Sevgili Þiir Yazarý Þair
19 Aðustos 2018 16:13 / 1852 kez okundu!
Hatta þiir sürülüp çýkarýldý, gönlün sarayýndan ve dahi tarlasýndan…Taþ ekip, taþ biçiyor insanlar, keder ekip hüzün biçiyor. Birbirini görmeden, dünyayý seyirlemeden geçip gidiyor, meydanlardan, sokak aralarýndan, çay bahçelerinden, parklardan, kaldýrýmlardan…
****
Sevgili Þiir Yazarý Þair,
Gönülden kaynayan yahut ýsmarýç þiirleri yazýp, teksirle çoðaltýp, sokak sokak gezip satan kal em ve yollarýn erbabýydýnýz. Bir gösteriydi belki, yaptýðýnýz, iþinize ve þiire saygýdan takým elbiseli, fötr þapkalýydýnýz, sokaklarý ince uzun bir ünlem iþareti olarak turlardýnýz.
Þiire, hayata, aþka, þiire ihtiyaçlý olana saygýlýydýnýz, okura da elbet, biz hepimiz size ve þiir bavulunuza, yaptýðýnýz iþe saygýlýydýk.
Hoþ, o yýllar hayatýn anafikri saygý’ydý.
Lisede miydim, üniversitede mi, sanýrým ikincisi, Ýzmir’de Konak’ta görmüþtüm ilk, sizi. 973 yýlý olmalý, bir baþka þaire yetiþtirmiþtim hemen. Sonradan hikayeleri, romanlarýna raðmen, ilkin þair olduðunu döne döne söyleyen Necati Cumalý’yla gördük, yahut ben ona da yetiþtirdim, sonra Ýzmir’de uzaktan geçip giderken siz, birlikte gördük.
Takým elbiseli, kravatlý, fötr þapkalý, dik yürüyen, elinde, üstünde beyaz kitap harfleriyle Þiir Yazarý Þair yazýlý çantasýyla, baþý önünde yürüyüp giden bir adam.
Þiir yazarý þair, Manisa Kýrkaðaç dolaylarýndan Muharrem Coþkun.
Efenim, hörmet ederim.
Galata köprüsü altýndaki Erzurum Çayevinde, denizi seyirleyen, eftik eden, birbiriyle yarenlik eden, ama, daha çok suskunluk içinde ciddiyet memuru tiplerin arasýnda da seçilirdiniz, koskoca Konak meydaný yahut Kemeraltý’nda yürürken de, farklý þehirlerde þiir turnesine çýktýðýnýzda o þehri adýmlarken de…Galata köprüsü altýnda sanat meraklýsý, kýranta bir bey’fendiyle, size kadeh kaldýrmýþlýðýmýz bile var, masadaki yakýnlarým bilmese de sizi, biz biliyorduk o bey’fendiyle; sokaklarýn týlsýmý, þiirin hem üreteni hem seyyar satýcýsý sizi biliyor olmaktan keyf’lenince, þýk kartvizitini sunmuþtu, saygýyla.
Gömlek rengi mevsime göre farklýlaþýrdý, yazýn beyaz, kýþýn siyah. Ama fötr þapka, o her þeyi özetleyen siyah çanta, takým elbise ve dudaðýnýzýn kýyýcýðýnda filtresiz, ucuz sigara.
Yolda yürürken sýradan biriydiniz, belki serçeler ve karýncalar hýsýmýnýzdý, ama, bir kahvenin tahta sandalyesine iliþende, hele de çaycý ‘n’aaber Muharrem amca?’, ‘hoþ geldin, merhaba’ dediðinde makamýnýzý doldururdunuz.
