'Cumartesi Anneleri'nden Başbakan'a sitem: 'Duydunuz ama, tepki vermediniz'
05 Şubat 2011 20:40
306 haftadır, İstanbul'da Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemleri gerçekleştiren ve kamuoyunda 'Cumartesi Anneleri' olarak anılan devlet güçlerince gözaltında kaybedilenlerin yakınları 5 Şubat 2011 Cumartesi günü, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde Başbakan Tayyip Erdoğan'la görüştü.
Yarım saat öngörülen görüşme 2 saat sürdü. Görüşmede AKP Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Güldal Akşit ve özel kalem yetkilileri de hazır bulundu. Görüşmeye İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Abdülbaki Boğa, İHD İstanbul Şubesi, 'Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon' üyesi Sebla Arcan ve 12 kayıp yakını katıldı. ''Öç alma ve intikam peşinde değiliz, Evrensel hukuka uygun adalet istiyoruz" diyen Cumartesi Anneleri ve hak savunucuları arasında, "Özel bir yasayla kurulacak ve akademisyenlerden, aydınlardan, hukukçulardan oluşacak bağımsız ve tarafsız bir komisyon tarafından kayıpların araştırılması, bulunan birçok toplu mezarda 'BM Minnesota Protokolü' çerçevesinde kazıların yapılması, savcıların bu protokol çerçevesinde eğitilmesi ve kazılarda mutlaka arkeolog ve antropologun bulunmasını da içeren taleplerini, Başbakan'a iletti. İHD İstanbul Şubesi, 'Gözaltında kayıplara karşı Komisyon ve 'Cumartesi Anneleri' nin taleplerinin tümü ve yapılan açıklamalar şöyle:
"Bizler, insan hakları savunucuları ve yakınları devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak kaybedilenlerin, katledilenlerin anneleriyiz, eşleriyiz, kardeşleriyiz.
Kaybedilen, katledilen yakınlarımızın akıbetinin açıklanması için yıllardır mücadele ediyoruz. 16 yıldır İstanbul'da Galatasaray'dan, Diyarbakır'da Koşuyolu'ndan, Batman'dan, Muğla'dan, Mersin'den, Ankara'dan, İzmir'den, Van'dan, Urfa'dan, Siirt'ten haykırıyoruz. Kaybedilenlerimizi geri istiyoruz.
Başta "sağ aldınız sağ istiyoruz" dedik. Cevap olarak Hasan Ocak, Rıdvan Karakoç, Ferhat Tepe, Selim-Hasan-Cezayir Örhan, Ayşenur Şimşek’te olduğu gibi, kardeşlerimizin, eşlerimizin, çocuklarımızın işkence edilmiş bedenlerini ya isimsiz mezarlarda bulduk. Ya da Kenan Bilgin, Ayhan Efeoğlu, Cemil Kırbayır, Nurettin Yedigöl, Tolga Baykal Ceylan, Nazım Babaoğlu, İbrahim Gündem, Fikri Özgen, Üzeyir Kurt, Hüsamettin Yaman, Mehmet Özdemir ...gibi sır oldular, hiç bir iz bulamadık.
Hukukun koruma şemsiyesi, bizleri ve kaybedilen yakınlarımızı değil, failleri korudu.
Uzun yıllara yayılan bir süreçte sistemli bir şekilde kaybedilen çocuklarımızın, eşlerimizin, kardeşlerimizin, anne ve babalarımızın akıbetleri bugüne kadar ısrarla karanlıkta bırakıldı. Katledilen yakınlarımızın katilleri bulunmadı, yargılanmadı.
Bizler şimdi 'kayıplar bulunsun, failler yargılansın', diyoruz.
Katledilen ve kaybedilen yakınlarımız için adalet beklentimiz var.
Yas tutmadık kayıplarımızın akıbeti belli oluncaya kadar da yas tutamayacağız.
Biliyoruz ki, siz de herkes gibi duydunuz ama tepki vermediniz bu güne kadar.
