Bölücüler ve Kürt gerçeğini haykıranlar - Doğan Tarkan
02 Aralık 2009 23:12
Bu sıralarda birçok uğursuz olay oluyor ama bu uğursuz olaylar garip bir biçimde bir yığın gerçeğin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Misal, Onur Öymen. Herkes Onur Öymen’e teşekkür etti. Adam ağzını bir açtı, 40 yıldır tabu olan olaylar konuşulmaya başlandı. Dersimliler, tüm Aleviler ayaklandı. Dönemin faşizm olup olmadığı tartışılmaya başlandı. Dönemin tartışılması tabii gündeme hemen Mustafa Kemal’i getirdi.
Doğrusu, Onur Öymen öyle garip bir şey de yapmadı. CHP’lilerin ve, daha önemlisi, devlet yöneticilerinin yıllardır savunduğu şeyleri söyledi. Bilindiği gibi, Onur Öymen CHP’den milletvekili olmadan önce Dışişleri’nde önemli görevleri olan biriydi.
Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde de televizyon yayınlarına göre birkaç bin kişi yürüyüş yaptı ve “Kürtler defolun”, “Kürtler dışarı” gibi sloganlar attı, bazı Kürtlerin evleri taşlandı. Haneye tecavüz eden, linç girişiminde bulunan göstericilere kimse dokunmadı. Hepsi serbest.
Göstericilerin serbestçe geziyor olması bu ülkedeki hukukun durumunu gösteriyor. Hani Türkiye hukuk devletiydi? DTP’nin, AKP’nin kapatılmasına gelince Türkiye hukuk devleti oluyor!
Ergenekon Davası’nın tutuklu sanıkları serbest bırakılırken Türkiye hukuk devleti oluyor, ama haneye tecavüze yeltenenler, linç girişiminde bulunanlar, bu işlerin sorumluları serbest. Bayramiç’teki gelişme ilk olarak bu gerçeğin bir kere daha açığa çıkmasına yol açtı.
Göstericiler “Kürtler dışarı” diye bağırmış. Demek ki devletin uzun yıllardır reddettiği Kürt gerçeği, meğerse Türk vatandaş tarafından da biliniyormuş. Günümüzün bazı kalın kafalı parti liderleri hala Kürtlerin varlığını reddetse bile, linççi Bayramiçliler “Kürtler dışarı” diyecek kadar kendilerini Kürtlerden ayrı görüyor.
Bayramiç olayı bir de bu gerçeğin bir kere daha açığa çıkmasına yol açtı. Demek ki bir Türk ulusu var, bir de Kürt ulusu. Üstelik Bayramiç’te yürüyüş yapan kalabalığa göre her iki ulusun kendi toprakları da var ki “Kürtler dışarı” diye bağırılabiliyor.
Bayramiç bir gerçeğin daha ortaya çıkmasına neden oldu. Türklerin faşist parti ve Kemalistler tarafından tahrik edilen kesimi ülkenin bölünmesini istiyor. Bunlar ayrılıkçı. Olmaz demeyin, oldu. Bayramiç’te yürüyüş yapanlar “Kürtler dışarı” derken Bayramiç’in Kürtlere ait olmadığını ve dolayısıyla da Kürtlerin ayrı kentleri olduğunu söylemiş oldu.
Bayramiç’te gösteri yapanlar o kentin azınlığı. Birkaç bin kişi iddiası palavra. Faşist bir güruh, herhalde aralarında artık iyice zıvanadan çıkmış Kemalistler de var. (Belki seçimlerde işbirliği bile yapmışlardır!) Demek ki faşist parti Türkiye’yi bölmek istiyor. Bu durumda Cumhuriyet Başsavcılığı acaba MHP ve CHP için bölücülük suçlamasıyla dava açmalı mı? Açmazsa Türkiye hukuk devleti olarak kalabilir mi? Yoksa dava açılırsa mı Türkiye hukuk devleti olmaktan çıkar.
Ergenekon gibi. Bazı savcılar darbecileri tutukluyor. Haklarında iddianameler hazırlıyor. Adamlar açıktan bir değil sayısız darbe planlamış. Ama bazılar savcılar darbecileri değil de darbecileri yargılayanları darbeci olmakla suçluyor. “Sivil darbeciler”! Hatta sivillik üzerine yazılar yazılıyor. Sivil olmak suç haline getiriliyor. İğrenç bir üniforma ve resmi kıyafet yalakalığı, iğrenç bir darbe taraftarlığı ortalığı sardı.
Zor günler geçiriyoruz. Darbeciler durmuyor, her taraftan bastırıyor. İzmir, Bayramiç, bunlar hep bir ortamın hazırlanması. Kargaşalık, huzursuzluk. Sonra gelsin müdahale. 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül karışımı bir müdahale, darbe. Bazıları bu darbenin 9 Mart olacağını sanıyor. Bazıları hala 27 Mayıs darbesini ilerici sanıyor ya da ilerici gibi sunmaya çalışıyor. Paşaların onlara verdiği görev bu.
Bu zor günlerin sonunda darbe olası mı? Sanmam, ama hiç olasılığı yok da denemez. Öyleyse darbe karşıtları hazır olmalı. Darbe olasılığına izin vermemeli ve her şeye rağmen bir darbe olursa bunu tevekkül ile kabul etmemeli, direnmeli. Ben karşımda askerlerin yanı sıra, kollarında pazubentlerle kimleri, hangi sivil güçleri bulacağımı biliyorum. Ve darbeye karşı olan bu ülkenin nüfusunun çok ama çok büyük kısmını darbeye karşı ellerine ne geçerse onunla direnmeye çağırıyorum.
Ya darbeciler, Kemalistler ve yandaşları kazanacak, Türkiye yeniden savaşa, Dersim katliamlarına dönecek ya da, darbecilik ebediyen silinip atılacak.
Doğan Tarkan
Sesonline.net
29.11.2009