Teksirle çoðaltýlmýþ, saman kaðýda basýlmýþ yarý okunur yarý okunmaz maniilerdi bunlar, içinizin katresinden damýttýðýnýz.Baský mürekkebi yeþil de olurdu, kýrmýzý da, mavi yahut siyah da, belki kalmýþ mürekkepleri ucuza alýrdýnýz, ondandý. Ama, kýyýsý kenar süslü olanýný hiç görmedim, istedim de aslýnda, öyle olduðunu…
Sizin bir önceniz, evveliyatýnýz, destancýlardý. Çocukken destancýlarý görmüþ olmaktan, onlara tanýklýktan da pek mutluyum, sizi görmüþ olmaktan da… Ne o öyle, kapan kozana, yaz þiirini, efkar makamýndan, sonra bekle basýlacak… Þiiri elinden tutup sokaða çýkarandýnýz, þiire ihtiyacý olduðundan habersiz olanlara da þiir sunarak, kanatlandýran…
Sýrtladýðýnýz þiirdi, geçiminiz de þiir; akrostiþti, kiþiye, konuya göre yazýlmýþtý, terzi nasýl iðneyle kuyu kazýyorsa, siz kalemle kazýyordunuz o kuyuyu. Terzi prova eder, düzeltir, sizin o þansýnýz olmadý, yazýlan yazýldýðýyla, þiir söylendiði kadarýyla kaldý. Hayat hýzlýydý, yollar uzun, dönüp düzeltecek ne zaman vardý, ne buna niyet. Zaten aþk da þiir de hasret de düzelti kaldýrmaz…
Yazýp, konusuna göre grupladýðýnýz bu maniilerden az bir ücret karþýlýðý edinirdi insanlar. Zaten manii’nin altýnda ‘hediyesi takdirlerinize býrakýlmýþtýr’ notu vardý, bazý bazý ‘takdirinize’ olurdu bu ibare. Gönüllerden ne koparsa artýk…
Þimdi gönülden bir þey kopmuyor, saygýdeðer 'þiir yazarý þair’ Muharrem bey. Gönüller pazara çýktý, çokluk defolu, gönül ney, diye sorun bakýn gençler ne diyecek?
Hislerin e-postasý diyen de çýkar, kumbara diyen de, aþk istif kuyusu, misal…Aþk âþikâre, üç otuz paraya, almalý vermeli, daha taslak iken silmeli, biri gitse beþ’i gelmeli.
Ki zaten o aþk denen üç harfi yazarken daha bitiyor, geçip gidiyor…Muþ…Demek öyle, vay…
Hatta þiir sürülüp çýkarýldý, gönlün sarayýndan ve dahi tarlasýndan…Taþ ekip, taþ biçiyor insanlar, keder ekip hüzün biçiyor. Birbirini görmeden, dünyayý seyirlemeden geçip gidiyor, meydanlardan, sokak aralarýndan, çay bahçelerinden, parklardan, kaldýrýmlardan…
Hep 80’li yýllarda rastlarmýþ insanlar size, ben öncesinde gördüðümü hatýrlýyorum. Asýl mekanýnýz Istanbul köprüaltýydý elbet, parayla þiir yazdýðýnýzý hem kendiniz söylerdiniz, hem âlem bilirdi. Seri üretime geçmediniz, sakýz ve nane þekeri içine dörtlük yazmadýnýz.
Bunlar da yürürlükten ha kalktý, ha kalkacak.
Aþk mý, o çoktan kalktý tedavülden, çoktaaan.
Ismarýç þiir de yazardýnýz, ille akrostiþ ve ille Pazar iznine çýkmýþ er’lere, sevdikleri için. Ama bu meþakkatli iþti, paraya kýymak gerekirdi. Kýzýn ismi uzunsa, maliyet katlanýrdý. Öyle ya, ‘Gül’e yazmak nerde, ‘Fatma Betül Nur’a yazmak nerde?
Herþeyin bir, bazen bin maliyeti oluyor asker, iþte, naaparsýn…Kýza meyletmek kadar maliyetli iþ, þiirin alýcýsý, talepkârý olmak…Geçinir miydiniz þiirle diye, merak ederdim?
