Barış için yeni bir fırsat...
22 Kasım 2012 13:04 / 1461 kez okundu!
Çok kritik bir noktada açlık grevleri Öcalan’ın müdahalesi ile bitti. İnsan ölmedi ama, geriye 68 gün boyunca çekilen acılar ve izleri kaldı.
Açlık grevleri ve onu desteklemek için Kürt halkının gerçekleştirdiği yığınsal eylemlerin talepleri çok basitti. Öcalan üzerindeki tecrit kalksın, savunmalarda Kürtçe kullanılabilsin. Açlık grevlerinin ikinci ayında hükümet yarım yamalak da olsa Kürtçe savunma hakkı konusunda bir adım attı. Sonra açlık grevlerinin bitmesi için kardeşinin Öcalan ile görüşmesini sağladı.
Şimdi ortada garip bir durum var. Hükümet ve Kürt halkının haklı mücadelesine karşı tutum alan herkes bunun tam anlamı ile farkına varmalıdır. “Örgüte talimat veriyor” diye gerekçelendirilen Öcalan’ın tecridi “örgüte talimat versin” diye kaldırıldı. Hükümet bu garip duruma neden düştü? Çünkü çok açık ki Öcalan Kürt halkının önderi, açlık grevlerini sadece o bitirebilirdi.
Eğer bu savaşın bitmesi isteniyorsa o vakit yapılması gereken bu durumun yani Öcalan’ın önderlik durumunun kabullenilmesi ilk adımdır.
Aslında hükümet bu durumu kabul etti. Başbakan “gerekirse İmralı ile görüşürüz”, Bülent Arınç “ev hapsi olabilir” derken bunu bildiklerini anlatıyorlardı ama daha ötesi Öcalan ile görüşülmeye her koşulda devam edilmesi bu gerçeğin kabul edilişinin bir başka göstergesi. DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, Öcalan ile görüşülmekte olduğuna daima inandığını söylüyor.
Hükümet Öcalan ile görüşüyor olmasına rağmen Başbakan Öcalan’ın idamını istiyor. Garip olan bu. O ipleri böyle gerince kaçınılmaz olarak herkes ipleri geriyor ve sonuçta ortaya çatışma çıkıyor. Kolayca halledilebilecek sorunlar derinleşiyor.
Ve medya Başbakan’ın söylediklerinin üzerine körükle gidiyor, Öcalan’a karşı ağır ifadeler kullanıyorlar. Bu tür davranışlar da sadece iplerin gerilmesine yol açıyor.
Eğer barış isteniyorsa, ipleri germemek lazım. Öcalan’dan bahsederken sıfatlar koymak yerine sadece Abdullah Öcalan deseler, bu bile çok ileri bir adım olacak...
Şimdi BDP önderliği çözüm için hükümete yardımcı olacaklarını söylüyor. Bu ilk değil. Kürt hareketinin çeşitli kurumları defalarca “siz bir adım atın, biz iki adım atarız” anlamına gelen açıklamalar yaptılar. Hükümet ve diğer politik güçler, devlet kurumları bu mesajı bu kez iyi algılamalılar. Barış için adım atsınlar.
Defalarca sıralanan basit taleplerin yerine getirilmesi barışa giden yolu temizleyecektir. Ana dilde savunma, ana dilde eğitim, Öcalan’ın ev hapsi ve (daha sonra özgürlüğüne giden yolun açılması), KCK operasyonlarını sonlandırılması ve KCK tutuklularının serbest bırakılması, PKK mahkumlarına dönük genel bir af için ve demokratik özerklik için çalışmaların başlatılması ve nihai olarak demokratik, eşitlikçi bir anayasa için adımlar atılması.
Bunları yapabilmesi için hükümetin her şeyden önce korkularından kurtulması gerekir. Barış bu toplumun Türk ve Kürt her iki kesiminin de talebidir. Bu toplumun büyük çoğunluğu barış istiyor. Bir araştırmaya göre toplumun yüzde 70’i yeni anayasadan Kürt sorununun çözümünü bekliyor. Yani Anayasadan “Türk vatandaşı” ibaresinin kalkmasını, yerine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ibaresinin geçmesini bekliyor. Buna hükümet partisi bundan yana ama muhalefetin, CHP ve MHP’nin karşı tutumundan çekiniyor. Onlar bu toplumun azınlığı.
Evet, Türkiye toplumun çoğunluğu barış istiyor. Anayasa referandumu da bunu gösterdi. Şimdi AKP ve Başbakan korkularını bir yana bırakıp BDP’nin uzattığı eli tutmalı ve barışa doğru daha hızlı ve ciddi adımlar atmalı. Bu fırsat kaçmamalı...
Doğan TARKAN
21.11.2012