|
Benim Taşram'dan yeni haberler var!
08 Ekim 2007
|
sultan
|
:D Neredeyse en güzel pazar günüydü. Güneşli, huzurlu. Kekliktepe'de kuş cıvıltıları ve Ekim kıpırtısızlığı, Eylül'den miras çarşaf gibi bir deniz manzarası vardı. Sanki hareket etsek bozulacaktı herşey. Çimlerin üstünde kahvaltı ve gazete sessiz bir törendi. Sonra karşı komşularımızı bahçede görünce kahvemizi onların Karantina adası ve İskele manzarasında içtik; komşuluğun tatlı sohbeti içerisinde. Onların kamelyalarının ne zaman açacağını, muz ağaçlarının budanma inceliğini, çimlerin ayrık otlarını, zeytin ağaçlarının kutsallığını, heykelliğini konuştuk. Bahçelerimizi ballandırdık durduk. Sonra adeta taşramızı tanıyalım, sevelim turuna çıktık. Sevgili dostumuz Seferis'in dilekleri ve duaları tuttu sanki. Biraz sonra Mehmet Ünal'ın İskele'de Tansaş'ın arkasında, denizin kıyısında bulunan Ünal Restoran'dan geçtik. Mehmet Ünal'la tanıştık. İçerisi tertemiz ve mis kokuluydu. Deniz Sinariti yoktu ama daha capcanlı dev karidesler vardı. Komşularımız tadilata girmiş olan Sahil restoran yerine alternatif bir yer arıyorlardı. Bizim Balıkçı Memet'in (İskele Balıkçısı yani) önünden geçerken ızgara sardalye yemek geldi aklımıza. Onun annesinin ve eşinin pişirdiği balık çorbası ve ızgara fileto sardalyeleri sevinç içinde yedik. Derken Nazmi İlhan'ın polen süs bitkilerine uğradık Dört yol kavşağında. Sarı ve kavuniçi Tevitya ile tanıştım. Servi ağacı ile palmiye ağacının birbirine açtığı savaşı gördüm. Biri diğerini hapsetmiş kendi ağaç kovuğuna. Yuka bir usta heykeltraş elinden çıkmış gibi. Süs olmayan nar ağaçlarından iki tane aldık. Bir tanesi Hicaz yani hafif mayhoş fakat küçük çekirdekli. Diğeri normal nar ağacı fidanı. Seneye meyve verecekmiş o ama hicaz olanı ömür vefa ederse 5 yıl sonra inşallah. Kamelyalarımıza demir vitamini ve gübre aldık. Çay ikram ettiler. Serayı gezdik hep beraber, ne çok yeni ağaç ve bitki tanıdık. Daha bitmedi gezimiz bir de Çeşmealtı tarafına gittik. La Villa diye bir restoran açılmış bakalım dedik ama tam bir hayal kırıklığı görüntüsü bile. Gerisi Allah kerim, günahı boynumuza. Hala keşif turumuz bitmedi sevgili komşumuz Muammer Abi bizi bir de yeni açılmış "Rahatla" adlı ponnylerin olduğu yeşil bir parka götürdü. Çocuklar ilk binicilik derslerini burada alıyorlar. İsteyen yiyor, içiyor, soluklanıyor, gazete okuyor, salıncakta sallanıyor, köpek seviyor, "RAHAT"lıyor RAHATLA'da...
Herşey çok güzel benim Taşram'da, URLA'da.
|
|
|
13 Kasım 2007
|
tan1978
|
sn. Sultan
urla yazınızı okudum cok hos olmus fakat sonunda bahsettiğiniz la villa restoran ile ilgili kısım dikkatimi cekti. bahsettiğiniz restoranın sefi odullu ve cok basarılı bir mutfagı var hatta bir grume olarak idda edebilirimki izmirdeki en lezzetli mutfaklardan biri. benzerini surada yiyebilirsiniz diyemeyecegi. sizin begendiğiniz ve soylediğiniz balık restoranlarınıda biliyorum hijyenik acıdan cok zayıf ve sıradan yerlerdir ( ekmek arası kokorec yemek gibi ) kokorecde iyidir kulturumuzdur ama kokorecle meyveyi karsılastıramayız herhalde..
dış görüntüsü bile yetti demissiniz ama bahsettiğiniz restoran 70 yılarda yapılmıs bir villadır hatta yası tutan cogu urlalı ozellikle cesmealtılı o evin bahcesinde oyun oynamıstır ve cok iyi bilir. dolayısıyla ev eski bir evdir.restoran sahiplerinin evin yapısını bozmamak icin dısını cok fazla ellemediklerini ogrenmistim.
bilgilerim bunlar paylasmak istedim ( uzmanlık alanım oldugu icin )
la villada yemek yerseniz beni anlayacaksınız
isterseniz birde buradan inceleyin www.urlalavilla.com
saygılarımla
prf. A. Tankut Sener
|
|
27 Kasım 2007
|
sultan
|
Sevgili Tankut Bey, Aramıza hoşgeldiniz. Şeref Verdiniz. Özenli mesajınızı alınca çok sevindim. Üşenmemezliğiniz için de kutluyorum sizi. La Villa için ise "sorumsuzca" konuşmamı eleştirmenizi haklı buldum.O gün çok aramıştık ve çok hevesle gitmiştik. Ne tür yakıştırmalar yaptıysak kafamızdan o binayı görünce hayalkırıklığı yaşadık. Ve elbette nezaketi unutarak önyargı silahını kullandıkkk. Oysa görüntü ve içerik yine biribiriyle çelişti ve biz yine yanlış tuzağa düştük demek ki! Böylesi konularda hep haksız çıkmayı istemişimdir. Bir gün mutlaka oraya gideceğim ve orayı deneyeceğim. İster seveyim ister sevmeyeyim sizin sözlerinizi unutmadan değerlendireceğim. Önerdiğiniz adresten de ayrıca baktım "mamalar" güzel ve iştah açıcı görünmekteydi Önerileriniz ve haber desteğiniz bizi geliştiren ve besleyen kaynaklardır. Gayretleriniz için bir kez daha teşekkürler. sevgi ve saygılarımla...Pervin
|
|
08 Ağustos 2008
|
BODEGA
|
Sevgili Pervin hanım,
Anlattıklarınız içimi doldurdu.Kırkbeş yıldır yaşadığım şehrim İstanbul'u artık tanıyamıyorum ve buralar benim olmaktan çıktı. Zaten on yıldan beri güzel ülkemin küçük,sessiz,sakin,yeşil köşelerini yerleşmek amacıyla geziyorum. Ama ben sorumluluklarımdan kopup da gidene kadar oralar da kirlendi ve doldu..Bu kış Çeşme ve Alaçatı gezisi yaptım .Alaçatı'ya aşık oldum ama bir emekli için pahalı bir yer. Foçayı düşünürken tesadüfler karşıma bu siteyi ve sizleri çıkardı.Urla'nın bütün güzelliklerini sizlerden ve Fatih Türkmenoğlunun Sahil Günlüğü programından izledim. Eylül ayının başlarında üç arkadaş ''Sizin Taşra'ya'' geleceğiz.Diliyorum biz Urlayı ,Urla da bizi sever ve uygun birer ev buluruz.
Sevgiler.......Sema.
|
|
Uyarı
|
Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.
Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.
Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.
|
Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
0
|