İsmail Cem Özkan - "Hayata Dair" afiş sergisi
Sergi Açılışı: 09.04.2015, Perşembe
Saat: 18.00
Sergi Tarihi: 09 - 13 Nisan 2015
Dr. Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi Sanat Galerisi - İzmir / Konak
***
Hayatın küçük bir yansımasıdır afiş...
Neden hazırlıyorsunuz bu posterleri / afişleri?
Öncelikle bu soru ile sohbetimize başladığın için teşekkür ederim, öncelikle ben afişleri okuma yazma oranın çok düşük olduğu ülkemizde günlük tutma olarak algılamanızı isterim. Elbette afişlerin öncesi bir birikim var, ilk defa günlük görseller ile günlük tutmaya merhaba, günaydın kartları ile başladım. Kanser hastası olan arkadaşıma günlük olarak hazırladığım kartları gönderip, onun direncine uzaktan da olsa destek vermekti.
Daha sonra günaydın süreci kanser hastası arkadaşımın tedaviye olumlu yanıt verip kurtulması ile sonlandı, çünkü o kartlarda geçmişten gelen bir cümleyi bugüne taşıyıp, yarına selam gönderme biçiminde yapıyordum. Görsel ve yazı uyumu aramadan, bir yanda bir cümle, ortada merhaba ya da günaydın yazısı sonra bir fotoğraf, grafik, resim ile oluşuyordu. Henüz internet bu kadar yaygın değildi, mail ve o dönemin sosyal platformları aracılığı ile yaygınlaştı, bugün dahi bir çok arkadaşım o dönemde yaptığım çalışmayı paylaşıyor, hatta bazılarının altına birileri kendi reklamını, ismini dahi koymuş…
Afişlerde mizah unsurları görüyoruz...
Ben mizahçı tarafım her daim var, çünkü gazeteci olarak başladığım meslek yaşantıma mizahçı olarak devam ettim. Karikatür çizdim, yazılar yazdım. İçinde bulunduğum dergilerde mizahın dilinin en güzel dil olduğunu keşfettim ve o dil beni bugün dahi bırakmaz halde sarmaladı, sarıldım. Mizah öyle güçlü imgeleri içinde barındırıyor ki, insanın dersini yüzdürecek kadar erk sahibini tedirgin edebiliyor. Mizah muhalif olmak zorunda, erk sahibinin yanında yer aldığında mizah mizah olmaktan çıkıyor ve soytarıların için balon olan cümleler ve kuru gülmeye bırakıyor. Bugün her şeye karikatür ve mizah deme alışkanlığı var ama bu konuda da bilgiden daha çok duygular ile bakıldığı için anlam kargaşası ne yazık ki her şeyde olduğu gibi bu alanda da devam ediyor. Mizah mazlumun, ezilenin ve de emekçinin yanında yer almak zorunluluğu var, bu mizah dilinin olmazsa olmazdır.
Sizin yaptığınız ‘Afişleri’ yaygınlaştıran teknoloji mi?
Evet, teknolojinin daha ucuz ve hepimiz tarafından elde edilir hale gelmesi ve teknoloji kullanımının yaygınlaşması benim afişlerimin daha çok kişiye ulaşmasına olanak sağladı. Teknoloji her gelişim süreci içinde kendisine özgü bir dil yaratıyor ve yaratılan dilinde doğal olarak tüketimi.
Grafik programları ve internetin yaygınlaşması ve ona dayalı olarak sosyal medyanın etkin olarak günlük hayatımıza girince, insan ister istemez okuma yazma oranın düşük olduğu yerde görsel ile günlük tutma ihtiyacı hissediyor.
Sanal dünyada yazılar okunmuyor, uzun yazılar hiç okunmuyor, çünkü bu alanda bir çok medyada köşe yazarlığı yapıyorum, dostlarım ayıp olmasın diye okuyor bazılarını ama genelde çok uzun yazıyorsun, zamanımız yok diyorlar. O durumda bende daha kestirme yoldan kendimi ifade etme ihtiyacı duydum. Serde gazetecilik olunca bir şeyleri anlatma, fikir hürriyetimi olabildiğince kullanmak istedim.
