SU PERİSİ'NDEN MEKTUP
29 Eylül 2010 12:55 / 2409 kez okundu!
Alliaoni diye bir yer var, bilmesi gerekenler bilmese de…
2100 yıllık dünya mirası size emanetti, kıymetini bilemediniz.
Bin yılların, suların, su perilerinin, tarihin, uygarlığın gazabı üstünüze olacak.
Suyun gazabından korkun, bilgisizlikten korkun.
Burası için emek edenlerden ve insanlıktan utanmalısınız.
--------------------------------------------------------------------------------------
‘Allianoi’ı gömün’ demişler… Halt etmişler.
Alyonay sizin değil ki. İnsanlığın ortak mirası.
Benim yurdumdu. Şimdi Bergama müzesinde sürgündeyim. Yurduma döneceğimi umuyordum, olmadı.
İzmir dediğiniz Smryna’nın Bergama ilçesindeki Allianoi Antik kenti bir bilseniz ne güzeldi. Herkesin yurdu kendine güzel evet, ama benimkisi sahiden güzel.
Geniş bir alana yayılmış, suyla iyileştirme kentiydi. Külhanı olmadığına şaşmayın sular yer alltından kaynar çıkıyor. Ama vardı başka fırınlarımız, cam yahut seramik pişiren fırınlar, on yedi tane… Cam üflenirdi seramik yoğrulup pişirilir. Daha kaç katman kaç şehir vardı altta, gün yüzüne çıkartılamadı…
Sizin hangi uygarlık, hangi devlet olduğunuzdan habersizim, ama, siz erken Bizans çağını ve
Roma imparatorluğunu biliyor olmalısınız. Ah, bir de haddinizi bileydiniz…
Neyse ki kadınlarınız kadir kıymet biliyor, kültür bakanınıza umutla bin bir sitemle seslerini duyurmaya çalışıyor, ancak, duymak istemeyen kulaklara kalplere ne yapılsa beyhude.
Kırk sütunlu, tavanı cam, o muhteşem salonda taş duvara gömülü duruyordum. Ben, su perisi
Ya siz kimsiniz? Sıradan bir dünyalı olmalısınız, gene de tanıştığımıza memnun oldum.
Beni kazılar sırasında ilk bulan kişiler birbirinden hayli farklıydı, genç olanlar, öğrenciler, toprak işçileri, şarkılarla el ele vererek beni kucaklayıp çıkarırken gözyaşı döküyorlardı. Şimdi, bilim kurulunun ‘gömün’ kararı karşısında gözyaşı döküyor olmalılar. Görebildiğim kadarıyla dışarıda Zeus adı verilen pek çok biraevi, şans talih büfesi, emlakçı falan var, ama, korkarım o çapkın ulu tanrı Zeus’un bile yapacağı bir şey kalmadı, Horasan harcıyla yarım yamalak kapatıyorlar yurdumu.
Ağrıma giden sorumlu senyörün ‘Alliaoni diye bir yer yok bi kere, orası Paşa ılıcası, gömüle!” demesi…
Bazen rüyamda kendimi eski günlerde görürüm… Yolcuların, hastaların gelip konakladığı küçük evler, onların arasından geniş görkemli ve sütunlu yollardan geçerek varılan su tedavi merkezi, gösterişli salonlar, dibi mozaikli havuzlar, 45 derece kaynayan suyla yan yana soğuk su havuzları, düzgün yollarımız, güzel, atletik, bilgili insanlarımız…
Eşsiz bir dünya mirası olan yurdum, şifalı sular ülkesi Alyonay, Pompei’den sonra dünyanın en iyi korunmuş antik çağ yerleşimi kılına zarar gelmeden bulundu.
Dokuz bin metrekarelik bir alana yayılan ılıcada antik tıp açısından ilk kez topluca zengin bir buluntu sundu size, içeriği olan tıp aletleri koleksiyonuna sahip tek yer olan Allianoi, cerrahi müdahalelerin de gerçekleştirildiği, pozitif ve bilimsel tıbbın uygulandığı bir merkez. Bilimsel tıp tarihi açısından eşsiz güzellikler, kanıtlar sunan, bir başka yerde örneği olmayan bir hazine…
İsyan etmek zorundasınız...
Bu pırlanta sular şehrini sonsuzluğa gömüp yok eden ihaneti bağışlamamalısınız…
Taştan bir su perisi olsam da ben susarak isyan ediyorum, siz susuyorsunuz, dünyalarımız arasındaki farkı görüyorsunuz değil mi?…
Roma’nın ve Hadrianus’un aklın, bilimin, sanatın güzelliklerinden gele gele ne hoyrat bir zamana geldim ben böyle…Binlerce yıl süren uykumu beyaz atlı bir prens gelip öperek bölecek ve beni bu yeni zamanlara uyandıracak diye beklerken, suya ihanet edenlerin eline uyandım… Suyun gazabından korkun ey insanlar!
Helenistik çağ mimari buluntuları yanı sıra 2.yüzyıla ait arkeolojik eserler de sundu bize. Heykeltraşlık gereci metal eşyalar, çanak çömlek ve kandiller, kemik objeler, üstü işlemeli cam eşyalar, altın gümüş ve bronz sikkeler, en önemlisi, ikinci yüzyıl Roma döneminden kalma 1.60 m boyunda kırılmadan kalabilmiş Afrodit yani bende’niz Su perisi… Yurdum Allianoi, Yortanlı baraj sularında sonsuzca yok olmak üzere.
