Kimyasal silahlar verilecek, müdahale olmayacak

10 Eylül 2013 18:15 / 1162 kez okundu!

 


St Petersburg’daki G20 toplantısı boyunca “anlaşamadılar” dendi ama pazartesi günü ABD, Rus ve Suriye dışişleri bakanlarının açıklamalarından anlaşıldı ki bir “çözüm” bulunmuş.

Önce Kerry “kimyasal silah depolarını teslim etsinler bombalamayalım” dedi, ardından Rus Dışişleri Bakanı bunu tekrar etti ve sonunda Suriye “evet veririz” dedi. Bugün ABD senatosu ve Temsilciler Meclisi üyeleri Obama’ya bombalama yetkisi verip vermemeyi oylayacak. Şimdiden görünen o ki Senato Obama’ya destek verecek ama Temsilciler Meclisi’nde durum belirsiz. Kimyasal silahların teslim edilmesi önerisi ve önerinin kabul edilmesi her şeye yeni bir boyut kattı.

Öncelikle ABD ve diğer Batılı emperyalist güçler hiçbir biçimde istemedikleri bu saldırıyı yapmama olanağı buldular. Gene böbürlenecekler ama aslında karizmayı çizdirmiş durumdalar. Artık ABD ve müttefikleri canları istediği zaman istedikleri yere saldırma olanağını bir ölçüde kaybetmiş durumdalar. Batı emperyalizminin, gücü ve etki alanı bir ölçüde daraldı.

Rusya da bu işten kazançlı çıkacak. Hem Suriye bombardıman ile yıpranmamış olacak hem de bol keseden attıkları gibi ABD’nin bombardımana başlaması halinde müdahale etme iddiasını artık tekrarlamaktan kurtuluyorlar. Ama Rusya’nın diğer kazanımı Batılıların gerilemesi. Şimdi dünya politikasına müdahale etme olanağı Rusya için daha fazla. Rusya’nın arkasına dizilmiş olan Çin’de aynı kazançlara sahip.

Suriye’de ise Esad/Baas rejimi bombardımanın yıkımından kurtuluyor. Hazırız filan gibi laflara rağmen ABD bombardımanın ne kadar tahrip edici olduğunu Irak’tan biliyoruz. Esad bu tahribattan kurtuldu. Elinde kimyasal silah olduğunu ve Suriye’de kimyasal silah kullanımında sorumluluğun hükümette olduğunu dolaylı olarak kabul etmiş olacaklar ama kendi halklarına dönüp ABD saldırısını durdurduklarını anlatabilecekler. Bu iyi ve önemli bir kazanç.

Devrimci sosyalistler, Suriye’de, Türkiye’de ve dünyada en baştan itibaren iç savaşın başlamasına karşı çıktılar ama Esad rejimi iç savaşı başlattı ve derinleştirdi. Devrimci sosyalistler bir emperyalist müdahaleye de daima karşı çıktılar. Böyle bir müdahalenin devrimci kalkışmaya yaramayacağını anlattılar. Suriye’ye askeri müdahaleye hayır dediler. Ama, devrimci sosyalistler gene en baştan beri emperyalistlerin Suriye’ye müdahalesinin oldukça zor olduğunu da hep söylediler. Bunun çeşitli nedenleri vardı.

Suriye Irak ya da Libya değil. Irak’a karşı saldırıyı Suriye de desteklemişti. Irak’ın ve Libya’nın yanında tutum alan bir başka güç olmadı.

Suriye’nin bölgede ciddi ve önemli müttefikleri var. İran, Hizbullah ve Irak hükümeti. Ayrıca bütün bölgedeki Şii topluluklar. Suriye’ye müdahale bütün bu güçleri harekete geçirebilir, bu ise emperyalistler için istenmeyen büyük bir gelişmedir.

ABD ve müttefikleri Irak ve Afganistan savaşları ile birlikte eski konumlarında değiller. Bu iki ülkedeki yenilgi, başarısızlık emperyalist ülkelerin egemen sınıflarını, askeri elitlerini yeni bir müdahale için isteksiz hale getirmekte.

Obama Suriye’ye müdahaleden sürekli kaçındı ve sonunda “kırmızı çizgi” diyerek kimyasal silah kullanımını ileri sürdü. Obama rejimin kimyasal silah kullanacak kadar gözünün kararacağını düşünemedi ama Esad rejimi bunu da yaptı. O günden beri emperyalistler ne yapacaklarını bilemez haldeler. İngiltere parlamentosu müdahaleye hayır oyu verdi, Amerika’da da durum farklı değil. Obama ise tamamen isteksiz.

Amerikan, İngiliz ve diğer ülkelerin kamuoyuna bakılınca Irak savaşı öncesindeki savaşa karşı kampanyaların etkisi açıkça ortada. Savaş, bombardıman, müdahale istemeyenler çoğunluk. Esad/Baas rejimini diktatörlük olarak tanımlayan, Suriye’de bu rejimin katliamlarına karşı çıkanlar da çoğunluk ama müdahale istemiyorlar.

İşte bütün bu gelişmeler emperyalizmin bugün içinde olduğu politik durumu göstermekte. Taşlar yerinden oynadı.

Türkiye’ye gelince, Erdoğan yönetiminin önünde tek makul yol var. Kürtlerle Türkiye’de, Irak’ta, Suriye’de ve İran’da anlaşmak. Türkiye’de çözüm sürecini geliştirip hızlandırmak, Suriye’de ise El Nusra ile ilişkilerini keserek Rojava’ya saldırıları durdurmak. Aksi takdirde Türkiye sonu belirsiz bir yola adım atmış durumda ve buradan çıkmak zor.


Doğan TARKAN

10.09.2013

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.