþlarý iþgal eder. Proje ve raporlarý, Saatli Maarif Takvimi gibi geniþ izahlýdýr. Herkesin bir sayfada bitirdiði konuyu o kýrk sayfada özetler. Kendisine cývata nedir diye sorarsanýz, izaha demir filizlerinin naklinden baþlar ve o kadar anlatýr ki, nihayet namaz vakti gelir ve sonunu dinleyemezsiniz ...” 

Okulu bitirdikten sonra bir süre ÝTÜ’de asistanlýk yapan Necmettin Erbakan 1953’te Almanya’daki Aachen Teknik Üniversitesi’nde doktora yapmýþtý. Doktorasýný yaparken Alman ordusuna tank imal eden Deutz Motor Fabrikasý’nda çalýþmýþ,1953’te ÝTÜ’de doçent, 1965’te de profesör olmuþtu. Akademik çalýþmalarý sýrasýnda iþ hayatýna da giren Erbakan 1956-1963 arasýnda kurucularý arasýnda olduðu Gümüþ Motor firmasýnda genel müdürlük yapmýþtý. Fabrikanýn hissedarlarýnýn çoðu Erbakan’ýn da mensubu olduðu Nakþibendi Tarikatý’na baðlý olan Gümüþhaneli Tekkesi müritleriydi. Tarikatýn þeyhi Mehmet Zahid Kotku da hisse sahibiydi. 1963’te yanlýþ yatýrýmlardan doðan mali problemlerdeki rolü nedeniyle Erbakan istifaya zorlandý. Fabrikanýn sermaye yapýsý 1964’te deðiþti ve adý Pancar Motor oldu. (Fabrika 2012’de kapýsýna kilit vurdu.)

 

TOBB Baþkanlýðý krizi

‘Baðýmsýzlar Hareketi’, parti kurma iþini tamamlayamayýnca, Necmettin Erbakan boþ milletvekili kadrosunu doldurmak için yapýlan 2 Haziran 1968 seçimlerinde AP’nin Konya Milletvekili adayý olmak istemiþ, bu talebi reddedilmiþti. Erbakan’ýn kamuoyunun dikkatini çekmesi, ‘Anadolu burjuvazisi’ni örgütlemek için talip olduðu TOBB Baþkanlýðý’ndan kendi deyimiyle ‘tekelci burjuvazi’ tarafýndan indirildiðinde (25 Mayýs 1969’de seçilmiþ, 8 Aðustos 1969 günü, seçimler AP  Hükümeti tarafýndan iptal edilmiþti) kendisini odasýna iki gün kilitlemesiyle olmuþtu. Erbakan’ýn ne kadar inatçý bir siyasi kiþilik olduðu bu eyleminden belliydi. Ekim 1969’da yapýlacak genel seçimlerde yeniden AP’den aday olmak isteyen Erbakan, AP tarafýndan ikinci kez reddedilince bu kez Konya baðýmsýz milletvekili adayý olarak seçimlere katýlacaktý. Konyalý tüccarlar ve Anadolu sermayesinin büyük esnaflarýnýn desteðiyle milletvekili seçilen Erbakan ve arkadaþlarý, 26 Ocak 1970’de Milli Nizam Partisi’ni (MNP) resmen kurdular. Partinin kuruluþunu ilan eden basýn toplantýsýnda, “partiye Masonlarýn ve Siyonistlerin alýnmayacaðý’ ilan edilmiþti. 

MNP’nin kuruluþu üzerine CHP Genel Baþkaný Ýsmet Ýnönü, "iyi olmuþ parti kurduklarý, bakalým elli sene sonra oranlarý kaça düþmüþ öðreniriz" demiþti. AP’den istifa eden Hüsamettin Akmumcu ve Hüseyin Abbas’ýn katýlýmýyla MNP, TBMM’de üç sandalyeye sahip olunca, Ýnönü Malatya’da tekrar konuþtu: "Bir mühendis efendi çýkmýþ, Ýmam Gazali’yi ve Ýmam Rabbani’yi okutacaðýz diyerek, iktidara geleceðini ümid ediyormuþ. Böyle þey olmaz!" 

