'CHP ve değişim' yan yana gelebilir şeyler mi?..

27 Kasım 2010 02:41 / 2023 kez okundu!

 


Bugünlerde CHP’de değişim yaşandığı iddiası yaygınca tartışılıyor. İddiaya göre Kılıçdaroğlu CHP’yi değiştirmeye çalışıyor. Çalışıyor, yani değişim için çaba sarf ediyor. Misal, Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in mezarlarını ziyaret ediyor. Ama hemen ekliyor, “fikirlerine katıldığım için değil sanatçı olarak değer verdiğim için geldim” diyor.

CHP, Cumhuriyeti kuranların siyasi partisi. Uzun süre tek parti diktatörlüğünün örgütü oldu. Almanya’da Nazizmin yükselişi sırasında Nazilerin fikirlerine yaklaştı. Hemen hemen hiç değişmeden 1946’ya kadar geldi.

Sonra, İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde oluşan yeni dünyaya uyarak çok partili siyasete kapıları açtı ve çok partili rejimin ikinci seçimlerinde iktidarı kaybetti. Sanki değişti sanıldı ama değişmedi. 27 Mayıs darbesinde parmağı vardı.

O günden sonra kısa aralıklar dışında esas olarak hep muhalefette kaldı. Sola en yaklaştığı günler 1971 darbesinin ardından Ecevit’in başkanlığa geçmesiyle başlayan süreçtir. 'Karaoğlan Ecevit', CHP’ye o güne kadar görülmemiş bir sol dil getirdi ve zaten hareketin adını da ortanın solu olarak belirledi. Herkes CHP’nin değiştiğini sandı. Ama değişmedi.

Ecevit’in ve CHP’nin bu 'solcu' dönemi fazla uzun sürmedi ve zaten bu arada 12 Eylül darbesi yaşandı. 12 Eylül öncesinde sıkıyönetimi Ecevit’in CHP’si ilan etti.

12 Eylül’den çıkışta CHP’nin yerini birkaç isim değişikliğinden sonra SHP aldı. SHP’nin CHP’den tek farkı 1987 seçimlerinde bir grup Kürt siyasetçiyi meclise taşımış olmasıdır. Ne var ki bu Kürt siyasetçiler daha sonra partiden ihraç edildiler ve bunun üzerine ilk yasal Kürt partisi oluştu. Gene değişim var sanıldı ama SHP de değişmedi.

Ardından 1991 seçimlerinde SHP- HEP seçim ittifakı oluştu. 18 HEP’li milletvekili meclise girdi. Bu milletvekilleri de gene SHP’den ihraç edildiler. Altı ay sonra içlerinden 4’ü tutuklandı. Değişim bir kere daha mümkün olmadı.

Bu gelişmelerden sonra SHP, CHP’ye dönüştü, Baykal partinin başına geçti ve CHP hızla kuruluş günlerinin politikalarına döndü. Kürt lafı ağza alınmaz oldu ve CHP ırkçılığa varacak, milliyetçi adımların başını çekti.

HEP’li milletvekillerinin ihracından bu yana geçen 15-20 yıllık süre içinde ise; CHP istikrarlı bir biçimde bir yöne doğru evrildi, isterseniz “değişti” ya da daha doğrusu “değişime direndi” diyelim.

Şimdi CHP’de yaşanan bir 'operasyonla' karşı karşıyayız. Garip bir skandalla ve hızla Baykal devrildi, “Gandi” Kılıçdaroğlu partinin başına geçti, herkes CHP’de değişimden bahsediyordu. Referanduma CHP Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde girdi. Sonuç, başarısızlık. Kılıçdaroğlu rüzgarı referandum sonucunu değiştiremedi. CHP, son yerel seçimlerde aldığı oyu üç aşağı, beş yukarı referandumda korudu.

Kılıçdaroğlu bütün referandum kampanyası boyunca “Kürt” lafını ağzına almadı, Ergenekon’un avukatlığına devam edeceklerini ilan etti, askeri vesayete karşı adımları ise; “sivil vesayet”, “sivil diktatörlük”, "sivil darbe" olarak yorumladı. Sonuçta referandumda 'hayır' oyu verme çağrısı yaparak 12 Eylül Anayasası’nı savundu.

Referandumun arkasından önce “aslında evet diyen yüzde 58, yüzde 42’dir” dendi. Sonra CHP’nin yardımına ulusalcı sosyalistler koştu, hayır diyen yüzde 42 övülmeye, Türkiye’nin değişimden yana sol gücü olarak gösterilmeye başlandı.

Oysa referandum oylaması çok çarpıcı bir biçimde bu hayır diyen yüzde 42’nin niteliğini göstermekteydi.

Hayır diyen 16 milyona yakın insanın 1-2 milyonu Cumhuriyet Mitingleri'ne katılmıştı, 1 milyonu Türkiye’nin en zengin 6 ilçesinden gelmişti. Ancak geri kalan oyların da çok açık bir sınıf karakteri vardı. Onlar da üst orta sınıfların mensuplarıydı.

Kısacası CHP’nin artık bir 'sınıf karakteri' var. Oysa aynı CHP’nin 1970’lerin başındaki durumu ya da 1980-90’ların başında SHP’nin sınıf karakteri tamamen farklıydı. O dönemlerde CHP işçi ve emekçilerin oylarını da almaktaydı ve bu nedenle kimilerince, sosyal demokrat bir parti olarak nitelenebilmekteydi.

Ama değişime direnme, statükoyu korumak, daima askeri vesayetin politik partisi olma tercihi sonunda CHP’yi açık bir üst orta sınıf partisi haline getirdi.

CHP şimdi farklı bir yöne doğru evrilebilir mi? Yani, CHP’de değişim mümkün mü? Kürt sorununda Kürt hareketi ile, onun gerçek muhataplarıyla anlaşmadan yana tutum alabilir mi? Ergenekon davasında avukatlıktan vaz geçip, yargılamanın sonuna kadar devam etmesinden yana olabilir mi? Askeri vesayete karşı tutum alabilir mi? Ve bütün bunların yanı sıra işçi ve emekçilerin taleplerini dile getirebilir mi, yeni liberalizme karşı tutum alabilir mi? CHP’nin bu yönetimi, bu yapısı ve bu seçmeni ile bütün bunları yapabilmesi mümkün görünmüyor. Olsa iyi olur diyebiliriz ama bu sadece iyi niyetli bir dilek olur.

CHP’nin içinden birileri kopup sosyal demokrat bir parti oluşturabilirler. Bu mümkün. Kürt sorunda barışı savunan, askeri vesayete karşı çıkan, özgürlükleri savunan, işçi ve emekçilerden yana tutum alan bir siyasi çizgi ile yeni bir parti oluşabilir. CHP ve çevresinde böyle bir potansiyel var ama bu potansiyelin CHP’ye hakim olması çok zor görünüyor.

Her şeyden önce Cumhuriyet Mitinglerine katılan, 'ordu göreve' diyen tabanı, en zengin ilçelerden, mahallerden gelen oylar bir değişime karşı çıkar. Sonunda da, Kılıçdaroğlu ve ekibi de bu baskıya boyun eğer ve statükoyu korumak için çalışır...

Doğan Tarkan

26.11.2010

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.