Bu gün, yüreğinizi açacak, vicdanınızı serbest bırakacak, bizleri dinleyeceksiniz" şeklinde açıklama yaparak, Başbakanla yapılan görüşmeye katılan gözaltında kaybedilenlerin yakınları (Cumartesi Anneleri) şu isimlerden oluştu:
CuBerfo Kırbayır (103 yaşında), (13 Eylül 1980'da, KArs Göle'de kaybedilen Cemil Kırbayır'ın annesi.)
Elmas Eren, (Hayrettin Eren, 21 Ekim 1980'de İstanbul'da kaybedildi.)
Erdoğan Alpsoy, (Kasım Alpsoy, 18 Mayıs 1994'te Adana'da kaybedildi.)
Hanım Tosun, (Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995'te İstanbul'da kaybedildi.)
Hediye Çoşkun, (Abdurrahman Coşkun, 29 Ekim 1995'ta Dargeçit-Mardin'de kaybedildi.)
Hasan Karakoç, (Rıdvan Karakoç, 20 Şubat 1995'te İstanbul'da kaybedildi.)
Hüseyin Ocak, (Hasan Ocak, 21 Mart 1995'te İstanbul'da kaybedildi.)
Serpil Taşkaya, (Hüseyin Taşkaya, 6 Aralık 1993'ta Siverek-Urfa 'da kaybedildi.)
Kiraz Şahin, (İsmail Şahin, 18 Ocak 1996'da İstanbul'da kaybedildi.)
Zeycan Yedigöl, (Nurettin Yedigöl, 12 Nisan 1981'de İstanbul'da kaybedildi.)
Kadriye Ceylan, (Tolga Baykal Ceylan, 10 Ağustos 2004'te İğneada'da kaybedildi.)
Hanife Yıldız, (Murat Yıldız, 23 Şubat 1992'de İzmir'de kaybedildi.)
HAK SAVUNUCULARI VE 'CUMARTESİ ANNELERİ'NİN BAŞBAKAN'DAN TALEPLERİ:
» "TBMM bünyesinde, gözaltında kayıpları araştırmak ve incelemek üzere özel bir yasa ile kalıcı ve bağımsız bir komisyon kurulması,
Bu komisyonun;
- Faaliyetine zaman geçirmeden başlaması,
- Faaliyetinin tüm gözaltında kayıp ve faili meçhul cinayetler için adalet sağlanıncaya kadar devam
etmesi,
- İnceleme ve araştırmaları sırasında devlet gizli arşivlerinden de serbestçe yararlanabilmesi, çalışmalarının kolaylaştırılması,
- Bilgi ve belgelere ulaşma ve açıklamada Meclis İç Tüzüğünde yer alan engellemesinin kaldırılması,
- Araştırma ve incelemesi sırasında hazırladığı raporların tamamını kamuoyuna açıklaması ve bu raporların yargısal süreçlere dayanak oluşturması,
- Ortaya çıkan raporların yetkili ve görevli Cumhuriyet Savcılıkları'na ivedilikle suç duyurusu
yapılarak ulaştırılması,
- Kurulacak komisyona insan hakları örgütleri, üniversiteler ve aydınlar dahil edilmelidir.