Necip Fazýl Kýsakürek ve Eþref Edip Fergan gibi Ýslamcý entelektüellerinin sahneye çýktýðý Ankara Büyük Sinema’da 8 Þubat 1970 günü yapýlan toplantýyla kurulan MNP’nin amblemi ‘þahadet parmaðý havada sað el’ idi. Bir de parti marþý vardý: “Hür Dünya'nýn göbeðine/Milli Nizam yazacaðýz/Kuþlarýn göz bebeðine/Milli Nizam yazacaðýz/....” diye devam eden.

 

Anti semitizm þampiyonu

Erbakan, Ýstanbul’un Fethi, Viyana Kuþatmasý gibi söylemleriyle ‘Osmanlýcý’, ‘Kurtuluþ Savaþý’na yaptýðý göndermelerle ‘Milli Baðýmsýzlýkçý’, ayetlerden yaptýðý alýntýlarla ‘Ýslamcý’ ve sanayileþme söylemiyle ‘modernist’ bir partiydi. Ancak bunlarýn yaný sýra ciddi bir anti-komünist, anti semitik bir dili vardý. Erbakan ve arkadaþlarý ileriki yýllarda ‘Beynelmilel Yahudilik’, ‘beynelmilel Siyonizm’, ‘Nil’den Fýrat’a Büyük Ýsrail’, ‘Ortak Pazar Siyonizmin bir oyunudur’ ‘Ortak Pazar’a girmek Türkiye’nin Ýsrail’e bir vilayet olmasýyla sonuçlanabilir’, ‘Ýsrail Güney Amerika’ya nakledilmelidir’, ‘Terörün kökünü ararsak, Tevrat'a kadar gitmek gerekir’ gibi sloganlarýn mucidi olarak, antisemitizm tarihçemize önemli katkýlar yapacaklardý. 

 

Gönderen de getiren de asker

Partiyi ortaya çýkaran o yýllarda sert biçimde ilerleyen kapitalistleþme süreci idi. Taþrada ekonomik durumlarý her geçen gün bozulan küçük sermaye gruplarý, küçük toprak sahipleri, küçük esnaf ve zanaatkârlar; büyük kentlerde her geçen gün daha da yoksullaþan muhafazakâr emekçi kesimler ile çýkar çatýþmasý yaþayan sermaye kesimlerinin bir bölümü, nihayet Cumhuriyet’in katý laikleþtirme politikalarýndan rahatsýz dindar kesimler MNP’nin kitle tabanýný oluþturdular. Bu kesimler çýkarlarý ve beklentileri çoðu zaman birbirine zýt olsa da kurtuluþlarýný Erbakan’ýn ‘Ýslam kardeþliði’ sosuyla süslenmiþ millileþme (sanayileþme) hamlesinde gördüler. 

Kapitalizmi, ahlaksýzlýk, namussuzluk ve rüþvetle özdeþleþtiren MNP’nin, kapitalist tekellerin partisi diye nitelediði AP için çok ciddi bir tehlike haline gelmesi ile Kemalist rejimin laiklik ilkesine meydan okumasý birleþince, MNP’nin sonu geldi. 12 Mart 1971 Muhtýrasý’nýn etki alanýndaki Anayasa Mahkemesi jet hýzýyla karar verdi ve 20 Mayýs 1971’te partiyi kapattý. Ýlginçtir, MNP yöneticileri hakkýnda herhangi bir ceza davasý açýlmadý ve Necmettin Erbakan, ‘saðlýk nedenleri’ ile Ýsviçre’ye gitti (kendi deyimiyle ‘Hicret etti’) ve 2,5 ay ortalýðýn yatýþmasýný bekledi. 

Ancak Erbakan’ýn gidiþi deðil dönüþü çok tartýþýldý. Çünkü iddialara göre 12 Mart darbesinin Hava Kuvvetleri Komutaný Orgeneral Muhsin Batur ile Orgeneral Turgut Sunalp Ýsviçre’ye giderek, Erbakan’ý Türkiye’ye dönüp parti kurmasý için her türlü güvenceyi vermiþlerdi. Amaçlarýnýn AP’yi durdurmak olduðu da söylendi, dini komünizme ve sola karþý dalgakýran olarak kullanmak olduðu da söylendi. Nitekim MNP'nin kadrolarý, benzer bir tüzükle, 11 Ekim 1972’de, Milli Selamet Partisi (MSP) adýyla yeni bir parti kurdular. Yine 1971’de kapatýlan TÝP’in yöneticilerinin siyasi yasaðý sürerken, MNP’lilerin siyasi yasaklarýna son verilmesi hakikaten ilginç bir durumdu. 