Üçe kadar okumuþ, ilkmektep þehadetnamesini sonra, dýþardan almýþsýnýz. Çiftçiyken nasýl olmuþsa, kalbinize þiir düþmüþ? Ne ekip þiir biçmiþtiniz, meçhul? Sabanýn peþinde topraðý altüst ederken þiir kaynaðýna mý rastgeldi demir? Yerden su kaynadýðý gibi þiir mi çaðladý?
Hadi, çiftçisin sen çiftçi kal, olaydý kader, tohum eker, ürün kaldýrýr, kiloyla satar, geçim ederdiniz, bu ne iþtir? Tohumu verimkar mý deðil mi, bilmeyip ekiyor, dane dane, harf harf hasat ediyorsunuz, peki nasýl geçim ediyordunuz? Bir lokma, bir hýrka, az su…Kurtarýyormuþ demek, kira yok, elektrik yakmasý yok, dükkan kirasý, paketleme masrafý yok, hem beleþ, hem keleþ bir iþ…Mi, acaba?
O zaman da bu zaman da þiirle geçim eden yok! Yok, nasýl olsun? Þiir asaletli, meþakkatli iþ, anlayaný ve sahiden þiir yazaný az, þairim diyeni ve akýldanesi çok. Ayrýyetten þiir anlaþýlmaz efendi, soru tohumu eker, muamma biçersiniz, hasret gani’dir, kavuþursunuz aþk biter, þiir susar. Ne demiþ sonraki üstadlarýn Neþet ustasý: ‘bir kýzý seversin, vermezler, aþk olur’ yani þiir olur…
Kavuþmanýn nesi olur? Hiç. Herþey biter gider, vuslat gelicek…Hem, kavuþmak maliyetli, hasret ve ayrýlýðýn bedeli yok, onlar bedava, karasevdanýn bedeli bir ömür, birazcýk da akýl gidiyor iþte…
Memleketi dört dönüp malýnýzý sattýnýz, yani hicranýnýzý…Komisyoncusu yoktu, hal’e kasa kasa indirmesi yoktu, bozulmasý, çürümesi, üstü saðlam, altý çürümesi yoktu, nakliyenin çiftçiye düþmesi yoktu, ham’ý, alaca’sý yoktu, elde kalýrsa kalýrdý, þiir gibi malýn olsun, koy kenara, nasýl olsa meraklýsý düþer pazara…
Ah’lar ve hiciranlar tâciri, hasretin bilirkiþisi þiir yazarý Muharrem beyefendi, þimdi bulunduðunuz âlemde haliniz hoþ olaydý bari…Orada þiiri siz gibi pazarlamayý, memleket memleket dolaþtýrmayý bilmeyen, bu iþin ilmini almamýþ neçesi var, teþerrüf etmiþ olmalýsýnýz. Belki Homeros’undan Shakespeare’ine, Mayakovski’sinden Nazým’ýna, ‘þiir okumuþ adam iþidir, benim haddim deðildir’, derken, en esaslý sevdalýk halin þiirini sazýyla yazmýþ adam Neþet ustasýna, herkeþ orada mirim, ne atýþmasý olur, bulutlara yaslanýp…Onlarýn sizden öðreneceði çoook, sizin de onlardan …Birbirinizin mayasýný ekþitme tehlikesi de var fekat…
Ýki kez dünyaevine girmiþ, sonunda evi dünya ile takas edip, ceketinizi alýp çýkmýþsýnýz, eh evlad ayal de olmayýnca, þiir er’i, ilk hedefiniz memlekettir, pardon, þiirdir, ileri…
Þimdi ikibinli yýllara vardýk, þiiri de yýllarý da tükettik, size öykünen genç biri varmýþ, on yýl olmuþ ortaya çýkalý, Parmakkapý ile Balo sokak arasýnda, ‘þiir ister misiniz, kendim yazdým?’ diye incelikle sorarmýþ.O sanki sera çiçeði, siz, bildiðim Ýzmir’de Pasaport’tan Konak’a, Kemeraltý’na, þiir ile seyran edilebilecek her yere yürür giderdiniz, motorize birliktiniz, tek kiþilik…
Ýstanbul’da mekanýnýz çoktu, Yazlarda baharlarda, Sultanahmet çay bahçeleri, Beyazýt Çýnaraltý, Çemberlitaþ Çorlu’lu Ali Paþa Medresesi avlusu, Galata köprü altýndaki Erzurum Çayevi, Arzu birahanesi’nde, Kemancý’da da bir görünüp bir yiterdiniz. Sonradan karikatürünüzü de çizdiler, seksenlerde.
