DEMOKRASÝ GENE BAÞKA BAHARA KALDI

22 Mart 2011 14:11 / 3735 kez okundu!

 


Seçimde yüzde on barajýnýn indirilmemesinin yaný sýra, bu sefer de baðýmsýz adaylarýn önü kesiliyor. Yüksek Seçim Kurulu Baðýmsýz aday baþvuru bedeline akýl almaz bir zam yaparak, 446 TL'den 7 bin 734 TL'ye çýkardý.

Birçok kentte kadýn adaylar, çevreci adaylar veya partilerin dýþýnda söyleyecek sözü olan herkesi durduracak bir karar. Bu adaylar devletten para almýyor, partilerden para almýyor, zaten yeterince eþitsiz koþullarda seçim maratonuna katýlýyorlar. Þimdi de en baþtan caydýrýlmaya çalýþýlýyorlar.

Prof. Dr. Canan Balkýr

21.03.2011

***

KA.DER: YSK Baðýmsýz Adaylýk Ücretlerine Zammý Geri Çekmeli - Bianet/21.03.2011

KA.DER, YSK'nin 12 Haziran Genel Seçimleri öncesinde baðýmsýz milletvekili adayý baþvuru ücretini 446 TL'den 7 bin 734 liraya yükseltmesinin baþta kadýnlar olmak üzere, engellilerin ve gençlerin baðýmsýz adaylýk þansýnýz ortadan kaldýrdýðýný açýkladý. Kararýn geri çekilmesini istedi.

Kadýn Adaylarý Destekleme ve Eðitme Derneði (KA.DER), Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), 12 Haziran'da gerçekleþtirilecek genel seçimler öncesinde "baðýmsýz milletvekili adayý baþvuru ücretini" 17 kat yükselterek 7 bin 734 liraya yükseltmesine tepki gösterdi.

Kararýn Türkiye'de gelirden en düþük payý alan kadýnlar baþta olmak üzere, engellilerin ve gençlerin de baðýmsýz adaylýk þansýný ortadan kaldýrdýðýný vurgulayan KA.DER Genel Baþkaný Çiðdem Aydýn, uygulamanýn Anayasa'nýn 10. ve 13. maddelerine de aykýrý olduðunu söyledi.

"Karar geri çekilmeli"

Aydýn, YSK'den, "ayrýmcý, art niyetli ve anti-demokratik bir uygulama" olarak nitelendirdiði kararý geri çekmesini istedi:

"Bu karar;

- Baþta Türkiye'de gelirden en düþük payý alan kadýnlar olmak üzere, engellilerin ve gençlerin baðýmsýz adaylýk þansýnýz ortadan kaldýrmýþtýr.

- Siyasi partilerin, adaylýk ücretini düþürerek, "kadýn, genç ve engelli" aday adayý sayýsýný artýrmaya çalýþtýðý bir dönemde, baðýmsýz aday olmak isteyenlerle adeta dalga geçmektir.

- Anayasanýn, seçme ve seçilme hakký gibi temel hak ve hürriyetlerin hangi durumlarda kýsýtlanabileceðini düzenleyen 13. maddesine aykýrýdýr.

- Anayasanýn, kanun önünde eþitliði düzenleyen 10. maddesine aykýrýdýr.

- Kadýn erkek eþitliðinin saðlanabilmesi için anayasanýn 10. maddesine eklenen "Bu maksatla alýnacak tedbirler eþitlik ilkesine aykýrý olarak yorumlanamaz" cümlesinin içerdiði "Kadýnlara olumlu ayrýmcýlýk" kavramýna aykýrýdýr.

- Türkiye'de katýlýmcýlýða ve demokrasiye büyük bir darbe vurmaktýr.

- TBMM'de halký temsil edecek kiþilerin çeþitliliðini engellemektir.

- "Siyaseti parasý olan yapmalýdýr" diyerek ayrýmcýlýk yapmaktýr.

- Asgari ücretin net 629,96 TL olduðu ülkemizde, baðýmsýz bir adayýn 12 aylýk gelirinin tümünü (629,96 X 12 =7.559,52) baþvuru ücreti olarak talep etmekte, böylece adalet ve hakkaniyet kavramlarýný hiçe saymaktadýr.

Yüksek Seçim Kurulu'nun kadýn adaylarýn önünü kesen ve toplumun adalet duygusunu zedeleyen bu kararýný kabul edilemez buluyor ve geri çekmesini talep ediyoruz. "

YSK, 2007 genel seçimlerinde 446 TL olan "baðýmsýz milletvekili adayý baþvuru ücretini" 2011 genel seçimlerinde 17 kat artýrarak 7 bin 734 TL'ye yükseltmiþti. (BB)

***

Tepav: "Türkiye için En Uygun Seçim Barajý Yüzde 4" - sondakika.com/21.03.2011

TEPAV, Türkiye Ýçin En Uygun Seçim Barajýný Yüzde 4 Olarak Açýkladý.

