ForumYeni kitaplar  Yeni Konu 

Yorgo Hacıdimitriadis’in Aşkale-Erzurum Günlüğü - Ayhan Aktar

03 Ekim 2011

hurkus

Türk basını hep kullanıldı - ÖZLEM ERTAN (Söyleşi)


Son kitabında Varlık Vergisi döneminde basının azınlıkları soyguncu olarak tanıttığını anlatan Ayhan Aktar, “Türkiye’de basının Devlet tarafından kullanması yeni değil” diyor

Varlık Vergisi’nin Cumhuriyet tarihi boyunca karşımıza çıkan azınlık karşıtı uygulamalar arasında önemli bir yeri var. İkinci Dünya Savaşı yıllarında artan savunma harcamaları ve hızla yükselen enflasyon bahane edilerek 1943 yılında uygulamaya kondu Varlık Vergisi. Dönemin hükümeti bu vergiyle savaş koşullarından yararlanarak haksız kazanç sağlayan zenginleri vergilendirmek amacını taşıdığını söyledi. Fakat Varlık Vergisi’nin aslında piyasayı gayrimüslim tüccarların elinden almak amacıyla uygulamaya konduğu kısa sürede anlaşıldı.

1991 yılından beri Varlık Vergisi hakkında çalışan Prof. Dr. Ayhan Aktar’ın yayına hazırladığı, İletişim Yayınları tarafından yayımlanan Yorgo Hacıdimitriadis’in Aşkale-Erzurum Günlüğü adlı kitap, kendisine biçilen fahiş vergiyi ödeyemediği için Erzurum’daki çalışma kampına gönderilen İstanbullu Rum un tüccarı Yorgo Hacıdimitriadis’in o yıllarda kaleme aldığı anılarının yanında Ayhan Aktar’ın Varlık Vergisi’yle ilgili makalelerini ve süreci anlamamızı kolaylaştıran çeşitli belgeleri barındırıyor.

Prof. Dr. Ayhan Aktar ile Yorgo Hacıdimitriadis’in Aşkale-Erzurum Günlüğü, Varlık Vergisi ve azınlık karşıtı politikalar hakkında konuştuk.


Yorgo Hacıdimitriadis’in günlüğünün önemi nedir?

Yakın zamana kadar Varlık Vergisi’ni ödeyemeyen gayrimüslimlerin gönderildiği Aşkale, Erzurum ve Sivrihisar’daki çalışma kamplarında neler olup bittiğini bilmiyorduk. Sadece Aşkale’ye giden gazeteci Feridun Kandemir’in yaptığı röportajlar vardı elimizde. Çünkü 1943 senesinde bu çalışma kamplarında kalan insanların hepsi ölmüştü ve onlarla mülakat yapma imkânı yoktu. Birinci elden anlatım içermesi dolayısıyla Hacıdimitriadis’in günlüğü çok önemli.

Yorgo Hacıdimitriadis’in günlüğü Yunanistan’da elinize geçti, değil mi?

2005’te konferans vermek için Yunanistan’a gitmiştim. Orada Niki Stavridi isimli bir hanım yanıma geldi ve Varlık Vergisi’ni ödeyemediği için 1943’te Erzurum ve Sivrihisar’daki çalışma kamplarında kalan dedesinin günlüğünden söz etti. Günlüğü okuduğumda çok etkilendim ve yayıma hazırlamak istediğimi söyledim. Stavridi’nin isteği doğrultusunda günlük önce Yunancaya çevrilip Yunanistan’da yayımlandı. Sonra da Türkçesi için çalışmaya başladık. Ben kitabın Türkçe yayımı için 15 yıl evvel kaleme aldığım uzun makaleyi son bulgular ışığında yeniden yazdım. Kitabın sonunda çalışma kamplarına gönderilenlerin listeleri var. O dönemin gazetelerini inceleyerek mükelleflerden 800 küsür tanesinin ismini bulup kitaba ekledim. O dönemde tutuklanan gayrimüslim mükellef sayısı 1400.

Yorgo Hacıdimitriadis, Eskişehir’deki Sivrihisar çalışma kampındayken günlük tutmuyor. Ancak 1943’ün ağustos-aralık ayları arasında orada kalıyor.

Eskişehir Sivrihisar’daki çalışma kampı korkunç bir yer. Koşulları Aşkale ve Erzurum’dan çok daha kötü. Mükellefler açık arazide, delik çadırlarda kalıyorlar. İstanbul-Ankara karayolunun inşaatında çalışıp taş kırıyorlar ve başlarında onlara kan kusturan bir komutan var. Herhalde Hacıdimitriadis o koşullarda günlük tutamadı.

Kitabınızda sadece Hacıdimitriadis’in günlüğü ve vergi mükelleflerinin isimleri yok. Vergi mükellefleriyle birlikte Aşkale’ye giden gazeteci Feridun Kandemir’in yaptığı röportajlar, Varlık Vergisi Faciası adlı bir kitap yazarak süreci anlamamızı sağlayan dönemin İstanbul defterdarı Faik Ökte’nin biyografisi ve konuyla ilgili başka birçok ayrıntı bulunuyor kitapta.

Evet, Faik Ökte’nin biyografisini de kitaba ekledim ve önümüzdeki yıllarda bunu genişletmeyi düşünüyorum. Faik Ökte’nin kendisine yönelik eleştirilere cevap niteliğinde yazdığı Vur, Fakat Dinle isimli metin de var kitapta.