 

‘Kýbrýs Fatihi’ Erbakan

MSP’nin Genel Baþkanlýðý'na MNP’nin de kurucusu olan Süleyman Arif Emre getirilmiþti. Kuruluþ çalýþmalarý içinde yer alan Erbakan, partiye resmen 1973’ün Mayýs ayýnda katýldý. 20 Ekim 1973 seçimlerinde aðýrlýklý olarak kentlerden oy alan parti yüzde 11,8 oyla 48 milletvekilini Meclis’e sokmayý baþardý. Seçimlerden sonra partinin genel baþkaný olan Erbakan, 25 Ocak 1974’te CHP lideri Bülent Ecevit’le koalisyon hükümeti kurdu (bu hükümeti meþrulaþtýrmak için “Solcular bizim namaz kýlmayan kardeþlerimiz” demiþti) ve Baþbakan Yardýmcýlýðý’na getirildi. 

Bu dönemde, ‘Milli Görüþ’e anlam kazandýrmak için  ‘Yeniden Büyük Türkiye’, ‘Maddi ve Manevi Kalkýnma’ sloganlarý ortaya atýlmýþtý. Bunlarýn bize anlattýðý, Erbakan’ýn derdinin kapitalizmle deðil, onun ahlakýyla ilgili olduðuydu. Sonuçta iþin maddi yanýnda (‘Aðýr Sanayi Hamlesi’, ‘Milli, Güçlü, Süratli, Yaygýn Kalkýnma’) diðer partilerle ayný paydada buluþulmuþ, manevi yanýnda (‘Ahlak’, ‘Saadet’, ‘Maneviyat’) ise retorik düzeyde bir tepki konulmuþtu. Nitekim, Erbakan’ýn açýlýþýný yaptýðý fabrikalarýn hemen hiçbiri faaliyet göstermedi, gösteremedi.

Buna karþýlýk, Nakþibendi, Kadiri ve Nurcu kadrolar devlet mekanizmasýnda daha çok yer aldýlar. Ancak gerek bakanlýklarýn paylaþýlmasý sýrasýnda tarikatlar arasýnda çýkan kavgalar, gerekse 15 Mayýs 1974 günü Hükümetin Meclis oylamasýna sunduðu Genel Af Yasasý’na Erbakan cezaevindeki solcularý çýkarmamak için ‘Hayýr’ oyu verilmesini isterken, bazý MSP milletvekillerinin ‘Evet’ oyu vermesi üzerine hem parti, hem de koalisyon hükümeti ciddi bir krize girdi.  Üstüne üstlük 1974 Kýbrýs Harekâtý ile ‘Kýbrýs fatihi’ unvanýný almayý baþaran Erbakan, Ecevit’in ve TSK’nýn Kýbrýs’tan erken çekilmesine itiraz edince koalisyon hükümeti daðýldý. 

 

Milliyetçi Cephe hükümetleri

31 Mart 1975’de, Süleyman Demirel’in baþkanlýðýnda 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti olarak bilinen AP, MSP, MHP ve CGP Hükümeti kurulduðunda Erbakan yine Baþbakan Yardýmcýsý idi. Bu dönemde partiye damgasýný vuran Nakþibendi-Nurcu çekiþmesiydi. (Daha radikal bir siyasi tavrý olan Süleymancýlar ise MNP ve MSP’den uzak durmuþlardý.) Bu döneme Erbakan’ýn “Kadayýfýn altýnýn kýzarýp kýzarmadýðýna bakacaðýz” sözü damgasýný vurdu. Kadayýfýn altýnýn kýzarmasý hükümeti düþürme zamanýnýn geldiðini gösterecekti! Ne kadayýfýn altý kýzardý, ne de Erbakan hükümeti düþürmeye cesaret edebildi! Erbakan'ýn adý, ‘‘Kadayýfçý’’ ya çýktý, hükümeti deviren ise Süleyman Demirel oldu. 

