hurkus
|
Garaudy ve selülitler - Rengin Soysal
Roger Garaudy ölmüş.
Hemen hemen bütün düşünürler gibi Garaudy’yi de büyük abim Cemal’in kütüphanesindeki kitaplarından tanımıştım ilkönce.
Yine çok yakın zamanda vefat eden Nezih Uzel’in çevirisiyle 1983 yılında yayımlanan İslâmın Va’dettikleri’nde “... altı bin yıldan beri içinde yaşadığımız toplumlar sadece ‘erkekler’ tarafından ve ‘erkekler için’ düzenlenmektedir. Yani insanlığın ancak bir bölümünün eli ile... Bu topluluğun ‘kadınları’ unutulmuş yahut saf dışı edilmiştir. (...)” diyor Garaudy.
İşte, kürtajı yasaklama çabalarını alın...
Aynı anlayışın işaretlerini görürsünüz arka planında.
Hükmetmek için yasaklardan medet ummak daima ters teper oysaki kısa veya uzun vadede.
Hükümetin kürtaj çıkışına, dindar ve AK Partili olanlar dâhil, kadınların karşı duruşu, artık işlerin “insanlığın bir bölümünün eli ile” yürütülemeyeceğine iyi bir örnek...
Kadınlara rağmen “muktedir” olma imkânı yok.
Ancak her yerde ve her dönem “yaranmak” isteyenler vardır bir de.
İnsanlarda beni en rahatsız eden karakter zaafı birilerine yaranma gayretidir.
“Yaranılmak” istenen kim ve ne olursa olsun.
İster siyasi iktidarlar, ister patronları, ister herhangi bir menfaat sağlayacakları birileri.
Ya da şu son kadınlar arası “selülit” savaşlarında, “selülitli görünmek kadına değil erkeğe şiddet” diyerek erkeklere yaranma yarışına girenlerde açıkça tezahür ettiği gibi.
Yaranma iştiyakının arkasında müthiş bir güvensizlik, yetersizlik duygusu yatıyor olmasın sakın. Aksi halde başarısız olacaklarına, sevilmeyeceklerine dair yerleşmiş bir inanç.
Taraf’ın yeni yayımlanmaya başladığı tarihlerde “Erkekler daha zeki” başlıklı bir yazı yazmıştım:
“Bir kere erkeklerin daha zeki olduğunu anlamanız için medyada yayınlanana, yazılıp çizilene bakmanız yeter. Ne de olsa toplumun aynası.
Siz bir erkeğin ‘mayosundan sarkan göbeğiyle yakalandığını’ okudunuz mu hiç. Ya da ‘üst düğmesi açık kalan gömleğinden görünen göğsündeki tüylerin ağardığı gözlerden kaçmadı’ yazdığını. Şöyle bir cümleye rastlamanız mümkün mü veya, “yıllar acımasızlığını göstermiş, kıvırcık saçlarının yerinde yeller esiyor şimdi.”
Bazı kadınlar bir fark edebilseler keşke, birbirlerini vurma çabalarının bir gün dönüp kendilerini vuracağını.
Erkekler arasında rekabet, çekememezlik yok mu... Belki kadınlar arasında olduğundan çok daha fazla ama “erkek dayanışması” sayesinde mevzilerini koruduklarını bildiklerinden böyle tuzaklara düşmüyorlar.
Sadece muhafazakârlara, kürtaj meselesinde ortaya çıktığı şekliyle dinî hassasiyeti yüksek erkeklere veya AK Parti hükümetine has bir özellik sayamayız kadını belli kalıplar içinde tutma arzusunu.
Halil Berktay daha yeni yazdı Nâzım Hikmet’in kadınlara “öğüt verdiği” makalelerini.
Entelektüeli sanatçısı, solcusu sağcısı pek çoğu memnun kadınların tarihten gelen konumlarından.
Belki de alışkanlıklarının değişmesine uyum sağlayamıyorlar.
Bir kadının espri yeteneğini kolay algılayamıyorlar mesela. Yanılmıyorsam, bir araştırma sonucuna göre kadınlar espri yaptıklarında erkeklerin esprilerine gülündüğü kadar gülünmediği yazılmıştı geçenlerde.
Hâlbuki bizden çok bilinen bir örnek, Gülse Birsel’in üstün bir mizah zekâsı var, güldürü yazan erkek meslektaşları asla onun düzeyine ulaşamıyorlar.
Spor gazetelerinin adının AMK olmasına gülüyorlar veya.
Aslında gazetelerdeki bu çeşit tartışmalar veya yalnızca medyanın gündemini takip etmek insanı sığ bırakmaya birebir.
Roger Garaudy tasavvufun derinliklerinde gezinmeyi seviyordu. Kitabında, “Kendine dön, bütün varlığın özetini orada bulacaksın” sözünü hatırlatıyordu.
Sayfalara göz gezdirdikçe ben de düşünüyordum...
Yasaklarla, korkularla hükmedemezdiniz, kimseyi değiştiremezdiniz.
İnsan ancak kendi kendini değiştirebilirdi.
Bunun yolu da sevgiden geçerdi.
Allah sevgisi de kul sevgisi de birbirinin içindeydi.
rengin.soysal@gmail.com
Taraf
16.06.2012
|