Moshe
|
Cennet bahçesinde oyun oynayan Ariadne ve en samimi dostu olan köpeği Jupiter’in izinsiz bir şekilde cennetten dünyaya uçmaları ile başlayan tartışmalarla geçen çok zevkli bir serüven. Ariadne ve Jupiter yapmış oldukları yolculukta istemeden de olsa Hollanda’ya gelmişlerdir ve şaşkınlığında içine katıldığı sonsuz bir merakla dünyayı gözlemlemeye başlamışlardır.
Önce çok beğendikleri yeryüzü bir süre sonra son derece sıkıcı ve korkunç gelmeye başlayacaktır. Bu kadar güzel bir gezegende insanların birbirlerini, hayvanları ve doğayı katletmelerine bir türlü anlam verememeye başlarlar. Ariadne özellikle doğanın ve hayvanların bu eziyetlerden nasıl kurtulabileceklerini düşünürken bir kalabalık içinde “demokrasi her şeye çaredir” sözünü duyar ve tüm dünyaya gerçek demokrasinin nasıl olması gerektiğini anlatmaya koyulur. “Her Şeyin Anlamı” adlı bir eser yazar. Bu eserde fark ettiği tüm sorunları sıraladıktan sonra çok kapsamlı bir demokrasi ile tüm bu sorunların çözülebileceğini iddia eder. Ariadne Kitabında diğer sorunların yanı sıra artık kadınların uğradı haksızlıklarda ciddi bir şekilde eleştirmiştir. Ve ne olduysa o kitabın yayınlanmasından sonra olacaktır.
Kitap yayınlanır yayınlanmaz malum çevrelerin tüm şerlerini üstlerine çekecektir. En iyi dostu Jupiter ile birlikte tüm bu karalama kampanyaları ile başa çıkmaya çalışırken Kate isminde bir dost daha edinirler. Ariadne ve Jupiter o kadar bıkmışlardır ki tekrar cennete göç ederler. Orada Kleopatra ile (Bildiğimiz Mısır kraliçesi. Ne de olsa cennetteler daha kimler kimler gelecek sahneye) tanışıp çok farklı meclislerde bulunmaya başlar.
Cennet de birçok siyasetçi, biliminsanı, sanatçılarla birlikte çok derin konular artık daha sık tartışmaya başlanır. Marx, Hugo, Freud, Kennedy, Wolf, Sokrates gibi birçok kimse cennet de dünyada gelişen olayları ve geçmişte yapmış oldukları tespitlerin tekrar bir muhasebesini yapmaya başlarlar. Zira Ariadne dünyada iken demokrasi için yapmış olduğu tüm konuşmalar dünyada ki insanlar kadar cennette ki ruhları da ilgilendirmeye başlamıştır. :)
Ariadne dünyadaki bir şenliğe katılmak için tekrar dünyaya bir ziyarette bulunurlar Kleopatra ile birlikte. Bu ziyarette Friedrich isminde bir piyaniste aşık olur ve tekrar dünyada yaşamaya başlar. Ariadne cinselliğinin farkına varmasıyla dünyaya daha farklı bir gözlükten bakmaya başlar. Vesaire…
Kitap fantastik bir kurgu ile dünyanın günümüzde ki sorunlarına değinmeye çalışmış. Bunu yaparken de çok yerinde temalarla sorunları daha da dikkat çekici hale getirmiş. Basit bir feminist dille yazıldığı iddia edilemez zira yazar demokrasiyi kadınların hakları için bir gereklilik olmasından ziyade daha geniş ölçekte tüm dünyanın ihtiyacı olduğunu sık sık vurgulamakta. Demokrasiyi tarif ederken demokrasinin önündeki engelleri de çok iyi bir dille acımasızca eleştirmiş. Bu engellerin başında fabrikatörler, medya patronları ve bürokrasi takımını göstermektedir.
Kitaptan altını çizdiğim birkaç alıntı ile noktalamak istiyorum.
Ariadne, Sigmund Freud’a fena halde çıkışır: “Saldırganlık üzerine teorilerinizi kurarken erkekleri düşünüyordunuz,” diye karşılık verdi Ariadne. “Kadınları (üzerinde çalıştığın üst sınıftan üç Viyanalı kadına dayanarak), saldırgan olmadıkları ve onları aşağılayan bir düzende yaşmayı kabul ettikleri için mazoşist olarak nitelendirdin. Kadınların erkelerle eşit haklara sahip olabilme haklarını “elektra kompleksi” olarak gördün. Sizin düzeninizde kadınların kazanamazdı… Üzgünüm ama hiç net değilsin. Kültürün ve egemen ideolojinin kişilik üzerindeki etkisini atlıyorsun. Adaletsizliği savunmak için bahaneler ve açıklamalar uydurdun. Ama biyolojik yapımızda bulunan ve kaçınılmaz olduğunu söylediğin gizli amaç ve dürtülerin hiçbirini kanıtlayabilmiş değilsin.”
Hitler’in IX. Papa Pius’u görünce davranışları hemen değişti. Papa’nın yanına koşup kiliseye saygılarını sonra onunla ne kadar çok tanışmak istediğini belirtti. “Aynı ilkeleri uygulayarak size öykünmeye çalışıyordum. Bu benim saltanatımın sürekliliğini sağlayabilirdi. Beyin yıkama teknikleri gerçekten çok işe yarıyor!” “Ama seninkiler işe yaramadı.” Pio Nono küçümseyerek içini çekti.
Martin Luther King’in sözleri üzerine, Darwin tartışmaya katılır. “Şimdiye kadar kimse insan doğasının gerçekte ne olduğunu kanıtlayamamıştır. İnsanlar sadece olan bitene bakıp değiştiremedikleri ne varsa onun kaçınılmaz olduğunu söyleyip duruyorlar. Bu hiç bilimsel değil!”
Ariadne Kleopatra’nın piramitler hakkında anlattıklarını anımsadı. Gizli geçitlerin bir kadın rahmine benzemesinin nedeni ölülerin geçitlerden geriye dönüp yeniden dünyaya gelebilecek olmasıydı. Kleopatra’nın söylediği şuydu: “Ariadne, ilk önce piramitlerin küçük, dar girişinden geçerek büyük bir odaya gelirsin – vajinal kanaldan kadın rahmine giriş gibi. Daha sonra piramidin içindeki en büyük ve gizli odaya gelinir. Bu, kadınların vücutlarındaki yaşam üretebilen gizli bölümdür. Anlıyor musun?” Ariadne’nin kafası daha da karıştı. “O zaman piramitlerin de Yaratıcılık inancıyla ilgisi var…”
Birçok alıntıyı buraya yazmak isterdim ama çok zaman alacak bir iş. Bence kitap çok güzel. Tavsiye ederim. İzmir’de yaşayanlar Üçyol metrosunun girişindeki kitapçıdan 1 Liraya alabilirler. :)
|