EN KEYÝF ALDIÐIM SEÇÝM*

29 Nisan 2011 13:56 / 2093 kez okundu!

 



Aziz Nesin’in Türkler için söylediði sözler, edildi edileli araya serpiþtirilmediði bir tartýþma yok gibi. Nerdeyse üstadý o sözleriyle anmak tartýþmalarýn raconu oldu. Yani her defasýnda laf dönüp dolaþýp gariban halkýn baþýnda patlýyor.

Üstelik aptallýk konusunda en sýrýlsýklam olanlarýmýzýn bile dilinde. Kendi haline bakmadan, fýrsatýný bulduðunda patlatýyor o maruf sözü; ‘Onu bunu bilmem, üstat boþuna dememiþ, Türk milletinin yüzde altmýþý aptaldýr.’

Ýnanýrsýnýz inanmazsýnýz ama Nesin’in bu sözlerine inanlardan biri hiç olmadým.

Hayýr, Türk insanýnda tescillenmiþ bir yýðýn menfi durum olduðuna inandým inanmasýna ama onca þeye aptallýðý katmaya vicdaným el vermedi. Çünkü bu konuda Türk insanýný yarý yolda býrakacak daha güçlü adaylarýn olduðunu düþünürüm.

Hani en azýndan Amerikalýlar bu konuda daha iyi durumda deðiller. Aptal kutusu diye nitelenen televizyonun en baðýmlýsý olduklarýný kendileri dahi saklamýyor zaten. E, o da aptallýk için bir ölçü ise, yeter…

Neyse, hele de geçen pazar yapýlan seçimden sonra bana kimse bu halkýn bilmem ne kadarýnýn aptal olduðunu söyletemez artýk.

Bir sabah kalkýyor bütün tedavülden kalkmýþ solculu saðcýlý ýrkçýlarý, din simsarý hocalarý, güveni aþýnmýþ politikacýlarý, siyasi ablalarý, aðabeyleri, her mekânda baþka bir þeye dönüþen cümle cemaat arabeskçi çadýr partileri rezil rüsva ediyor ve onlarca yýldýr ar bilmez yüzlerine sonunda utanmayý anýmsatýyor.

Bravo! Bu mu aptallýk?

Biz deðil miydik daha düne kadar ‘Bu adamlar koltuða yapýþýk, asla gitmezler’ diyenler. Peki þimdi?

Bakýn hepsi utanma pazarýnýn müdavimlerine döndü bir anda ve ardý ardýna politikadan çekildiklerini söylüyorlar.

Oh be!

Eðer lider kapýsý önüne çul atmýþ kiþiliksizlerin ýsrarlarýyla politikaya tekrar döndürülmezlerse bu ‘Baþaramadýysan býrak ve git’ geleneðinin sonunda bizde de baþlayacaðýnýn iþaretidir.

E, bu bile tek baþýna aptal olan bir halkýn baþarabileceði bir þey midir?

Üstelik bunu yenilenleri her düþündüklerinde kafa yeme psikolojisine sokacak bir incelikle yaptý. Bu arada güzelce bedava konserlerde göbek de attý, beleþ lahmacunlarý da yedi, eþantiyon tiþörtleri de giydi, numune tencerelerle eksik yemek takýmlarýný da tamamladý.

Tamam, itiraf edeyim seçimden çýkan tablo beni yüzde yüz memnun etmedi (benim tahminim AKP ve CHP ile birlikte DEHAP’ýn da barajý aþacaðýydý).

Ama olsun. Sonuç, býrakýn üstadýn sözlerini anýmsamayý Türkiye’nin geleceði açýsýndan 4 Kasým’ýn 3 Kasým’dan çok daha parlak olduðunu düþünmeme engel olmuyor.

Seçimin sonuçlarýna gelince…

AK Parti’nin baþarýsýnda Anadolu halkýnýn arada bir yaptýðý oylarýyla sistemden hesap sormasýnýn etkisi yok demek haksýzlýk olur.

AK Parti fakir ve ezik oðlan rolünü iyi oynasa da insanlar þimdilik kötülerin en iyisinin onun olduðunu gördü. Onlara iktidarý verirken yine de temkini elden býrakmayýp ’Aman sakýn ola ki sen de bu antikalar gibi beni hafife almayasýn’ uyarýsýnda da bulundu.

‘Yok, caným, uyarýyý nerden çýkarýyorsun’ diyenlere küçük bir hesap öneririm.

Yüksek Seçim Kurulu’na göre tam 41.444.866 bin seçmen var Türkiye’de, öyle deðil mi?

Buna karþýlýk sandýða giden kiþi sayýsý sadece 32.344.690.

Ýþte bu iki rakam arasýndaki fark, Anadolu insanýnýn býrakýn aptal olmasýný demokratik birçok ülkede görülmeyecek kadar akýllý olduðunun iþareti bana göre. AK Parti’ye verilen uyarý da bu zaten.

Demek ki daha iþin baþýnda ‘Sizin hepinize lanet…’ diyen ve oy kullanmayan tam 9.100.176 kiþi var.

Sandýkta geçersiz sayýlan oylarla birlikte tepkicilerin toplama oraný % 24.5. Bu, Türkiye’nin bugününü ve geleceðini anlamak açýsýndan iyi analiz edilmesi gereken önemli bir rakam. Çünkü bu rakamý ölçü aldýðýnýzda parlamentoya giren partilerin gerçek oy oranlarý AK Parti için % 25.8 CHP için ise sadece % 14.6. Yani nerdeyse iktidar partisi ile ayný oranda bir orana sahip bir grup oy atmýyor.