1977 seçimlerinde oy sayýsý artmakla birlikte oy oraný düþen MSP, yeni dönemin ilk hükümeti olan Demirel baþkanlýðýndaki 2. Milliyetçi Cephe Hükümeti’ne de girdi. Milletvekili sayýsý yarý yarýya azalýp 24'e düþmesine raðmen MSP’nin ‘anahtar parti’ olduðunu düþünerek taviz vermemesi  yüzünden AP epey zor günler yaþadý. Bu dönemde teyp, video kaseti gibi Ýslamcý çevrelerin uzak durduðu yöntemleri baþarýyla kullanan, siyasi literatüre ‘Renksizler’, ‘Batý taklitçileri’, gibi kavramlarý katan,  Anýtkabir’e gitmeyi reddeden, 23 Nisan kutlamalarýna katýlmayan MSP’nin sonunu 12 Eylül 1980 askeri darbesi getirdi. 

 

Kudüs mitingi

Darbeden bir hafta önce Konya’da yapýlan ‘Kudüs’ü Kurtarma ve Gençlik Mitingi’ sýrasýnda ‘Dinsiz Devlet Yýkýlacak Elbet’, ‘Þeriat Gelecek, Gözyaþý Dinecek’, Þeriat Ýslam’dýr, Anayasa Kuran’dýr’, ‘Ne Doðu Ne Batý, Tek Yol Ýslam’ gibi sloganlar atýlmasý, miting sonrasýnda takkeli, sarýklý, yeþil cübbeli ve boyunlarýnda tespihler asýlý eylemcilerin içki satan dükkânlara saldýrmasý, turistlerin kaldýðý otellerin camlarýný kýrmasý darbecilere iyi bir malzeme oldu. MSP, cunta tarafýndan diðer partilerle birlikte kapatýldý. Diðer parti liderleriyle birlikte Zincirbozan’a götürülen Erbakan, 1981’de serbest býrakýldý. MSP davasýnda Erbakan ve diðer yöneticiler için 36 yýla kadar hapsi isteniyordu ama 4,5 yýl süren MSP davasý tüm sanýklarýn beraatýyla sonuçlandý. 

 

Ýçi boþ ‘Adil Düzen’

21 Eylül 1983'de kurulan Refah Partisi (RP), kurucular listesinin Milli Güvenlik Konseyi (MGK) tarafýndan veto edilmesi üzerine 1983 Genel Seçimlerine katýlamadý ancak, 1984 seçimlerinde yüzde 4,4 oy almayý baþardý. Bu dönemin þiarý ise ‘Adil Ekonomik Düzen’ idi. Bu düzenin niteliðini merak edenlere parti broþürü þu cevabý veriyordu: “Gerçek ve tek özel sektörcü parti Refah Partisi’dir. Tek serbest piyasa partisi Refah Partisi’dir.” Siyasi literatüre ‘taklitçiler’, ‘renksizler’ gibi terimler katan Erbakan’ýn baþkanlýðýnda girilen 1987 Genel Seçimlerinde oylarýný yüzde 7,1’e çýkaran parti yüzde 10’luk ülke barajýný geçemediði için Meclis’e temsilci gönderemedi. 

