deepblueeagle
|
Borana tutulmuş yer gök hışım gibi
deniz ayakta uğul ıslık
kubbe çatlıyor yeşil köpük su üstüne.
Ve Amazon kızları doru küheylan
şafak çizgisi doruklarda, soluk soluğa
ünlüyorlar gök katına
“yurdumuz, obamız olsun burası”.
oklar fırlıyor rüzgara koşut
zaman dingin yel siniyor
lir nağmesi yalazında orman kuşları
Tanrı katında kutsanıyor –o an-
ve adını koyuyorlar şiir beldenin
İzmir… Smirna… Smirnam…
Nar çiçeğidir Eros okları
bebe sesiyle tüten bacalar
üzüm şırası kızlar gülendam
yele başlı Adonisler çağlayan,
Ege oymukları incir tütsüsü
ve dalga dalga Homeros mısraları
İsa’dan önce İsa’dan sonra
başlıyor İzmir’in mavi türküsü.
Mühür mühür kazınmış sevdalar,
bin yılların hamurunda Yamanlar dağı
gün görmüş Çatalkaya buğulu defne
el eder burcundan Kadifekale
kucaklamaktalar zamanı.
Tarih dokunur tezgahlarında
tuğlar… meçler… at kişnemesi
İskenderi, İyonu, Acemi ve Rumi’si
Hitit güneşinden nam kapmış
üç hilalle kucaklaşmış
duru güzel, Akdenizin incisi.
Venüsle uyur körfezinin koynunda
martı çığlıkları saba rüzgarı
Musayı, İsayı, Mustafayı da
barındırmıştır o sevgili bağrında
ve bir sonbahar eylülün dokuzu
Belkahvenin yamaçlarında
“Çiçekler açmıştır İzmir’in dağlarında”.
“Kordonboyu seyrine çıktım”,
Karşıyakada İzmirin gülü’ne
Ve Zeybekle Mahuruna candan vuruldum,
Hisar, gül pıtrağı tanyerilerde
sevinç yumağı sofralar imbata karşı
mayıs gülünde hıdrellez kızları
sandalına, vapuruna, dumanına tutuldum.
Damarımda lav gibisin İzmirim
bereket tanrılı nazlı diyarım
al-yeşil oyma Kestane pazarım
yüzümü yuğarım kırk ikindilerde
uygar yüzlüm, ninnim, beşiğim
salın da yürü ebede kadar
seninle uyuyayacağım selviliklerde.
Mehmet İhsan Özgen
(1936-2008)
|