Her fýrsatta aptal diye küçümsenen insanlarýn yaptýðý güzelliði görüyor musunuz?

363 milletvekiliyle hiç ummadýðý þekilde tek baþýna iktidara gelen bir partinin aldýðý oy kadar (yalnýzca % 1.3 fark (ki o kadarý artýk kadý kýzýnda da olur) bir oyu sandýða atmaya tenezzül bile etmiyor.

Bunun Türkçesi sandýða gitmeyen çoðunluðun kendi iktidarýný meclis dýþýnda kurduðu. Türkiye, parlamento dýþýnda da anlamlý ama demokrasi adýna tehlike sayýlabilecek bir baþka (sanal) iktidara sahip þimdi.

Bu yüzden AK Parti’nin öyle gerinip þiþinecek bir durumu yok. Onun (ve diðer partilerin) bu insanlarýn neden böyle bir tavýr gösterdiklerini anlamasý gerekiyor.

Diðer partilere gelince DYP’nin dýþýndaki (geleneksel AP devamlýlýðýndan ötürü) diðer partilerin sandýkta istirahata alýnmalarýna zerre kadar þaþýrmadým.

Siz bakmayýn Baykal ve ekibinin havasýna. Bana sorarsanýz bu seçimde seçmenden asýl zýlgýtý yiyen iki liderden biri Baykal.

Popusuna yediði volenin acýsýný hissettirmemek için gülücükler atmasýna da aldanmayýn. Seçmenler onu öyle bir çarptý ki eðer bu kafayla giderse-ki deðiþeceði konusunda hiç umut yok- bu seçim görüp göreceði en son seçim olacaktýr.

Baykal’ýn seçim tahminleri konusundaki uçuþunu anýmsýyorsunuzdur. O uçuþlarýn kendisine göre desteksiz deðildi. Bir çýrpýda ‘Ne oldum…’ havalarýna girmesinin iki dayanaðý vardý.

Bir; askerin ve sermayenin (hem de ABD’nin) kendisini istediðine inanýyordu.

Ýki; CHP’yi temelsiz teorilerle iyice saðcýlaþtýrarak seçimden yenik çýkacaðý kesin olan DSP, MHP ve ANAP gibi partilerin oylarýný toparlayacaðýna.

Ama görüldüðü gibi ‘evdeki hesap çarþýya uymadý.’

DEHAP’a gelince. Bana göre hala umut veren tek parti (ve ben hala DEHAP’lý deðilim). Sabýrla daha çok çalýþmasý gerekiyor. Özellikle iþçi ve Alevi kesimine ulaþamamasý onun barajýn altýnda kalmasýna neden oldu. Doðunun 17 ilinde tek parti olmasý ve oylarýný arttýrmýþ olmasý ülkenin huzuru konusunda samimi olan herkesin dikkate almasý gereken bir sonuç.

Sistemden umudunu kesmiþ kentli genç ve sola yakýn ret cephesine (Küskün % 25’in önemli bir kýsmý) kendini kabul ettirdiði ilk anda parlamentoda olacaktýr. Sabýrlý ve istikrarlý bir duruþun onun önünü daha çok açacaðýna inanýyorum.

Yukarýda Baykal için seçmenden asýl zýlgýtý yiyen iki liderden bir demiþtim. Diðerini merak ediyorsunuzdur. Diðeri ise ÝP’li Perinçek.

Perinçek de týpký Baykal gibi birilerinin onlarý iktidarda görmek istediðine kaptýrmýþtý kendini. Bilen biliyor olsa da Perinçek, o birilerine ciddi ciddi inanan biri. Umarým bu kez görmüþtür ‘Kendi kendine gelin güveyi olmak’ durumunun bu halka sökmediðini. Halkýn ilahý adaleti onu bu seçimin baraj altýnda kalan Turgut Sunalp’i yaptý.

Perinçek, seçim boyunca iddia ettiði gibi baraj maraj parçalayamadý ama bol keseden atma konusunda tüm dünya rekorlarýný kýrýp parçaladý.

Ýki yüz kiþilik kalabalýklara (çoðu da polis, iþportacý ve meraklý) gösterip partisinin bütün barajlarý parçalayýp daðýtacaðýný iddia etti. Anlaþýlan amacý seçim meydanlarýnda iktidara yürümek yerine Aziz Nesin’in sözlerini doðrulamaktý. Allah için doðruladý da, çok güldük.

Evet, epey keyif aldýðým bir seçim oldu 3 Kasým seçimi.

Ýtiraf edeyim belki de yaþamýmda ilk kez bir Anadolu insaný olmanýn onurlu keyfini yaþadým.

Üstat Çetin Altan’ýn deyimiyle yine belki ilk kez gerçekten gelecek konusunda enseyi karartmanýn âleminin olmadýðýna caný gönülden inandým.

Türkiye’nin kendini kanýtlamýþ bir halk(lar)ý var artýk.

Bundan sonraki hedefi, gerçeklerden kopuk oluþlarýna aldýrýþ etmeden, halka tepeden bakmayý marifet bilen hayata bihaber seçkincilerin egolarýný kurutmak olmalýdýr.


Baki MURAT


* Bu yazý 11 Kasým 2002'de Avustralya’da yayýnlanan Turkish Report Weekly gazetesinde yayýnlanmýþtýr.

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.