ForumOrtak Masalİzmir  Yeni Konu 

Her şey çocuklar için yapılan bir geziye katılmakla başladı.

24 Eylül 2007

nuhungemisi

İzmir'in ılık günlerinden biriydi... armasını tutan bayanın yanına doğru aceleyle yürüyen annesinin peşinden sürüklenen Nehir erken gelişmişliğini saklamak için kambura yatmış gibiydi. Anne babaların soran gözlerle çevreye bakıştığı meydanda bir buluşmaya gelmişlerdi. Yeni yetmeler için bir gezi düzenlenmişti. Adı olarak ilan edilmiş bu geziye birkaç yaşıtı gibi de nefret ederek gelmişti. Ancak gezinin ve gezide tanışacağı bazı kişilerin, yaşamını değiştireceğini aklına bile getiremezdi...

: Bu sanal roman tüm üyelerimizin katılımına açıktır. Herkes bir bölüm yazıp, olayın ortak örgüsünü ve tiplemeleri kollayarak öyküye katkıda bulunabilir. Hele gerçek gezilere katılanlar -özellikle gençler- işe dahil olursa tadından yenmez...
25 Eylül 2007

deren

O gün annemle babam beni Lozan’da Ebrulitur’a emanet ettiler. Sanki ben valizim de, bagaja veriyorlar. Kim bilir kendileri nerelere gideceklerdi, bana da bu kültür gezisini çıkardılar! Her gün okul, her gün ders, bir sürü kurs, Cumartesi de kültür gezisi! Neler icat ediyorlar bu büyükler..

Neyse, Resmiye Hanım dedikleri birisi beni elimden tutup otobüse çıkarmak istedi. Ben otobüse çıkamaz mıyım sanki! Sonra başka bir büyük geldi, adımı sordu. Yetmezmiş gibi benimle sohbet etmeye çalıştı. Kendini çok akıllı zannediyor ya, beni tavlayacak aklı sıra Sonra benim gibi bir sürü çocuk geldiler ve herkes otobüse bindi. Bazıları birbirini de acentacıları da tanıyorlardı. Daha da garibi pek hevesli görünüyorlardı. En sonra rehber dedikleri uzun saçlı şişman bir adam geldi. Mikrofonu aldı, sesi nasıl kocaman anlatamam. Ama adam akıllıydı. Öyle hiç kimseyi öpmeye, şirin görünmeye çalışmadı. Adam gibi adam yani. Bir de şey demez mi; “Çocuklar bugün çok sıkıcı bir gün olabilir, biz eğlenmek için elimizden geleni yapalım” diye.. Tuttum bu rehber adamı. Galiba da üniversitede öğretmenmiş. Üniversite öğretmenleri her şeyi bilir gibi yapmıyorlar galiba.

Sonra bize ne dinlemek istersiniz diye sordu? Ne yani okul şarkıları söylenmeyecek miydi? Her kafadan bir ses çıktı, sonra o bizim hiç duymadığımız bir müzik koydu. Sonra da müzik hakkında bazı şeyler anlattı. Gerçekten sanki at nalı, uçak sesi, hayvan sesi gibi değişik seslere benzettik müziği. Acayipti ama eğlenceliydi. Bu müzik galiba filimlerdekine benziyordu.

Sonra önümdeki sırada kıvırcık saçlı bir kız oturuyordu. 3. sınıftaymış. Çok gülüyordu, sinir oldum. Ama su istediğimde bana kendi şişesini verince iyi oldu. O su isteyince de ben gidip dolaptan ona getirdim. Acentacılar dolabı açtığım için hiç kızmadılar. Bize öyle susun, ceketinizi çıkarın, yerinize oturun diye de emirler vermediler. Birisi mikrofonu aldı, yolumuz kısa ama isterseniz ceketlerinizi çıkarın da terlemeyin dedi. Sonra da dolaştılar, yardım isteyen var mı diye baktılar. Ama bizi zorlamadılar. Eh işte fena değil, gidiyoruz bir yerlere, bakalım neler olacak, neler göreceğiz..
18 Ekim 2007

deren

Oysa Defne geziye merak duygusu ile dolu olarak gelmişti. Daha önce bu tarz gezilere katılmış , çok ilgi duymasına rağmen çok yorulmuştu. Çünkü daha önceki geziler sabah çok erken başlıyordu. Akşam eve ulaştıklarında ise oldukça geç oluyordu. Bu sefer sabah keyfini de yapmış olarak geldiği için çok mutluydu. Üstelik her zamankinden daha çok arkadaş olacağını biliyordu. İlk gördüğü çocuk Nehir'di. ... ( Ekleyen: Dr. Tülin Kaynak)
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0