Eklenme Tarihi: 29.03.2010 13:28
Facebook'ta paylaş
0

- Yaşamı yok edecek enerjilere izin Durdurmak için Karadeniz’den, Munzur’dan, İzmir Allianoi'den, Hasankeyf'ten, Akdeniz'den geliyoruz... 25 Nisan'da Kadıköy'den sesleniyoruz!
- Akkuyu'da, Sinop'ta nükleere hayır demek için,
- Karadeniz'in, Ege'nin, Akdeniz'in derelerini kurutan, vadilerini yok eden HES'leri durdurmak için,
- Munzur'da, Hasankeyf'te, Allianoi'de doğayı ve tarihi sular altında bırakan barajlara karşı çıkmak için,
- Canlı tabut termik santrallere yeter demek için,
- Doğayı ve yaşamı yok eden enerji yatırımlarına ve yaşam alanlarımıza kasteden tüm projelere karşı sesimizi yükseltmek için,
- Çernobil'in 24. yılında, Çernobil kurbanı Karadeniz'den yükselen çağrıyı bütün Türkiye'ye taşıyor, 25 Nisan Pazar günü Kadıköy meydanında buluşuyoruz!

***

Tarihin en büyük nükleer santral kazası olan Çernobil felaketinin, başta Karadeniz kıyıları olmak üzere bütün Türkiye'yi radyasyon yağmuruyla kirletmesinin üzerinden 24 yıl geçti. Zamanın nükleer enerji savunucuları hiçbir önlem almadıkları gibi halka yalan söylediler, bize radyasyonlu çayları içirdiler, radyasyonlu fındıkları okullarda çocuklarımıza dağıttılar. Bugün özellikle Karadeniz'in her evinde insanlar yakınlarını kanserden kaybediyor, devlet ise halen halen “pahalıdır” diye hastalarımızın ilaçlarını bile karşılamıyor.

Üstelik nükleer sevdalılarının Türkiye'nin başına sarmak istedikleri nükleer santral belası için seçtikleri yerlerden biri Çernobil kurbanı Karadeniz'in Sinop kenti. Bir yandan hükümetin nükleere karşı 40 yıldır direnen Mersin Akkuyu için planladığı dört nükleer reaktör projesi de sürüyor. Bugün Türkiye'yi nükleer karanlığa mahkum etmek isteyenlere karşı sesimizi her zamankinden daha yüksek çıkartmak zorundayız. Akkuyu'da, Sinop'ta, Türkiye'nin, dünyanın hiçbir yerinde nükleer santral istemiyoruz.

Akkuyu, Sinop Çernobil olmasın demek için Kadıköy meydanındayız.

***

Başta Karadeniz'in el değmemiş vadileri, Ege ve Akdeniz'in dere ve çayları olmak üzere Türkiye'nin her yerindeki akarsular, doğayı yok etme pahasına kâr peşinde koşanların saldırısı altında. Sadece Doğu Karadeniz’de 750, tüm Türkiye’de 1700’e varan HES projesiyle, enerji bahanesiyle sularımızın kullanım hakkı şirketlere devrediliyor, sular tünellere hapsediliyor, yatağında akan su bırakılmıyor, dünyanın en nadide yağmur ormanları, doğal eski ormanları, akarsu vadileri tarümar ediliyor, üstelik bir de enerji nakil hatlarının yayacağı radyasyonla adeta her vadi bir Çernobil’e dönüştürülüyor. Nitekim Karadeniz'de bir ilk yaşanmış, HES işgaline uğrayan Çayeli Senoz Vadisi Yüksek Gerilim Hatları ile kan kanseri vadisi haline dönüşmüştür.

Çoruh'tan Yuvarlakçay'a, Loç vadisinden Fındıklı'ya, Görele'den Alakır'a... Halkımızın çığlıkları yükseliyor, vadilerinin yok edilmesine, yaşam alanlarının gaspedilmesine karşı kurdun kuşun hakkına sahip çıkan yöre insanları su mültecisi olmamak için direniyor. Sularımızı sermaye eden, doğamıza, tarımımıza, köylülüğümüze kasteden

HES'lere karşı hareketlerimizi büyütmek için 25 Nisan'da Kadıköy meydanındayız.

