demokritos
|
Birinci bölüm....(feodalizm)
Açılış..
Sanal bir ortam, dört duvar..
Sanal bir ben ve içimdeki, yani biz:
Yalnızca tuşlardan ibaretiz...
Ortada salaş bir masa,
Bir işe yaramazdı
Onu süsleyen ellerimiz olmasa..
Bir köşede Vivaldi, bakıyor bize
Kendisi de eski kemanı kadar
Bir hayli mahzun, bir hayli kederli
Dört duvarı, dört mevsime boyayan elleri..
Masada iki kadeh şarap; kırmızı..
Bir başka ışır kırmızı şarapta
Severim kırmızıyı, hep sevdim..
Zaman duruyor bir an
Takılıp kırmızının; gidiyorum ardından..
Çocukluğum kırmızı
Gençliğim kırmızı..
Ağaçlar da öyle, rüzgar da..
Kırmızı çalkalanıyor deniz
Kırmızı dorukları dağların
Sevdalarım kırmızı
Umutlarım da öyle, korkularım da..
Kadehin içinde batıyorum kırmızıya,,
Batıyorum, batıyorum, batıyorum..
Çekip çıkarıyor beni kadehin içinden öbür benim
Gözlerinde paylayan bir gülümseme...
İkinci bölüm...(Kapitalizm)
'Duvar'dan Pink Floyd yansıyor.
Sidd Barret, en uçuk halini takınmış yine
Yaslanmış “Duvar’a”
Çekilse yıkılacak sanki..
Sanal bir koltukta oturuyorum
Sanalım yine..
İçimdeki ben de öyle..
Şarap sunuyor içimdeki ben, koltuktaki bene
Bu kez şarap pembe
Yalnız şarap mı, ben de pembeyim..
Giysim pembe
Usum pembe
Düşüm pembe
Gelişim pembe, gidişim pembe..
Hayretle bakıyorken koltuktaki ben pembeliğime
İçimdeki ben sessizce oturuyor yanıma...
Üçüncü bölüm..(sosyalizm)
Birden aydınlanıyor her yer..
Kamaşıyor gözlerim önce
Sonra yavaş yavaş
Her şey görünür oluyor.
Aynı sanal yerdeyim
Odanın ortasında kocaman bir yatak
Küçük bir çocuk düşlerim..
Uyuyor..
Ellerim yastığın üzerinde
Öylece duruyor..
Uyuyan tombul bir kuşa benzetiyorum ellerimi
Bir gülümseme parlıyor gözlerimde
Usulca çıkıyorum odadan..
Dördüncü bölüm...(Komünizm)
Son..
Kapatıp kapıyı, dışarıda kalıyorum..
Gerçek çıplak ve keskin bir rüzgar..
Çarpıyor yüzüme, çarpıyor yüzüme...
Dalıyorum içimdeki kentin sokaklarına
Özgürüm, şiir yazabilirim artık..
Sedat Akıncı..
|