Domuz gribi aşısı... Yeniden... - İsmet Berkan

07 Kasım 2009 13:35  

 

Domuz gribi aşısı... Yeniden... - İsmet Berkan

Avrupa Birliği üyeliği için müzakere yapan, resmi sloganı ‘Çağdaş uygarlıkların seviyesini yakalayıp geçmek’ olan, 21. yüzyılın bir ülkesinde bilimi savunmak ihtiyacı bile doğmamalı aslında. Maalesef Türkiye’de her konuda siyaset bilimin önüne geçiyor, somut bilimsel gerçekler siyasi demeçlerle bulanıklaştırılıyor.
Bu domuz gribi gibi uzun yılların en önemli ve büyük salgınında da böyle, sel felaketinde de böyle... Bilimi göz ardı eden, siyaseti bilimin önüne koyanlar aslında insan hayatını da hiçe sayıyorlar. Yağmur yağdı diye 32 kişinin öldüğü bir şehirde yaşıyorum, bu yeterince utanç vericiyken üstüne bir de siyasetçilerin önlerine çıkan her mikrofona aşı konusunda konuştuklarını, kendi seslerini duymaya doyamadıklarını görmek, iyice feci bir şey.
Felaket tellallığı yapan, insanları bilgilendirmek yerine kafa karıştırmayı hedefleyen, bilim dışılığı her gün bıkmadan yayan medyaya ise söyleyecek söz bulamıyorum gerçekten.
***
Domuz gribi, adı sizi yanıltmasın, mevsimsel gripten farklı bir virüsün yol açtığı bir hastalık. Bu hastalığa yol açan virüs, kuş ve domuz gribi yaratan virüslerin mutasyonuyla doğmuş, insandan insana bulaşabilen bir virüs.
Şu an ülkemizde bu salgının tam başlangıcında bulunuyoruz. Henüz ortada mevsimsel grip yok, yakında o da başlayacak ama domuz gribi burada, aramızda. Ve şimdiden vaka sayısı binleri, ölüm sayısı ise 20’yi geçti.
Çok yeni bir virüs ve çok yeni bir durumla karşı karşıya olduğumuz için, domuz gribinin öldürücülüğünün mevsimsel grip kadar olduğu DÜŞÜNÜLÜYOR. Bu henüz kesin veya yeterince sınanmış bir veri değil, zaten o yüzden ‘düşünülüyor.’
Mevsimsel gribin öldürücülüğü, 1/1000. Yani grip olan her 1000 kişiden biri ölüyor ortalama olarak.
Türkiye’de bu salgından 10 milyon kişi etkilenirse (ki bu sayı çok iyimser olabilir, mesela ABD’de nüfusun yüzde 60’ının etkileneceği varsayılıyor, Türkiye’de nüfusun yüzde 60’ı 40 milyonu aşkın insan demek) bu ortalama 10 bin ölüm demek.
10 milyon kişinin hastalanması halinde buna ülkedeki hastane yataklarının, yoğun bakım ünitelerinin vs. yetmesi söz konusu olamaz. Çok büyük bir rakamdan söz ediyoruz.
O zaman yapılması gereken şey, hastalanacak insan sayısını azaltmaya çalışmak. Evet, kişisel hijyenimize dikkat edeceğiz, öpüşmeyeceğiz, hatta el bile sıkışmayacağız, hastalansak bile başkalarına bulaştırmamaya çalışacağız vs. Sağlık Bakanlığı pek çok yerinde önlem açıkladı, bunları hepimiz uygulamalıyız.
Bunun dışında ne yapabiliriz? İşte aşı burada devreye giriyor. Ne kadar çok insanı, en risklilerden başlayarak bu hastalığa karşı aşılayabilirsek, o kadar insanı bu hastalıktan uzak tutmuş olacağız.
Deniyor ki, aşının riski var.
Nefes almak dahil hayatta yaptığımız ve hatta yapmadığımız her şeyin bir riski var.
Aşı için konuşulan en büyük risk, Guillan-Bare sendromu denen hastalık. Gerçi bu hastalıkla aşı arasında doğrudan bir ilişki kurulabilmiş değil ama neyse... Peki aşı olanların bu hastalığa yakalanma riski ne? 1/1.000.000. Yani, aşı olan 1 milyon kişiden biri GBS olabiliyor. (Aynı hastalığın grip enfeksiyonu sonrası ortaya çıkma riski ise daha yüksek: 1/100.000. Yani grip atlatan 100 bin kişiden biri GBS olabiliyor.)
Seçim basit: İki risk arasında bir tercihte bulunacağız.
Ya Başbakanımız ve bazı bakanlarımız gibi grip olma riskini alacağız, o zaman binde 1’lik ölüm riskini ve eğer gribi atlatırsak 100 binde birlik GBS olma riskini üstleneceğiz.
Veya aşı olup milyonda birlik GBS olma riskini.
Matematik çok basit aslında.
(Meraklıları için bir ölüm riski oranı daha vereyim: Sigara tiryakilerinin ölüm riski binde 5.)
***
Bu yazıda kullandığım verileri bana gönderen bilim insanı okurlarıma teşekkür ederim.


Radikal.com.tr

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0