***

Bir de su tutan diğer tür barajlar var ki sadece akarsuları ortadan kaldırıp vadileri yok etmekle kalmıyor, insanları yerinden yurdundan ediyor ve tarihi mirası sulara gömüp ortadan kadırıyor. Aynı zamanda milli park olan Munzur vadisini yok edecek sekiz baraj projesi Dersim halkının yıllardır kararlılıkla karşı çıkmasına rağmen sürdürülüyor. Bergama'da yapılan Yortanlı Barajı, ‘’su’’ için kurulan, suyla tedavi merkezi Allianoi antik kentini sular altında bırakmak için gün sayıyor. Hiçbir bilimsel ve hukuksal dayanağı olmayan Allianoi'yi katletme projesiyle, 1. derece arkeolojik sit kararına rağmen Allianoi'yi kurtarmak için yapılan girişimler yok sayılıyor. Tarihin en önemli tanıklarından Hasankeyf antik kentini sonsuza kadar baraj sularına gömecek olan Ilısu barajı bütün dünyaya mal olan dirençli mücadelelere rağmen sürdürülüyor.

Akarsularımızı elimizden alan, yaşamımıza ve tarihimize kasteden barajlara ve hidroelektrik santrallere karşı Türkiye'nin dört bir yanında süren direnişleri buluşturuyor ve halkımızın haykırışına kulak tıkayan hükümeti bir kez daha uyarıyoruz:

Munzur özgür aksın, Hasankeyf, Allianoi efsanelerini çocuklarımıza da aktarsın demek için 25 Nisan'da Kadıköy meydanındayız.

***

Geleceğimizi tehdit eden küresel ısınmanın en önemli nedeni olan termik santraller hala bir seçenek olarak görülüyor. “Canlı Tabut” termik santraller sadece iklim değişikliğini geri dönüşsüz noktaya yaklaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda bacasından çıkan zehirli dumanlarla çevresinde yaşayan insanlarda ciddi hastalıklara yol açıyor, ormanları ve tarım alanlarını tahrip ediyor. Buna rağmen hükümet 50'yi aşkın yeni termik santral projesiyle Gerze'den Bartın'a, Erzin'den Çanakkale'ye kadar Türkiye'nin her yerinde hem halkın sağlığını, hem doğayı, hem de yeryüzünün geleceğini tehlikeye atmaya devam ediyor.

Termik santrallara karşı çıkmak, iklim değişikliğini durdurmak için 25 Nisan'da Kadıköy Meydanı'ndayız.

***

Doğaya ve yaşama kasteden, daha çok kâr, daha çok istiflemeden başka değer tanımayan projeler enerji yatırımlarıyla sınırlı değil. Bergama, Eşme, Havran, Ulukışla gibi yerlerde altın madenleri, İstanbul'da üçüncü köprü, Karadeniz sahil yolu, yeni otoyollar, taşocakları, çimento fabrikaları, golf sahaları gibi ormanlara, sulak alanlara, tarım alanlarına ve insan yerleşimlerine zarar veren, kentsel dönüşüm adı altında insanları yaşadıkları yerden koparan bütün yanlış projelere karşı Türkiye'nin her yerinde protestolar ve kampanyalar yükseliyor.

Bizler doğayı katleden, toplum yararını değil şirketlerin çıkarını gözeten, taşramızı insansızlaştıracak, tarımın doğduğu Medeniyetler Beşiği Anadolu’da, giderek tarımı, yerelliği, kültürlerimizi yok edecek bu sözde enerji ve sanayi projelerine mahkum olmadığımızı biliyoruz. Üretilen elektriğin % 15’inin kayıp/kaçak olduğunu, ülkenin tüm su potonsiyeli HES projeleriyle sonuna kadar tüketilse bile enerji ihtiyacının % 5’ini karşılamayacağını biliyoruz. Enerji ihtiyacımızı yenilenebilir enerji kaynaklarından ve enerjiyi verimli ve tasarrufulu kullanarak sağlayabileceğimizi ve bütün bunların yeni iş imkanları yaratacağını da biliyoruz.Bütün bunlar için mücadelelerimizi bir araya getiriyor, sesimizi Kadıköy meydanında yükseltiyoruz.
Toprağı ekenler, sürüleri güdenler, türküleri diyenler, doğayı ve yaşamı savunanları 25 Nisan'da Kadıköy meydanına bekliyor.


karadenizisyandadir.org


 

Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.