Alman Morgen Post gazetesi, Berlinale'de en büyük ödül olan "Altın Ayı"yı kazanan "Bal" filminin yönetmeni Semih Kaplanoğlu'na geniş yer verdi
Alman "Berliner Morgenpost" gazetesi, 60. Berlin Film Festivali Berlinale’de en büyük ödül olan "Altın Ayı" ödülünü kazanan "Bal" filminin yönetmeni Semih Kaplanoğlu’na geniş şekilde yer verdi.
Gazetenin birinci sayfasında "Bal ile Ayı Avlanır" başlığıyla verilen haberde, Kaplanoğlu’nun "Bal" filmiyle Türkiye adına, 46 yıldan sonra ikinci kez "Altın Ayı" ödülünü kazandığı hatırlatıldı. Gazetede ayrıca Kaplanoğlu ile yapılan röportaj yayımlandı.
"Yumurta" adlı filminde Yusuf karakterini 43, "Süt" filminde 18, "Bal" ilminde de 6 yaşındaki haliyle gösterdiğini belirten Kaplanoğlu, böylece bu karakterin çekirdeğine ulaşmaya çalıştığını söyledi.
Bu üçlemenin senaryosunu yazmaya başladığı dönemlerde 42 yaşında olduğunu ve ilk önce çevirdiği filmde Yusuf karakterinin 43 yaşındaki halini yansıttığını ifade eden Kaplanoğlu, kendisinin de o dönemde aynı yaşlarda olduğu için bu karakterin duygularını daha rahat ifade edebildiğini, daha sonra gençlik ve çocukluk dönemine giderek bu karakterin özüne inmeye çalıştığını kaydetti.
Filmde Yusuf’un, rüyasında babasının ölümünü gördüğünü, bununla da babasının ölümüne giden yolu erken bir zamanda göstermeye çalıştığını, bunun Yusuf’un gelecekteki yaşantısını belirlediğini belirten Kaplanoğlu, Yusuf gibi kendisinin de ilkokulda kekelediğini ve ancak 1 yıl sonra arkadaşlarının önünde okuyabildiğini, bunun okullardaki başarı baskısından kaynaklandığını söyledi.
Film boyunca duyulan çanın ne anlama geldiğinin sorulması üzerine de Kaplanoğlu, Yusuf’un cebindeki çanın, küçük şahin ile bir haberleşme aracı olduğunu ifade ederek, filmdeki sükunetli anlarla da zamanın nasıl geçtiğini anlatmaya çalıştığını kaydetti.
Kaplanoğlu, "Doğanın farklı seslerini ilahiler gibi kullanmaya çalıştım. Bu seslerle oynayarak belirli bir ses izi yarattım, ancak ek olarak müzik kullanmak istemedim. Çünkü çoğu zaman müzik, izleyenlerde belirli bir duyguyu zorla yaratmak için kullanılıyor. Ancak bence bu bir filmin sanatsal boyutunu azaltıyor. Ben, belirli durumları sahneye koymak için daha çok doğal ses ve gürültülerin gücüne güveniyorum" diye konuştu.
Çocukların hayatı algılamalarının yetişkinlerden farklı olduğuna, özellikle kamera karşısında durup rol yapmak zorunda oldukları zaman uzunca bir süre bir şeye konsantre olamadıklarına işaret eden Kaplanoğlu, Yusuf karakterinin de okulda zamanını bölmek zorunda kaldığını, doğada ise sınırsız bir özgürlük duygusu yaşadığını, bu krizi aşmak zorunda olduğunu belirtti.
Filmde çok canlı sahnelerin olduğunu, ancak Yusuf’un evde yavaş hareket ettiğini ifade eden Kaplanoğlu, bununla da kendine özgü bir ritm yaratmaya çalıştığını ve bunu "manevi realizm" olarak nitelendirdiğini kaydetti.
Kaplanoğlu, film için uzun süre arıların nasıl yaşadığı, nasıl bal ürettiği hakkında okuduğunu ve bir süre bal üreticilerinin de arasında yaşadığını belirterek, "Ancak sonuçta beni bu insanların büyük ölçüde ormanın ruhunu yansıtması etkiledi. Bal, ormanda yetişen her şeyin özü gibi" diye konuştu.
"Bild am Sonntag" gazetesi, "Onlar Ayıları Vurdular" başlığıyla verdiği haberde, Yusuf karakterini canlandıran 8 yaşındaki Bora Altaş’ın fotoğrafını koyarak, Bora’nın "Bal" filminin odak noktasında bulunduğunu yazdı.
"Welt am Sonntag" gazetesi de Bora’nın fotoğrafını kullanarak, kırmızı halı üzerinde büyük bir oyuncu gibi davrandığı görüşüne yer verdi.
Çok sayıda televizyon kanalı da haber bültenlerinde "Bal"ın başarısına yer verdi. (aa)
ntvmsnbc.com