TEPAV, Türkiye için en uygun seçim barajýný yüzde 4 olarak açýkladý Türkiye Ekonomi Politikalarý Araþtýrma Vakfý (TEPAV), Türkiye için en uygun seçim barajýný yüzde 4 olarak açýkladý. Anayasa tartýþmalarýyla birlikte yoðun olarak tartýþýlmaya baþlayan seçim barajý yüzde 10'dan yüzde 4'e düþürüldüðünde, "yönetimde istikrar" ilkesinden çok fazla ödün verilmeden "temsilde adaleti" arttýrmanýn mümkün olduðu ifade edildi.

TEPAV için Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öðretim Görevlileri Dr. Türkmen Göksel ve Dr. Yetkin Çýnar tarafýndan hazýrlanan "Seçim Barajýný "Yönetimde Ýstikrarý Azaltmayan Bir Seviyeye' Düþürmek Mümkün mü?" baþlýklý politika notu yayýmlandý.

Politika Notu'nda seçim barajýnýn düþürülmesi konusunun uzun zamandýr tartýþýldýðý hatýrlatýlarak, "Ancak kanýmýzca bu tartýþmalarda asýl cevaplanmasý gereken soru þudur: yüzde 10 gibi yüksek seçim barajý nedeniyle "temsilde adalet' ilkesinden ödün verilirken "yönetimde istikrar' ilkesinde gerçekten büyük kazançlar saðlanmakta mýdýr? ya da bir baþka deyiþle; "yönetimde istikrar'dan ödün vermeden (ya da çok az ödün verilerek), "temsilde adalet'i (önemli ölçüde) arttýrmak mümkün müdür?" sorularý yönetildi.

Yapýlan analizler sonucunda ortalama yüzde 4 baraj seviyesinin optimal olarak bulunduðunun ifade edildiði araþtýrmada, "Yani yüzde 4 baraj seviyesi ile "yönetimde istikrar' ilkesinden çok fazla ödün verilmeden "temsilde adaleti' arttýrmanýn mümkün olduðu sonucuna ulaþýlmýþtýr" denildi.

-2007'DE DP, MECLÝS'E GÝREBÝLÝRDÝ-

2007 genel seçiminde yüzde 10 yerine yüzde 4 barajý geçerli olsaydý AKP'nin 3, CHP'nin 2, MHP'nin 3 ve baðýmsýzlarýn ise 1 milletvekili az çýkaracaklarýný belirten Araþtýrmacýlar, buna karþýlýk DP'nin, TBMM dýþýnda kalmak yerine 9 milletvekili çýkarabileceðini savundu. Böylece temsil edilemeyen oy oranlarýnýn 5.42 puan azalmýþ olacaðý belirtildi.

Barajýn, küçük partilere yaþam þansý vermediðinin belirtildi, TEPAV'ýn çalýþmasýnda, barajýn birikimli etkisine iliþkin önemli bir noktaya da dikkat çekildi. Uzun yýllardýr süregelen yüzde 10 baraj seviyesinin dinamik sonuçlarý neticesinde 2007 yýlýnda dört parti dýþýnda hiçbir partinin yüzde 4 seviyesini bile geçemediði ifade edilerek, "Bu da yüzde 10'luk baraj seviyesinin dinamik etkisinin artýk küçük partilerin iyice "tabela' partilerine dönmesine yol açtýðýna bir iþaret olarak yorumlanabilir" denildi. - Ankara (Ankara Haber Ajansý)

Son Güncelleme Tarihi: 24 Mart 2011 17:22

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
30 Mart 2011 16:56

hurkus

Yüzde 10 barajýnýn öyküsü

Günümüzde iktidar partisi dýþýndaki bütün partiler ve kamuoyunun geniþ bir kesimi yüzde 10 barajýný eleþtiriyor. Peki bundan tam 28 yýl önce bu baraj neden ve nasýl getirildi?

ÝSTANBUL - Seçim sistemindeki yüzde 10 barajý 12 Eylül’ün ürünlerinden biri. Darbe öncesi dönemi teþkil eden 1974-1980 yýllarý Türkiye’de büyük bir siyasi istikrarsýzlýða sahne oldu. Özellikle darbenin tarihi yaklaþtýkça ülke adý konulmamýþ bir iç savaþ ortamýna sürüklendi. Darbeyi yapan generaller hizmetlerindeki sivillere ülkenin temel siyasi kurumlarýný ve kurallar dizgesini tasarlattýrýrken, darbe öncesi dönemin faturasýný kýsmen de seçim kanununa kestiler.

12 Eylül öncesinde ülkenin adým adým iç savaþ ortamýna sürüklenmesinde kuþkusuz parlamenter düzeydeki siyasi istikrarsýzlýðýn da payý vardý. CHP 1973 seçimlerinden birinci parti olarak çýkmýþ ama tek baþýna hükümet kuracak çoðunluðu elde edememiþti. Bir sonraki seçime kadarki yasama döneminin önemli bir kýsmýnda iktidarda, ortak paydasý CHP ve sol karþýtlýðý olan sað partilerin koalisyonu yani –kendilerine verdikleri isimle– Milliyetçi Cephe vardý.

