Hareketin bütün kurumları sürece dahil edilmelidir
11 Ocak 2013 19:11 / 1331 kez okundu!
Kürt sorununda gelinen aşamada ortalıkta çok fazla “yol haritası”, “çözüm adımları” planı dolaşıyor. Gazetelere bakarsanız İmralı’ya sanki her gün 2-3 heyet gidiyor. Hatta Kandil’de bir MİT heyetinin görüşmeler sürdürdüğünden bile bahsediliyor.
Bu aşamada birkaç noktanın altını çizmekte yarar var.
Birincisi, artık Abdullah Öcalan’ın Kürt özgürlük hareketinin önderi olduğu açık. Bu hem Kürt hareketinin çeşitli kurumlarınca bir kere daha onaylandı hem de hükümet ve devlet yetkilileri bunu kabul ettiler. Dün en ağır sözlerle tariflenen Öcalan, bugün Kürt halk önderi olarak tanımlanıyor. Dün Öcalan’a sayın diyenler yargılanırken, bugün hükümet ve devlet yetkilileri Öcalan’a Sayın Öcalan diye hitap ediyorlar.
Madem ki Öcalan’ın konumu budur, o vakit Öcalan’ın koşulları değiştirilmelidir. Kendisiyle görüşen devlet ve hükümet yetkililerinin olanaklarına sahip olmalıdır.
Bu talebi Öcalan dile getirmeyecektir. Kendi için bir şey isteyemez. O vakit Öcalan’ın koşullarının değişmesi, onun dışındaki kurumların, bireylerin yapması gereken bir şeydir. Biz uzun süredir bunu yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz.
İkincisi, uzun süredir muhatabın kim olduğu arandı. Oysa her zaman muhatap Öcalan’dı. Şimdi bu onaylandı. Ancak çözüme doğru yürüyebilmek için Kürt özgürlük hareketinin bütün kurumları sürece dahil edilmelidir. Hükümet, PKK ve KCK ile de görüşmelidir. Bu yapılmadığı takdirde süreçte aksama olacağı açıktır.
Kürt özgürlük hareketinin çeşitli kurumları ile sadece devlet ve hükümet değil, Öcalan da görüşebilmeli, tartışabilmelidir. Öcalan kendisiyle görüşen Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata’ya bunu açıkça ifade etmiştir. Öcalan’ın sadece BDP yetkilileri ile görüşmesi yetmez. Onun da PKK ve KCK yetkililerinin görüşlerine, onaylarına ihtiyacı var.
Üçüncüsü, bu aşamada bütün taraflar ortamı gerecek ifadelerden, tutumlardan kaçınmalıdır. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın meclis grubundaki konuşması, bazı medya kuruluşları ve AKP yetkilileri tarafından gergin bir konuşma olarak sunuldu. Bu tamamen yanlış bir tespit. Demirtaş bu konuşmasında çok önemli bir şey söyledi. Savaşta ölen bütün askerlerin anne ve babalarının ellerinden öperek, "barış sürecine katılmalarını istiyorum" dedi. Şimdi Demirtaş’ın gergin konuştuğunu düşünenler gerillaların ailelerine dönerek aynı şeyi yapmalıdırlar.
Sonuç olarak herkesin sakin ve yapıcı olması gereken bir aşamadayız. En önemlisi ise barıştan yana olanların sadece bunu ifade etmelerinin yetersizliğidir. “Barış istiyorum” demek çok olumlu ve iyi ama aynı zamanda eyleme geçmek ve barış isteyen yüzbinlerce, milyonlarca başka insanla birlikte "barış" diye haykırmak gerekir. Bu olduğu gün emin olalım barışa ulaşmak daha kolaylaşacaktır.
Doğan TARKAN
11.01.2013