DARBELER - DERBEDERLER
14 Temmuz 2019 21:47 / 2222 kez okundu!
Ferhat olamadınız, yazıklar olsun… Şey(!) ister essahlı Ferhat olmak, vatansever olmak, insan olmak.
Siz ne anlarsınız vatandan, vatanı için ölümün üstüne yürümekten, onu savunmak için kenetlenmekten, siyasi seçimine, geleceğine, liderine, yarınlarına, çocuklarına, toprağına, tarihine sahip çıkmaktan siz ne anlarsınız?
Siz ki, candan gönülden istediğiniz, beklediğiniz, çağırdığınız yurtta sulh darbesi hem de işgal çıkmışken ölümüne durdurulunca karalar bağladınız, Cumhurbaşkanının yaşadığını görünce neden öldürülmediğine kahrettiğinizi saklama gereği bile duymadınız…
Yemeyin şimdi bizi, darbeye karşıyız diyerek…
****
DARBELER - DERBEDERLER
Bütün darbeleri seferiyken yaşadım.
İlkinde anasınıfındaydım, servisi beklediğim bakkalda unutuldum, eve de dönemedim, kimse yoktu çünkü, teyzeme götürdü kadın bakkal. İkincisinde İzmir Ankara karayolundaydım, arabaya birliğine gidecek subayı alınca görevli belgeli olduk, hem darbeye yazıldık hem her şeyi ilk elden gördük, başladığı andan itibaren, vay görmez ağrısına yataydık…Arada, darbe hükmündeki muhtıraları saymıyorum, koşturarak yaşadığım hayatta elbet gene yoldayımdır. 12 Eylül’e rahmet okutacak 15 Temmuz işgalinin geleceğinden habersizdik ve böyle bir şeyi tahmin dahi edemezdik. Darbeler çağı iç hainler eliyle işgale varacakmış, ölümlerden ölüm beğenecekmişiz meğer, bilmiyorduk…
Darbeler olmasaydı, başımızdakiler adam olsaydı, nasıl farklı olacaktı herşey. Ama işte, onca acının ardından, herşey daha farklı olmaya evrildi, Menderes’in ve demokrasinin ipe çekildiğinin, sonraki tam, çeyrek, yarım darbeler ve son işgal girişiminin bükemediği bilek, hainlere rağmen sıkılmış yumruk, aşılmaz set olduk, oluyormuş demek.
12 Eylül mü, asıla vurula geçiniz…15 Temmuz mu, ölerek de olsa, geçiniz. Ötegeçedekiler, sizin çocuklar ve onun bunun çocukları hepsi toplandı, cümleten saldırdı, silah sıktı, işgal hesabı yaptı, yaptı da n’oooldu?
Sonuncusu, yani ülkenin işgale kalkışıldığı, Ferhat ve sevda eliyle delinen dağdan su getirmekten güç idi, bunu işin başındakilere, dağı tersine çevirenlere ve ülke kalsın, biz gideriz diye candan geçenlere sormak gerek.
Efsane der ki, o dağ delinesiye Şirin başkasına vardı, hem Ferhat ağladı hem dağ ağladı, ağlamaktan dağın bağrındaki su çekildi, Ferhat’ın gözünde yaş tükendi.
Bizde derman tükenmedi …
15 Temmuz işgalinin de bir Ferhat’ı var.
Elbet asıl Ferhat demokrasi çarkını tutan ilk Ferhat, ölümün üstüne yürüyen, bütün güzel atların sahibine göre kişneyip kükremesini sağlayan, o öncü Ferhad, ötekiler ardındaki Ferhad ve Şirinler.
15 Temmuz işgali, hani herkesin karşı olduğu, Fetö ve darbeden haberdar ve yanında olanların bile ‘darbelere karşıyız’ dediği, herkes darbe karşıtıysa anacım bu darbeyi kim yaptı, kim teşneydi, kim alkışladı? Market boşaltan kimlerdi, bankmatik kuyruğuna giren kim?
Astsubay Ferhat Daş sahiden karşıydı, tırışkadan karşı olan sahtekarlardan değil…
Aşık Ferhat nakkaşlıktan, aşk yüzünden taş ustalığına tenzil-i rütbe etti, astsubay Ferhat ve işgali önleyenler, omuzuna binbir yıldız takınıp gitti, terfien…
Aşk terfii değil, aşk en büyük tenzil-i rütbedir malumunuz üzre, darbeye sahiden karşı oluşuyla, canından geçmesiyle kıdem aldı, yıldızları kalbine, gözlerine değil, başına, omuzlarına takındı, oldu darbe karşıtı general…İşgali göğsüyle durduranlar gibi. ’Halis’ vatandaştılar, halis, demir, esaslı, ülkesini candan ileri seven…
Tank komutanı ve çavuşları, taburun komutanı kurmay yarbay Çınar’dan göreve çıkılacağı talimatı alınca, başlangıçta görevin niteliğinden bilgilendirilmeyip, tank topu, MG3 mühimmatı almaları buyruğuna uyuyor.
Yarbay onlara Genelkurmayın emriyle sıkıyönetim ilan edildiğini, emre uymayanların divan-ı harpte yargılanacağını söylüyor. Bunun polisle ortak bir terör operasyonu olduğunu sanarak, emri sorgulamadan 22.30 sularında kışladan çıkıp, Sabiha Gökçen havalimanına doğru hareket ediyorlar. Başka tanklar ve askeri araçlarla birlikte… Havalimanına yaklaşınca, halkın yolu araçlarla kapadığını, önlerini keserek konvoyu durdurduğunu görüyorlar. ‘Geri çekil!’ emri geliyor, çevre halk tarafından kuşatılmış, tanklarla çıkamıyorlar. Vatandaşlar, ‘siz bu vatanın evladı değil misiniz, darbe yapılıyor?’ diye bağırıyor.
