'Sokağı konuşturan' gazeteciler
06 Mart 2012 08:16 / 1425 kez okundu!
Bazı gazeteciler Lübnan ve Suriye’ye gidiyorlar. Bağımsız gazeteciler olarak. Gözlemler yapıyorlar, sokaktaki insanlarla konuşuyorlar. Türkiye’den giden gazeteciler Suriye devlet yetkilileri ile de konuşup geri dönüyorlar.
İnsanların sokakta konuşamadıklarını yazıyorlar. Doğal. O denli baskının ortasında sokaktaki insanın özgürce görüşlerini ifade etmesi mümkün değil, hele gizli polis örgütlerinin fink attığı, rejimin temellerinde gizli polis örgütlenmesinin olduğu Suriye’de.
Ama sonra aynı gazeteciler çıkıp sokaktaki insanın rejime bağlılık konuşmalarını aktarıyorlar. Sokakta konuşabilen bu insanlar olayların önemsiz olduğunu, İsrail ve Amerika’nın müdahale ettiğini filan anlatıyorlar.
Aynı gazeteciler resmi Suriye haber ajanslarından da haberler aktarıyorlar. Muhalefet haberlerinin yalan, fabrikasyon olduğunu, binlerce güvenlik gücü asker ve polisinin öldüğünü söylüyorlar. Radyolar ve televizyonlar “şehit haberleri, ilanları” veriyor. Tabii radyo ve televizyonlar devlete ait ve BAAS’tan başka hiçbir siyasi eğilimin sesinin radyo ve televizyonlardan duyulması mümkün değil.
Bir de “davetli” olarak Suriye’ye giden parti, sendika temsilcileri var. Aralarında gazeteciler de var. Davetliler Suriye’ye hayran dönüyorlar. Ne kadar mükemmel bu Suriye de...
Mesela sendikaları var. Bizim DİSK ve Türk-İş’den büyük. “Sosyal hayatta etkin.” Ama Suriye’de grev yok, ücretler düşüyor, hayat pahalılaşıyor. Dert değil, Suriye halkı İsrail ve Amerikan emperyalizmine karşı Baas rejimini destekliyor.
Bu misafirler kendilerine ne söyleniyorsa düşünmeden gelip Türkiye’de anlatıyorlar: “Suriye’nin dış borcu yok.” Doğru, sadece Gayrı Safi Milli Hasıla’nın yüze 11-12’si kadar. “Halk mutlu”, doğrudur, Suriye halkının üçte biri günde 2 doların altında bir gelirle yaşamaya çalışıyor.İşsizlik? Sormayın.
Misafirlerin burada yakın veya üyesi oldukları örgütler ise Suriye’ye dış müdahaleye karşı çok uyanıklar. Bu çok iyi ve doğru bir tutum. Emperyalist bir müdahaleye herkes karşı çıkar. Gerekçesi ne olursa olsun. Emperyalist bir müdahale sadece zaten devrilecek olan Esad rejimini hedeflemez aynı zamanda devrimi hedefler. Ama her durumda emperyalist müdahaleye karşı çıkmak lazım.
Ama emperyalist müdahaleye karşı çıkanlar, Esad rejiminin katliamlarına karşı çıkmıyor. Suriye halkının yanında tutum almıyor. İşte burası ilginç ya da çok çirkin.
7 bin 500 kişi ölmüş. Hadi bu abartma olsun, yarısı kadar, onda biri kadar gösterici ölmüş olsun. Az mı? Tepki göstermek için bir ölüm sınırı mı var?..
Bir de Suriye’den tabut içinde çıkan, zorluklarla, kaçarak çıkan gazeteciler var. Çıkmalarına rejim karşıtları yardım ediyor. Onlar başka şeyler anlatıyorlar ama onların bir şey anlatması gerekmez ki, kendi durumları yeterince şey anlatıyor.
Suriye’de tek parti diktatörlüğünün sonu geldi. Yıkılması kaçınılmaz. Sorun sadece zaman sorunu.
Doğan TARKAN
05.03.2012
Son Güncelleme Tarihi: 06 Mart 2012 09:19