Milliyetçi Cephe döneminde Türkiye’de siyasal þiddet adým adým arttý. 3 milletvekili olduðu halde hükümete 2 bakan veren MHP’ye baðlý ülkücüler, güvenlik güçlerinin himayesi altýnda “sokakta” sola karþý harekete geçtiler. 1975 sonlarýna kadarki ilk cinayetlerde öldürülenler hep sol görüþlüler olurken, bir noktadan sonra karþýlýklý cinayetler aþamasýna gelindi.

CHP oylarýný arttýrarak 1977 seçimlerinden de birinci parti olarak çýktý ama gene mecliste yeterli çoðunluðu saðlayamadý. Bu seçimlerden 12 Eylül darbesine kadar geçen dönemde kâh zayýf azýnlýk hükümetleri kuruldu, kâh kýrýlgan koalisyonlar iþ baþýna geldi. Bülent Ecevit’in 1978 baþýnda Baþbakanlýða gelmesiyle beraber sola karþý Kontrgerilla faaliyetleri arttý ve ülke adý konulmamýþ bir iç savaþ yaþamaya baþladý. Yýpranan Ecevit hükümeti yerini 1979 sonunda Süleyman Demirel’in AP’sine býraktý ve git gide artan cinayet ve katliamlarla 12 Eylül’e gelindi.

12 Eylül öncesinde uygulanan seçim sistemi barajsýz d’Hondt idi. Bu oldukça adil, partilerin aldýklarý oya yakýn oranda mecliste temsil edildikleri bir sistemdi. Darbeden bir süre sonra oluþturulan ve tüm üyeleri Milli Güvenlik Konseyi (Kenan Evren ve kuvvet komutanlarý kendilerine bu ismi verdiler) tarafýndan ya doðrudan atanan ya da onaylanan Danýþma Meclisi’nin önünde, yeni anayasanýn yaný sýra, yeni bir seçim kanunu hazýrlama görevi de vardý. Ýþte bu Danýþma Meclisi hâlihazýrdaki d’Hondt sistemini aldý, ona iki baraj ekledi: Ýllerin seçmen sayýsýnýn milletvekili sayýsýna bölünmesiyle elde edilen çevre barajý ve yüzde 10 ulusal baraj.

ÝKÝ PARTÝLÝ SÝSTEM ARZUSU
Gerek Kenan Evren’in açýklamalarýna bakýldýðýnda gerekse Danýþma Meclisi’nin tutanaklarý incelendiðinde, tasarlanan siyasal sistemin “istikrar” namýna iki partinin egemenliðinde olmasýnýn tercih edildiði görülüyor (Kenan Evren bu isteðini kamuoyu önünde de açýkça ifade etmiþti). Tutanaklara bakýldýðýnda 12 Eylül öncesi dönemin faturasýnýn kýsmen MSP ve MHP gibi partilerin meclisteki varlýðýna kesildiði anlaþýlýyor.

Gene tutanaklara göre, sisteme bir ulusal baraj eklemenin “bölgesel partiler”in mecliste temsilinin önünü keseceði düþünülmüþ. Ancak bu ve benzeri ifadelerle kastedilenin Kürt siyasal hareketi olduðunu düþünmek en azýndan 1983 yýlý için pek mümkün deðil. Yüzde 10 barajýnýn Kürt partilerinin önünü kesme iþlevi (de) kazanmasý 1990’lara dair bir geliþme.

KAMER GENÇ’ÝN MUHALEFETÝ
Danýþma Meclisi’nde yüzde 10 barajýný çok yüksek bulan, barajýn yüzde 5, 7 veya 8 olmasýnýn daha uygun olacaðýný belirten üyeler de oldu. Bu doðrultuda bir takým önergeler verildi. Baraja en çok karþý çýkan isim olarak Kamer Genç dikkat çekiyor. Ancak bu üyeler azýnlýkta kaldýlar ve “meclis” yüzde 10 barajlý sistemi kabul etti, Milli Güvenlik Konseyi de bunu onayladý.

Yeni seçim sisteminin bir özelliði de, seçim çevrelerinin en fazla 7 milletvekilinden oluþacak þekilde daraltýlmasýydý. Bu, büyük partileri kayýran ve küçüklerin temsil þansýný azaltan bir tedbirdi. Zira bir seçim çevresi ne kadar yüksek sayýda milletvekilinden oluþursa, sonuçlar o kadar adil olur (hele ki seçim çevresi düzeyinde ve ulusal düzeyde bir baraj uygulanmýyorsa).

Baþta ekonomi politikalarý olmak üzere pek çok bakýmdan 12 Eylül’ün devamý ve uygulayýcýsý olan Turgut Özal döneminde, seçim sisteminde de ayný “anlayýþ” devam ettirildi. 1987 seçimleri öncesinde Özal’ýn ANAP’ý seçim çevrelerinin maksimum milletvekili sayýsýný 6’ya indirdi. Ayrýca 4, 5 ve 6 milletvekili seçen çevrelerde en çok oyu alan partiye ekstra 1 milletvekili verilmesi yasalaþtý. Bu sayede 1987 seçimleri, sonuçlarý itibariyle Türkiye siyasal tarihindeki en adaletsiz birkaç seçimden biri olmuþtur.

ntvmsnbc.com
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.