Varlık Vergisi’nin Cumhuriyet tarihi boyunca uygulanan azınlık karşıtı politikalar arasındaki yeri nedir?

Varlık Vergisi’nin mimarı olan dönemin Başbakan’ı Şükrü Saracoğlu, Cumhuriyet’i kuran kadronun bir parçasıdır. İstiklal Savaşı’na katılmış ve çetecilik yapmıştır. İttihatçı İzmir Valisi Rahmi Bey, eğitim için İttihat Terakki bursuyla İsviçre’ye yollamıştı Şükrü Saracoğlu’nu. Cumhuriyet’i kuran kadrolar, Türkiye’nin ekonomik kurtuluşunun Türkiye piyasası Müslüman Türklerin eline geçtiği zaman tamamlanacağını düşünüyorlardı. Varlık Vergisi, piyasayı Türkleştirmek için yürürlüğe kondu.

Kimden ne kadar Varlık Vergisi alınanacağını belirleyen komisyonların başına eski İttihatçıların getirilmesi de ilginç bir ayrıntı. Bu ayrıntı, Varlık Vergisi’yle amaçlananın aslında ne olduğunu en başta ortaya koyuyor diyebilir miyiz?

Evet, tabii ki. Varlık Vergisi gibi azınlık karşıtı bir politika uygulanırken İttihatçı kadro devreye sokuldu. Kitabımda biyografisine yer verdiğim Ferit Hamal böyle biri. Konya Ermenilerinin tehcir edilmesinde rol oynayan Hamal, Varlık Vergisi hususundaki katkılarından dolayı CHP’den milletvekili seçilerek ödüllendirildi.

Kitabınızda Varlık Vergisi’nin nasıl belirlendiğiyle ilgili ayrıntılar da var. Kazançları aynı olan iki tüccardan gayrimüslim olanının ödemesi gereken vergi Müslüman olanınkinden kat be kat fazla.

Aynen öyle. “Varlık Vergisi zenginlerden tahsil edildi” lafı sadece Müslüman Türkler için geçerlidir. Gayrimüslimler için böyle bir şey söz konusu değil. Fakirlik yardımı alan gayrimüslimlerden bile fahiş vergiler istenmiş.

Dönemin gazetelerinin azınlıkların topluma vurguncu, soyguncu olarak tanılmasında ve Varlık Vergisi’nin arkaplanının hazırlanmasında önemli bir rolü var.

Gazetelerin psikolojik operasyonlara alet olmasının geçmişi çok eskiye dayanıyor. Cumhuriyet tarihi boyunca gazeteler hep manipüle edilmiş ve Devlet’in amaçları doğrultusunda kullanılmıştır. Günümüzde de bu yapılıyor. Bu konuda bir devamlılık var.

Sonuçta basının da etkisiyle Varlık Vergisi yürürlüğe konuyor ve vergilerini ödeyemeyen gayrimüslimler Erzurum, Aşkale ve Sivrihisar’daki çalışma kamplarına gönderiliyor. Peki Şükrü Saracoğlu hükümeti sonra neden vergileri tahsil etmekten vazgeçip mükellefleri serbest bırakıyor?

1943’ün yaz aylarında New York Times gazetesinden Cyrus L. Sulzberger İstanbul’a geliyor ve durumu öğreniyor. Sonrasında da New York Times için Varlık Vergisi rezaletini anlatan bir yazı dizisi hazırlıyor. New York Times’ta çıkan yazıların Ankara’da duyulmasından sonra TBMM toplandı ve bu işi kapatmaya çalıştı. Sonuçta Varlık Vergisi uygulamasına son verildi ama bu iş kapanmadı. Verginin toplandığı dönemde İstanbul Defterdarı olan Faik Ökte Varlık Vergisi Faciası adlı bir kitap yazarak bu adaletsiz uygulamayı tüm ayrıntılarıyla anlattı.

(Fotoğraf: Yorgo Hacıdimitriadis, kızları Fifi ve Adela yla.)

Evet ama Faik Ökte böyle bir kitap yazmanın bedelini ağır ödedi.

Hem de çok ağır ödedi. Kariyeri sıfırlandı. Derin Devlet, 1950’de yayımlanan bu kitabı unutmadı ve 1958’de Faik Ökte’ye bir komplo kurdu. Ökte, rüşvet aldığı iddiasıyla tutuklandı ve bir süre içeride kaldı.

Şükrü Saracoğlu, basına kapalı CHP grup toplantısında verginin asıl amacını “Piyasaya hâkim olan gayrimüslim unsurları bu sayede bertaraf edeceğiz. Piyasayı Türk tacirlerin ve Türklerin eline vereceğiz” sözleriyle açıklamıştı. Peki Saracoğlu bu hedefine ulaşabildi mi?

Bu yöneticiler müteşebbisin niteliğini bilmiyorlar. “Piyasa açıldı Türkler gelir yapar” diyorlar. Ancak müteşebbis olmak kolay değildir ve risklidir. Diyelim ki 300 bin markı tekstil işine yatırdın. Eğer işi bilmiyorsan batarsın. Şükrü Saracoğlu ve Kemalistler, “Biz piyasayı gayrimüslimlerden temizledik, gelin,” dedi ama gelen olmadı. Müslüman Türk tüccar sınıfının oluşması 1960’ları hatta 70’leri buldu.

operatik@gmail.com

Taraf (28.09.2011)
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0