Fýskiyeli havuzlarýn olduðu bahçelerde, gelmeyecek yolcularýn beklendiði istasyon ve iskelelerde, ama, belleðim daha çok Kemeraltý giriþini, vapur iskelesi ve Alsancak gar’ýný, kale’yi, hatýrlatýyor. Rahmetli Necati Cumalý ile gittiðimiz Varyant’ýn orada, camii dibindeki aðaçlýklý köþe kahvede rastgeldiydik. Siz kalkýp, hýzla çýktýnýz, belki mesaiyi tamam etmiþtiniz, ben acemiliðimden cesaret edemezdim belki, ama usta mutlak konuþurdu, davet edip, þiirinizden alýrdý. Neb’leyim, belki de böyle olmazdý, çünkü o da þiirin genel müdürü, yahut müsteþarý ve ciddiyet, asaletli duruþ, hörmet ve yan’ýna dik’ine terfii gerektiðini söyler bir zat idi. Belki gülüp geçerdi, bilemiyorum, þimdi siz sorup öðrenin orada, bana da fýsýldayýn bir baþka dil bulup da, olur mu? Sahiden meraklandým þimdi bakýn, keþke sizin olmadýðýnýz fotografide olsun sor saydým da siyah beyaz bir yanýt alaydým ondan, o vakit…
Takým elbise, evrak çantasý, mutlak bir kravat, fötr þapka, bu iþine ciddiyet kadar, asýl þiire ciddiyet ve saygýdýr. Þimdi, ustalar elbet sözümüz dýþý, kimi piyasacýlar eline kaldý, toptan üretim ve pazarlama yapýlýyor, þarkýlara söz, her marifete yarpuz, aþka düþene sayýklama, ayrýlana amentü, ‘sevda sýr’ýnan olur’ dan habersizler elinde, âþikare ve faþ ediliyor, kitap mitap þöyle dursun, internet denen meretin ekran sayfasýnda, o herbir þeyin ayaða düþürüldüðü…Daha doðrusu þiir sandýklarý þeyi kandil þekeri, adak lokumu gibi birbirlerine ikram ettikleri…
Kýrkaðaçlý, iki hatundan dul, bilaveled, ýsmarýç yahut içten gelen þiir yazmasý, soluk alma ve geçimi olan, güzel kýzlara hatýra olsun için, Pazar günleri izinlisi er’lere, çavuþlara yavuklu akrostiþi yazan ve daha nicesini söyleyen, teksir makinasýnda çoðaltan, þiire mavi, yeþil, siyah, mor mürekkeple renk katan…Siyah ve mor, ki en çok yakýþandýr size ve þiire…
Allah þairlerin, hakiki þairin ama yükünü yeðni kýlsýn, kalbini kuvvetli etsin, dilini güçlendirsin, hicranýný az, hasretini çok, sancýsýný dayanýlmaz kýlsýn. Ki, þiir çiçek açsýn. Ýnsanlarý da þiirin, çiçeðin, aþkýn ve hasretin farkýnda eylesin. Amin.
Ayþe KÝLÝMCÝ
19.08.2018