O sırada tankta olan biteni nişancı Selami de görüyor, tanık…
Darbe başlayalı bir saati aşmış olsa da, koca tank ve Ferhat astsubay, halkın kuşatmasını aşamamıştır.
‘Siz nasıl vatan evladısınız? Darbe yapılıyor, vatan haini olmayın’, yakarışlarını kaldıramıyor Ferhat, onurlu Ferhat, bazı demokrasi aktör ve artizleri gibi tırışkadan değil, sahiden darbe karşıtı Ferhat…
‘Ben vatan haini değilim!’ diyerek, çekiyor silahını, çene altından kendini vuruyor.
Vatandaşlar yaralı Ferhat’ı tankın içinden çekip alıyor, ambulansa taşıyor.
Onlar taşıdıklarını sanadursun, Ferhat darbeyi yukardan seyrediyor artık, olanca yükünü çırpıp atmış, kim vatan haini, kim kahraman, bunu kanıtlamış, hafifçecik…
Olayı anlatan tank çavuşu İbrahim onu görmedi, tam üstündeydi ama göremedi, nasıl görsün?
Halka ateş açması emrine uymayan Ferhat, dönüp kendine ateş açıyor…
Üç aylık astsubay daha, İstanbul’a atanalı da üç hafta olmuş. Tuzla’da bir karakolda görevli, sevilen biri.
Tankı kuşatan siviller, ‘Biz aynı vatanın adamlarıyız, ne yapıyorsunuz?’ diye bağırınca, bu sorunun altında kalıyor. Ülkenin her yanında darbeye karşı çıkan vatandaşlar tankların altında kalırken, Ferhat astsubay da bu sivilin yanıtı zor sorusunun altında kalıyor.
Maraşlı delikanlı, kahraman Ferhat.
Ateş et, emrine uymuyor, halka ateş etmiyor, kendini vuruyor.
Sahi, siz darbeye karşıydınız değil mi?…
‘Demokrasiden yanayız, darbeye karşıyız, Tayyip de öleydi, darbe de olaydı.’cılar sizi…
Hatta nonstop darbelerde olaydık, ne demokrasisi canım, darbeokrasi, biz bundan anlarız’cılar…
Fetö’nün afsunladığı düşük karakterli komutanlar, hepsi de raslantıyla darbenin içinde olanlar, hani…
Gezi’nin askerleri… Sıkılan sulara karşı kırmızı entarili gezi balerinleri… Tiyatronun suflörsüz doğru dürüst laf edemeyen oyuncuları, ezbersiz konuşamayanlar, neredesiniz?
Gezi’de tiyatrocuları, darbeye ‘müsamere canım’ diyenler…
Sahibinin sesi meddahlar, eser miktarda vatanseverler, hatta vatanını hiç sevmezler Ada’ların Moda’ların pamuk prensesleri, ‘ah darbe olaydı ne vardı? Tayyip öldürülse ne vardı?’ diye darbeyi çağıran baletler, suflörler, edebiyatzâde ve zede’ler, ecnebi aydınlarımız, nerelerdesiniz ayol?
Ferhat olamadınız, yazıklar olsun… Şey(!) ister essahlı Ferhat olmak, vatansever olmak, insan olmak.
Siz ne anlarsınız vatandan, vatanı için ölümün üstüne yürümekten, onu savunmak için kenetlenmekten, siyasi seçimine, geleceğine, liderine, yarınlarına, çocuklarına, toprağına, tarihine sahip çıkmaktan siz ne anlarsınız?
Siz ki, candan gönülden istediğiniz, beklediğiniz, çağırdığınız yurtta sulh darbesi hem de işgal çıkmışken ölümüne durdurulunca karalar bağladınız, Cumhurbaşkanının yaşadığını görünce neden öldürülmediğine kahrettiğinizi saklama gereği bile duymadınız…
Yemeyin şimdi bizi, darbeye karşıyız diyerek…
İşgalciye selam durarak, ahbap evinde saklanarak, düşmana biz sizdeniz diyerek olmuyor bu işler abilerim ablalarım, ölümün, tankın, işgalci dış güç askeriyle ona secde edenlerin üstüne yürüyerek oluyor, canından geçerek üstelik…
Ne insan olabildiniz, ne Ferhad…
Neyse ki bu topraklar ve bu demokrasi sahipsiz değildi…Direnildi, ömürden geçti kimileri, öyle direndi. Bunu anlamak kanında RH faktörü gibi F faktörü olanlarca olası, Fetö değil, Ferhat’ın F’si…
Demokrasinin ve devletin gücüyle…Hem dünyanın hem bizim kendimize bakışımızı güçlendiren, kenetleyen umudun miladıdır, 15 Temmuz. Düşmana ve işgale direnen komutanlara,şehitlerimize, çocuklarımıza, insanımıza, toprağımıza, tarihimize, yarınlara yeniden ve güçlü koyuluşumuza kutlu olsun…
Çizim: Erhan Yalvaç
Ayşe KİLİMCİ
14.07.2019
Son Güncelleme Tarihi: 20 Temmuz 2019 13:14