Üngör'ün Kadıköy'deki 100 metrekarelik evinde bulunan yaklaşık 750 adet çalgıdan oluşan bu koleksiyonda Tamburi Cemil Bey'in tamburu, Şeyh Nasır Abdülbakî Dede'nin, Kazasker Mustafa İzzet'in neyi ve Neyzen Tevfik'in hastanede alkol tedavisi gördüğü sırada zorunlu olarak karyola demirinden yaptığı metal neyi, Sultan Abdülaziz'in lavtası ve Anadolu ile yurtdışından birçok ender enstrümanın vardı.
Üngör'ün son arzusu bu müzik aletlerinden bir müze kurulmasıydı. Bu amaçla 20 yıldan beri aralıksız uğraşmıştı. Evini ziyaret eden Kültür bakanları bile olmuş, konu defalarca basına yansımış ama müze kurulması başarılamamıştı. Ayrıca Anadolu Çalgıları kitabı oluşturulması için Yapı Kredi Yayınları ile de bir yıla yakın süren çalışma, eski eşinin telif sorunu nedeniyle ihtarname çekmesi sonucunda yarıda kaldı.
Üngör'ün evi zaten bir müze görünümündeydi. Duvarlarında yüzlerce müzik aleti asılıydı, birçoğu da ünlü isimlere aitti. Kapıların arkaları kavallar, neylerle doluydu. Orta sehpası, üzerine bir cam eklenmiş bir davul idi. El yazması defterinde hangi çalgının hangi yılda, hangi ilden ve kimden alındığı tek tek yazılıydı.