1991 seçimlerine RP çatýsý altýnda Milliyetçi Çalýþma Partisi (MÇP) ve Islahatçý Demokrasi Partisi (IDP) ile ittifak yaparak girildi ve yüzde 17’ye yaklaþan bir oy alýndý. Artýk taþranýn deðil 1960’lardan beri büyük kentlerin çeperlerinde oluþmuþ gecekondu mahallelerinin, sosyolojik terimle, varoþlarýn oyuna talipti RP. Nitekim 1995 Genel Seçimlerinde yüzde 21,4 oyla birinci parti olarak büyük bir patlama gerçekleþtirdi. Bu baþarýnýn önemi, Erbakan’ýn 13 Nisan 1994 tarihinde parti grubunda yaptýðý ünlü “Refah Partisi iktidara gelecek. Adil düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiþ dönemi sert mi olacak, yumuþak mý, kanlý mý olacak kansýz mý?... 60 milyon buna karar verecek” þeklindeki ünlü konuþmasýnýn ardýndan olmasýnda yatýyordu. Ancak Erbakan, ülkedeki bu sosyolojik deðiþimi sadece bir oy malzemesi olarak kullanýyordu. Nitekim Fransa’da yayýmlanan L’Express dergisinin muhabiri Jean-Michel Demetz, 14 Haziran 1996’da yayýmlanan “Çift Yüzlü Ýslamcý” baþlýklý yazýsýnda þöyle diyordu: “Bebeksi yüzü, beyaz býyýðý ve þiþman görünüþüyle, Cezayirli bir sakallýdan ziyade iki savaþ arasýnda yaþayan soylu Belçikalý Kilisesi’nden birini andýrýyor. 70 yaþýndaki Necmettin Erbakan, gösteriþli kravatlarýnýn güzelleþtirdiði Batýlý kýyafetlerine raðmen Avrupa’yý çok endiþelendiriyor. Erbakan kendisine uzlaþmaya açýk, entegrist düþüncelere muhalif, ýlýmlý bir Ýslamcý görünümü vermeye çalýþýyor. Bu zengin, yetmiþlik delikanlý, parlamenter demokrasinin bütün dolambaçlarýný biliyor. 70’li yýllarda sol ve saðýn yönetimindeki koalisyon hükümetlerine katýldý. Ýstanbul kapalý çarþýsýnýn kurnaz tüccarýný aldatan gevþek havasýyla þarký söyler gibi konuþarak, davetlilerine viþne suyu ikram ettirirken çevresini etkilemeyi biliyor. Toprak ve dövizden elde ettiði servetin tadýný hiç piþmanlýk duymadan bir Avrupalý burjuva gibi çýkarýyor. Lüks arabalar, Ege sahilinde yazlýk ev, þatafatlý kutlamalar -geçen sene kýzýnýn düðününde olduðu gibi- Erbakan, dünya nimetlerinden elini eteðini çekmiþ gibi deðil. Ýnsani görünümlü bu Ýslamiyet endiþe verici çizgiler taþýyor...” 

 

28 Þubat darbesi

1996’da patlak veren Susurluk Skandalý’ný protesto için yapýlan “Sürekli Aydýnlýk Ýçin Bir Dakika Karanlýk” eylemini alaya alan, ayný yýl Libya’ya diplomatik skandallarla dolu bir seyahat gerçekleþtiren Erbakan 1997’de RP-DPY koalisyonunun kurduðu hükümetin baþbakanýydý. Rejimin ‘asýl’ (!) sahiplerinin bu duruma tahammül etmesi beklenemezdi elbette. Gerçi Refah-Yol 28 Þubat 1997 günü MGK’dan çýkartýlan ‘irticai faaliyetlere yönelik’ bildiriyi imzalayarak darbeyi savuþturdu ama Anayasa Mahkemesi RP’yi kapatma davasý açýnda Erbakan havlu attý ve 18 Haziran’da Baþbakanlýktan istifa etti. Beklentisi yerini ortaðý Tansu Çiller’in almasýydý ama Cumhurbaþkaný Demirel hükümet kurma görevini Çiller’e deðil, ANAP Baþkaný Mesut Yýlmaz’a verince, Refah-Yol hükümeti tarihe karýþtý. Bu süreç ileriki yýllarda ‘Post-modern Darbe” diye anýlacaktý. 16 Ocak 1998’de partinin kapatýlmasýnda gerekçe yine ‘laiklik karþýtý eylemlerin odaðý’ olmaktý. Üstelik bu kez iþ saðlam tutulmuþ, beyan ve eylemleri ile partinin kapatýlmasýna neden olan Necmettin Erbakan ve altý arkadaþýna beþ yýllýk siyaset yasaðý konmuþtu. Halbuki Erbakan, ayný yýl Almanya’nýn Bonn kentinde insan haklarýyla ilgili bir sempozyumda bir dinleyicinin sözleri üzerine “Türkiye’de yaþanan insan haklarý ihlallerinin hiçbirinde Kemalizm’in ve TSK’nýn payý yoktur” demiþti. 