Şifalı suları, mineralli çamurları, sıcak-soğuk su havuzlarıyla hastalara deva olan ılıca o iyileştirdiği sular ve çamurlarla örtülüp sonsuz bir uykuya bu kez uyanmamacasına itekleniyor…
Bir barajın ömrü çok çok elli yıl yüz yıl… Allianoi’nin asırlık uykusundan bir daha uyandırılması mümkün değil artık…
Güzelim kaynar ve soğuk suları bir dereye boşaltıldı, sular çekildi, hoyrat ellerinizle kuruttunuz.
Sit alanı olan kalıntılar arasından kepçe ile açılıvermiş bir kanalla İlya deresine gönderildi sular.
Baraj yapımını üstlenen DSİ ile kültürel kalıtın koruyucusu olması gereken/beklenen/böyle edeceğine inanılan Kültür Bakanlığı’nın düellosu yıllardır sürüyor, elbet uluslararası düzlemde de…Çünkü Allianoi yalnız sizin değil insanlığın da gözbebeği…
…
Taş kesilmiş bir peri olsam da, kalbim atıyor. Antik dönemin beyaz şifa şehri olan yurdum Allianoi’yi bazen rüyamda görüyorum .
Suya yakın olması için yerin beş metre altına yapılmış hamamları, ısı kaybını önlemek için gezinti ve güneşlenme yerlerinin üstünün kubbemsi kapatıldığı koridorlarını. Yağmur suyu birikmeyecek biçimde yapılmış taş döşeli antik yolları, ışıltılı havuzları? Politikadan hayata, aşka dek her şeyin konuşulduğu suyla, müzikle tedavi ılıcasındaki neşeli uğultuyu iki bin yılın ardından işitiyor olabilir misiniz?
Ağlamıyorum, hayır… Taş ağlamaz… Taş işitir, söyler, ama, gözyaşı dökmez.
İnsanlığın bu görkemli ortak kültür mirası, elli derecelik suyu, antik çağ termal kenti ve sayfiyesi ile şu gün bile ilk günkü gibi hizmet verebilecek, sağlık ve kültür turizm merkezi olabilecekken, şu yapılana bakın…
Osmanlı döneminde Aydın salnamelerinde adı Paşa Ilıcası olarak geçiyor. Yakın zamana dek kullanıldı Roma, Osmanlı, Türkiye falan yıkılıp kurulan devletleri ben nereden bileyim, izlemedim ki, anlatan filozof da yoktu yeraltında, gazete de… Siz kimsiniz Allah aşkına? Ben dünyaya aidim…Size değil.
Beni toprağın bağrından kucaklayıp çıkaran beyaz atsız prensler kazı işçileri ve arkeoloji öğrencileri, o sırada hem gülüyor hem ağlıyorlardı, ben sevincimden uçuyordum, iki bin yüz yıl sonraki dünyaya yeniden doğduğum için…
Zamanın yapamadığını dar görüşlülük ve ufuksuzluk yapıyor…
Hem kente hem tarihe, hem su perisine, elbet size ve insanlığa bu bap’ta yaşatılan haksızlıkları sayın sanat senyörü ve profesör bilgin Vedat Çelgin, otuz sayfalık bir mektup döşenerek anlattı, haberdarım, biliyorum… O sırada toprak üstündeydim artık ve işitiyordum…Arkeoloji ve Sanat yayınlarında kitap olarak çıktı bu mektup, evet mektup kitap, duymadınız mı, esef ederim…
Taştan periler haberdar olur da hak arayan mektuptan, duymak istemeyen bilmez, bırakın mektubu koca Allyonay’dan bihaberdirler…
Gladyatörleriniz ve politikacılarınızın hiçbirini gözüm tutmadı, soysan bu erkekleri, bizim dönemin giysilerini geçirsen üstlerine, nasıl gösterişsiz olur hepsi… Yalnız biri var, hani o kıvırtarak şarkı söyleyen şıkıdım, güzel oğlan, Tarkan mıydı adı neydi, helal olsun ona, işte o çocuk bizim Roma’ya yaraşacak kadar esaslı… Bir de NTV yazan ışıklı bi pencerede bi arkeolog konuşuyordu bugün, referandum önccesinde, paslı demir bir kapı kapatıp çıktı yurdumdan, dikenli teller çit çevirmişti kapının ötesine, işte o senyör de esaslı kişiydi, hem kendi hoştu hem anlattıkları yüreğimi kalkındırdı, öyle duygusal ve dosdoğru anlattı, sular şehrime veda edip çıktı.
Niyeyse gösterişli ve esaslı adamlarınızı ne görüyor ne de işitiyorsunuz…
Evet size de yazıldı o kitap/mektup ve bütün bilmeyenlere duymamışlara. Bu mektup da zaten o mektuba yanıt, ben söyledim, müzeden geçen bir kadın yazdı… Aşağıda mührü var. Benimse ne mührüm ne de artık hükmüm var…
Kimi zaman insan duymaz, taş duyar…
Ayşe Kilimci
29.09.2010
ALLİAONİ GÖMÜLMESİN…
SUYLA İYİLEŞTİRENİN, SUDA BOĞULMASINA GÖZ YUMMAYIN NE OLUR…
Alliaoni diye bir yer var, bilmesi gerekenler bilmese de…
2100 yıllık dünya mirası size emanetti, kıymetini bilemediniz.
Bin yılların, suların, su perilerinin, tarihin, uygarlığın gazabı üstünüze olacak.
Suyun gazabından korkun, bilgisizlikten korkun.
Burası için emek edenlerden ve insanlıktan utanmalısınız.
DÜNYANIN VE İNSANLIĞIN BU ORTAK HAZİNESİ ÖNÜNDE DURUN
DÜŞÜNÜN
KURTARIN…
Son Güncelleme Tarihi: 29 Eylül 2010 13:48