» İnsanlığa karşı işlenen suçlara dair devlet sırrı olarak saklanan belge ve bilgilerin kamuoyuna
açıklanması,
» Bütün kişileri “zorla kaybedilmelerden korumak” için; zorla kaybedilmeleri yasaklayan, kaybedilen kişilerin ailelerine ‘gerçeği öğrenme hakkını tanıyan Birleşmiş Milletler’in, "Bütün
Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme"nin derhal imzalanması ve yürürlüğe konulması,
» Gözaltında kayıp ve faili meçhul bırakılmış cinayetlerin, Türk Ceza Kanunu’nda insanlığa karşı
suçlar başlığı altında düzenlenmesi ve bu suçların yargılamasında devlet sırrı ve zamanaşımı savunmasına yer verilmemesini sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması,
» Gözaltında kayıplara dair soruşturma dosyaları yeniden açılmalı ve etkili soruşturma
yapılması önündeki engeller kaldırılmalı. Gerçeğin ortaya çıkması ve adaletin sağlanması için mağdur ailelerinin davalara katılmasının sağlanmasına dönük Ceza Usul Yasası’nda değişiklik yapılması,
» Gözaltında kayıp ailelerinin kimlik tespitine yarar genetik bilgilerinin depolandığı, ücretsiz hizmet veren bağımsız bir merkez oluşturulması ve bu merkezin verilerinin resmi olarak kabul
edilmesi,
» Adli Tıp ve Mezarlıklar Müdürlükleri kayıtlarında, kimliği belirsiz olarak gösterilen cesetlere ilişkin bilgiler gözaltında kayıplara dair veriler sunabileceği, ilgili kurumlara, savcılıklara, başvuran ailelere ve kamuoyuna açıklanması,
» Toplu mezarlar ve ölüm kuyularının açılması ve incelenmesi sırasında, bu güne kadar uygulanan ve delillerin karartılmasına yol açan ilkel yöntemler terk edilerek, bilimsel esaslara uygun inceleme ve delil toplanması için uygun eğitim ve ekipman sağlanması, bu kapsamda ''Yasadışı Yargısız İnfazlarla İlgili BM Otopsi Protokolü'' (Minnesota Otopsi Protokolü) kurallarına uygun şekilde mezarların açılması ve otopsilerin yapılması, Cumhuriyet savcılarının bu protokol kapsamında eğitilmesi,
- Toplu mezarların, bağımsız Antropologlar, Arkeologlar ve Adli Tıp uzmanları denetiminde açılması,
- Gözaltında kayıp ve faili meçhul bırakılan cinayetlerde katledilenlerin yakınları ve insan hakları savunucuları olarak talep ediyor, ve bu talebin bir vatandaşlık hakkı olduğunu düşünüyoruz..."
"BİRAZCIK UMUTLANDIK"
Görüşme çıkışında açıklama yapan kayıp Tolga Baykal Ceylan'ın annesi Kadriye Ceylan da görüşmede Başbakan Erdoğan'ın telefonunu ve adresini aldığını dile getirerek, ''Şimdiden sonra oğlumun kaybedilişiyle ilgili olaya yaklaşımı daha farklı olacak. Bekliyorum, umut ediyorum. Oğlumun bedeninin bulunarak bana teslim edileceğini umut ediyorum. Bütün kayıp anneleri olarak birazcık umutlandık. Ancak bekleyip göreceğiz'' diye konuştu.
"YILLARDIR SONUÇ ALAMADIM"
Kayıp Hayrettin Eren'in annesi Elmas Eren ise; oğlunun 30 senedir kayıp olduğunu belirterek, şöyle dedi:
''Oğlumu bulmak için başvurmadığım yer kalmadı. En sonunda buraya başvurduk. İnşallah bir çözüm bulunur. İki katlı evim vardı, onu sattım çocuğumu aramak için. Araba gitti, çocuk gitti, ev gitti ama yine ayaktayız. Çocuğumun bir tek kemiğini bulsam razıyım. Ne bir mezar ne bir kemik var. Ne ölüsü belli ne dirisi. Her sene bir kere kapım çalınıyor askerlik için. Bir hafta evvel kaymaklıktan tebligat geldi ki oğlumun nüfus kağıdının yenilenmesi için. Nasıl yenileyeyim, çocuğumun nerede olduğunu bilmiyorum. Ben yanıyorum, benimle dalga mı geçiyorlar anlamadım. Derdim çok büyük. İşin aslı pek umursanmadık. Kafa sallandı, not alındı. İnşallah o notlardan bize bir fayda olur.''
Sesonline.net
Son Güncelleme Tarihi: 05 Şubat 2011 22:57