AKP’nin doðum sancýlarý

1997'de RP'nin kapatýlma olasýlýðýna karþý kurulan Fazilet Partisi (FP) 1999 seçimlerinde yüzde 15,4 oy almakla kalmayýp, ‘baþörtülü’ Merve Kavakçý’yý meclise sokunca, Yargýtay Baþsavcýsý hemen harekete geçti. Yine laikliðe aykýrý eylemlerden dolayý 22 Haziran 2001'de FP kapatýldý. 

FP'nin kapatýlmasý üzerine Milli Görüþ Hareketi ikiye bölündü. Erbakan ve çevresinde yer alan ‘Gelenekçiler’, kapatýlan FP'nin genel baþkaný Recai Kutan'ýn baþkanlýðýnda 20 Temmuz 2001'de Saadet Partisi’ni (SP) kurdular. Ýstanbul Büyükþehir eski Belediye Baþkaný Recep Tayyip Erdoðan ve çevresinde yer alan ‘Yenilikçiler’, 14 Aðustos 2001'de Adalet ve Kalkýnma Partisi’ni (AKP) kurdular. Bu yeni parti, artýk sadece muhafazakâr kent ya da taþra yoksullarýnýn deðil, gözünü dünyaya dikmiþ, hýrslý kent ve taþra zenginlerinin de partisi olacaktý. Varýlan noktayý betimlemeyi siyasi analistlere býrakýyorum...

Erbakan 2002 yýlýnda, RP’nin 1998 yýlý kesin hesaplarýndaki partiye ait yaklaþýk 1 trilyon TL'nin harcanmýþ gibi gösterilmesi üzerine açýlan davada "özel evrakta sahtecilik" suçundan 2 yýl 4 ay hapis cezasýna mahkum edildi. Ayný davada partinin 68 yöneticisine cezalar verildi ancak yöneticilerden Abdullah Gül ve Abdülkadir Aksu’ya ‘dokunulmazlýk’ nedeniyle bugüne dek dava açýlamadý. Erbakan’ýn cezasý AKP’nin TCK’da yaptýðý bir deðiþiklik sayesinde ev hapsine çevrildi, bu ev hapsi de 2008 yýlýnda Cumhurbaþkaný Abdullah Gül tarafýndan “sürekli hastalýk” gerekçesiyle affedildi. Erbakan’ýn FP’nin baþörtülü milletvekili Merve Kavakçý’ya çok aðýr sözler eden Bülent Ecevit için 2006 yýlýnda mevlit okutmasý buna karþýlýk son nefesine kadar “28 Þubat” hakkýnda tek kelime etmemesi birer soru iþareti olarak kaldý. 2010 yýlýnda tekrar SP’nin baþýna geçen Erbakan, 27 Þubat 2011 tarihinde son nefesini verinceye kadar siyasete devam etti. Cenaze törenine iþtirak eden 2 milyona yakýn kiþinin arasýnda TSK mensuplarý da vardý.?…?

Özet Kaynakça: Necmettin Erbakan, Milli Görüþ-Temel Görüþ, Derleyen: A. Lalik, Daðarcýk Neþriyat Daðýtým, 1975; Kenan Akýn, Milli Nizam’dan 28 Þubat’a Olay Adam Erbakan, Birey Yayýncýlýk, 2000; Ruþen Çakýr, Milli Görüþ Hareketi, Ýletiþim, 2005; Ruþen Çakýr, Ne Þeriat Ne Demokrasi, Refah Partisini Anlamak, Metis, 1994; Oral Çalýþlar, Refah Partisi Nereden Nereye, Pencere Yayýnlarý, 1997; Serdar Þen, Refah Partisi’nin Teori ve Pratiði: Adil Düzen ve Kapitalizm, Sarmal Yayýnevi, 1995; Fehmi Çalmuk. “Necmettin Erbakan”, Modern Türkiye’de Siyasi Düþünce, Cilt 6, Ýslamcýlýk, Ýletiþim, 2011, s. 550-567.

 

Ayþe HÜR

Radikal, 02.03.2014

 

 

Son Güncelleme Tarihi: 02 Mart 2014 15:08

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.