Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum: 15 Temmuz FETÖ eliyle gerçekleştirilen bir NATO operasyonudur
24 Kasım 2022 09:41
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bizzat kendisinin başkanı olduğu 9 politika kurulundan biri de Hukuk Politikaları Kurulu. Bu kurulun Başkanvekili Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, 2023 yılında Türkiye’nin seçimlerini değerlendirdi.
Füsun İKİKARDEŞ/İzmir
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum 19 Kasım Cumartesi günü İzmir’deydi. İzmir ile çevre il ve ilçelerden özel bir davetli grubunun katıldığı toplantıda `Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’nin Seçimleri` konuşuldu.
Uçum, yakın tarihi değerlendirirken, çarpıcı saptamalarda bulundu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki “bağımsızlık“ hedefinin yüz yıl sonra yeniden ve çok daha güçlü bir şekilde gündemde olduğunu kaydetti, bu anlamda 18 Haziran 2023 seçimlerinin sadece Cumhurbaşkanı ve Meclis seçiminden ibaret olmadığını, seçimlerin sonuçlarına göre Türkiye‘nin çeşitli alanlarda makro devlet politikalarındaki tercihlerinin de netleşeceği bir seçim olacağını kaydetti.
Yakın tarih değerlendirmesinde 15 Temmuz darbe girişimini “FETÖ`nün kullanıldığı bir NATO operasyonu“ olarak niteleyen Mehmet Uçum, Türkiye’nin NATO’dan çıkma hedefinin gündemde olmadığını, ancak NATO içindeki rolünün değiştiğini savundu. Türkiye’nin NATO içindeki konumunun “Dün onların dedikleri yapılıyordu, bugün milli çıkarlar neyi gerektiriyor ise ona göre tutum alınıyor.“ şeklinde değerlendirdi.
Konuşmasında, muhalefetin stratejisinin değiştiğini kaydeden Uçum, muhalefetin son 2-3 aylık süreçteki ataklarına işaret ederek şu akışı hatırlattı:
MUHALEFETİN 1 YILLIK SİCİLİ
“2021 yılı Ekim-Kasım ayında döviz manipülasyonu üzerinden yaşanan dalgalanmada, Batılı misyonlar ülkelerine gectikleri bilgi notlarında hesapların ‘2023 seçimlerinde Erdoğan’ın kaybetme ihtimali’ üzerine yapılmasını istiyorlardı.
2021 Aralık ayında ezber bozan yeni ekonomik programla döviz manipülasyonunun önü alınıp Türkiye gemisini hayatın akış yönünde tutmayı başarınca Batılı misyonlar, ülkelerine yeni bilgi notları geçerek: ‘Erdoğan’ın kaybetme ihtimali ortadan kalktı. Değerlendirmeler 2023 seçimlerinde Erdoğan’ın kazanma ihtimali üzerinden yapılmalı, Türkiyeli muhalifler ise hedeflerini meclis aritmetiğinde çoğunluğu sağlama üzerine kurmalılar` diyorlardı.
Çok değil o tarihten 5-6 ay sonra 2023 seçimlerinden umudu tümden keserek muhalefete temelden bir strateji değişikliği empoze etmeye başladılar. İşte son zamanlarda ard arda muhatap olduğumuz ‘devlet kimyasal silah kullanıyor‘ gibi alçakça bir iftira da, ana muhalefet liderinin, ABD’den ülkemizi, kendi ülkesini `Narko Devlet` olarak nitelemesi de, uyuşturucu parasıyla cari açığın kapatıldığı, Devletin, kara para üzerinden işlem yaptığı şeklindeki iddiaları da o yeni stratejinin ürünüydüler.
Normal koşullarda bir ülkede kendine iktidar arayan, devlet yönetmeye talip birilerinin askeri, orduyu, bürokrasiyi, yargıyı karşısına alması, devletin kurumlarını itibarsızlaştırması akıl işi mi ? Yönetmeye talip olduğu devleti `Narko Devlet` diye tesciller mi bir siyasetçi? Uyuşturucu kartellerinin hükmettiği uzak Latin Amerika ülkelerinde bile muhalifler, kendi devletlerinin narko devlet olduğu iddialarına karşı dururlar. Çünkü yarın seçildiklerinde o gölge altında kalmak istemezler. O zaman bizim muhalefetin başka bir niyeti var, ortada başka bir strateji var!”
TC YERİNE BAŞKA DEVLET Mİ?
Demek ki bunlar son 2-3 aylık dönemde artık hükümet olma yahut mecliste çoğunluk sağlama iddialarından tümden vazgeçtiler. Batılı efendileri tarafından kendilerine ihale edilen, dayatılan yeni strateji ise Türkiye Cumhuriyetini itibarsızlaştırma, devleti gayrimeşru gösterme üzerine kurulu. Türkiye Cumhuriyeti devletini önce hukuk dışı bir pozisyona, sonra gayri meşru bir duruma sokalım, sonra d haydut devlet diyelim. Sonuçta müdahale edebilecek ortamlar oluşturalım. Bu strateji Türkiye’de muhalefeti demokratik muhalefet olmaktan çıkartıp başka bir alana kaydırıyor. Muhalefette bir paradigma kayması yaşanıyor. Bizim muhalefetimiz normalde de karşıtlık siyaseti, negatif siyaset yapıyor. Ancak şimdilerde iktidar karşıtlıklarını alenen memleket, devlet karşıtlığına çevirmiş durumdalar. Devlet karşıtlığı üzerinden bir muhalefet ise doğrudan ülke ve millet karşıtlığıdır. Ülkenin siyasal sistemine, demokrasiye karşıtlıktır.
Görüldüğü üzere 2023 seçimleri hergün biraz daha küresel emperyalizmin, Türkiye karşıtı koalisyonun operasyonları karşısında Türkiye’de milli devleti koruma seçimlerine dönüşüyor.
Fakat çok net; Türkiye’yi zafiyete düşürme hesaplar artık tutmaz. Buna yeltenenler tekrar tekrar hüsrana uğrar. Türkiye 20 yıl ama daha da önemlisi Türkiye 6 yıl önceki Türkiye değil. Devlet küresel tezgahlara pabuç bırakacak bir devlet değil artık millet de öyle. Yüz yıl önce bu ülkeyi mandacılara teslim etmedik, 2023’de de teslim etmeyeceğiz.”
Aydınlık Gazetesi
Son Güncelleme Tarihi: 26 Kasım 2022 15:38