Önüme günlük olaylar geldikçe afişler hazırlayıp sanal dünyada paylaşıyorum. Sanal dünyada slogan atmayı sevmem, slogan atılacak yerler bellidir. Gidersin bir gösteriye, meydanda, sokakta, cadde de sesin kısılana kadar slogan atabilirsin, bazı yerlerde hiç slogan atamam, örneğin salonlarda ve köprü altlarında. Yüksek ses beni rahatsız eder! Sanal dünyada ise slogan dışında çok güzel afişler ile kendinizi ifade edebilirsiniz, çünkü sanal dünya gün be gün kirlenmekte, sosyal medya temizlik deterjanına ihtiyaç duyacak hale geliyor. İşte bu gidişat beni rahatsız etti ve küçük küçük başladığım farklı söylem ile afişler ile günlük tutma artık bende tutku oldu. İlgi alanıma giren, beni rahatsız eden olaylara karşı bir şeyler söylüyorsam eğer, bunu afişler ile yapıyorum.
Afişler demokrasi mücadelesinin bir parçası mı?
Afişler sonuçta bir demokrasi mücadelesinin bir parçasıdır. Sokakların dilidir. Bizde ilk demokrasi girişimi meşrutiyet ile başladı ve ben tarih kronolojik çizgimi o tarihe kadar uzattım. Tarih sayfalarında bana göz kırpan konular ama pek de bilinmeyenlere dokunmak istedim ve de dokundum. Demokrasi, özgürlük serüvenimizin afişler ile oluşturulmuş günlük!
Afişler ile günlük tutan bir ben değilim, Xisor imzasını kullanan bir arkadaşım da var. O da benim görmedim, göremediğim alandan olaya bakıyor ve afişlerini paylaşıyor.
Elbette her birey durduğu noktadan dünyaya bakar ve o bakış açısı içinde kendi gerçekliklerini oluşturur. Doğru kavramı zamana, coğrafyaya, kültüre göre değişebilmektedir. O yüzden her birimiz doğrunun başka açısından olaya yaklaşıp kendimizce tarif ediyoruz. Elbette bizim dışımızda da arkadaşlar var ama onları sadece ürünleri ile tanıyorum.
Afişleri oluşturan konuların kaynakları nedir?
Demokrasi, özgürlük, bu ülkenin lüksü değil, günlük ihtiyacıdır. O halde her birimizi gerçek kişiliklerimiz, kimliklerimiz ile bir arada yaşayacağımız bir çiçeklerden bahçe yaratabiliriz. Bozkırdan, yaylalardan her dilden şarkılar söylenip, ortak danslar edebilir, her birimiz sirk çadırları kurup, atletik sanatçıların vücut dili ile konuşmasına birlikte güler, birlikte eğlenebiliriz. Bu hayal değildir, yeter ki isteyelim, birlikte yaşayacağımız bireyleri ötekileştirmeyelim, karşılaştırmalı tarih bilgisi ile kucaklaşalım.
Kaynaklarım bu ülkenin geçmişidir, bugünüdür, geleceğidir…
Sosyal medyada yayılıyor, olumlu/olumsuz tepkiler geldi mi?
Yaptığım afişler size kadar ulaştığına göre demek ki olumlu bir işlevi olmuş. Tepkiler paylaşım ile ölçülür. Paylaşıyorum, sonra birileri sahip çıkıyor ve paylaşıyorsa; benim sesim seslere karışıp yok oluyor, daha gür bir sese dönüşüyor demektir. Seslerin ortak sesi; yaptığım ve benden çıkan afişler, birlikte yaşayalım, artık cinayetler dursun, cinayetler aydınlansın, faili meçhuller failleri bulunsun, mezarı olmayanların mezarları bulunsun insan hakkına saygılı, aynı zamanda hayvan hakkını bilen ve saygı duyan çağdaş bir ülke olmayı özleyenlerin çalışmasıdır…
İlginiz için tekrar teşekkür ederim, bana bu konuşma imkanı verdiğiniz için.
Görüyorsunuz bu kadar uzun bir sohbeti kim okuyacak, yap bir afiş her okuyucu senin derdini görsel ile anlasın! ☺)
İsmail Cem Özkan