|
memleket sevgisi
11 Mayıs 2010
|
serhat
|
KUŞLAR YUVALARINDA ÖLÜRMÜŞ
Her sokağında ayrı bir anı yaşadığım memleketim Nusaybin'e 5 yıl aradan sonra kavuşabilmiştim nihayet. Beş yıl beni çok değiştirmişti; ama Nusaybin buna pek aldırış etmedi. Çünkü orası yüzyıllardır farklı insanlar görüyordu. Dünyanın her yerinden gelen tüccarların geçtiği ipek yoluna komşuydu ve yabancılara alışkındı. Bu yüzden benim bu değişmiş halimi de hor görmedi. Uzun ve yorucu bir otobüs yolculuğunun sonrasında evimdeydim. Temmuz ayının gün içindeki bunaltıcı çöl sıcağından hiç bir şey yapılamadığı için bir an önce gece olmasını bekliyordum. Hava ancak gece yarısına doğru serinlemeye başlamıştı. Damda yatacak olmanın ayrı bir heyecanı vardı bende. Ağustos böcekleri bu yaz gecesinin tadını çıkarıyordu. İşi gücü olanlar çoktan uykuya dalmıştı bile. Benim ise geceyi uyuyarak geçirmeye hiç niyetim yoktu. Yıldızların bu kadar çok olduğunu unutmuştum. Bir süre keyifle onları seyrettim. Çağ Çağ deresinin kurbağaları karada toplantı halindeydiler. Sanırım aralarında bir anlaşmazlık vardı. Hiç biri de ilk sözünden geri adım atmıyor, karşılıklı''vırak vırak' 'diye atışıyordu. Uzakta bir yerde bir köpek de rahatsız olduğu bir duruma havlayarak tepki gösteriyordu. Karşı damda bir bebek ağlayarak annesinden yardım istiyordu. İpek yolundan geçen araçların motor sesi ise şehrin içinde yankılanıyordu. Bu sesler lacivert gecemde müthiş bir ahenk içindeydi. Yaklaşık yirmi saat süren otobüs yolculuğunun yorgunluk belirtileri başlamıştı bende. Yatağıma uzandım, üzerime cibinlik örtmeyişimi fırsat bilen sivrisinekler yeni kanın tadını çıkarmışlar. Uyandığımda delik deşik olmuştum. Güneş yeni doğmuş olmasına rağmen hayat başlamıştı şehirde. Sokakta ince bir ses yankılanıyordu ''Şen gibi bal tatliii var'' kalkıp baktığımda 10 yaşlarında bir çocuk cambazlara taş çıkartacak bir ustalıkla başını üstünde tatlı tepsisiyle yürüyordu. Benimle aynı hizaya geldiğinde kurnazca bir bakış atıp tekrar narasını attı; ''Şen gibi bal tatlii...'' Anlaşılan bir pazarlama taktiğiydi bu, benim bu tuzağa düşmemem için ondan daha kurnaz olmam gerekiyordu ki buna hiç niyetim yoktu. El işaretiyle ondan durmasını istediğimde o kendinden emin bir şekilde ''tamam abe!'' diye karşılık verdi. Aşağıya inip tüm tatlıları vermesini istediğimde yüzündeki sevinç görülmeye değerdi. Evet bugün işi erken bitirmişti ve okuldan önceki zamanı oyun oynayarak geçirebilecekti. İki haftalık tatilim boyunca sadık bir müşterisi olmaya devam ettim. 5 yıl boyunca İstanbul da yaşamak için çırpınıp duruyordum. Oysa şimdi kendimi güvende ve mutlu hissediyorum. Kuşlar öleceğini anladıkları zaman var güçleriyle yuvalarına ulaşmaya çalışır, orda bir damla gözyaşı dökerek ölürlermiş. Çünkü ölürken bile yuvalarında daha güvende olduklarını düşünürlermiş.
|
|
|
14 Mayıs 2010
|
drosera
|
Yaşadıklarını güzel tasvir etmişsin fakat her memlekette olduğu gibi güzel Nusaybin içinde yaşayacağın duyguları kendisi yaşamayan kişi bilemez. Anladığını sanır anlayamaz. Bilmek isteyen ise kalkar gider o temiz havayı solar, şen gibi bal tatlı alır ve oradaydım der :) Çalışmalarının devamını dilerim...
|
|
Uyarı
|
Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.
Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.
Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.
|
Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
0
|