BAÞKA BÝR YERDE - SOMEWHERE
14 Haziran 2011 13:09 / 1888 kez okundu!
FERRARÝ'SÝNÝ SATAN AKTÖR
Sofia Coppola’yý tanýmayanlar için iyi bir fýrsat. Tanýyanlar için deðiþen bir þey yok. Þöhretin ve iktidarýn arka yüzünü anlatmaya devam ediyor.
BAÞKA BÝR YERDE - SOMEWHERE
YÖNETMEN: SOFIA COPPOLA
OYUNCULAR: STEPHEN DORFF, ELLE FANING, CHRIS PONTIUS
Sofia Coppola babadan geçen sinema ruhunu dördüncü filminde de ilkinde olduðu kadar baðýmsýz, özgün sinema dili içinde yaþatan bir yönetmen. Büyük kitlelere seslenmeyen "Virgine Suicide",“Lost In Translation”,”Marie Antoinette”ten sonra “Baþka Bir Yerde-Somewhere” ile Venedik’te bu yýl Altýn Aslan ödülünü kazandý. Bugüne dek festivallerden kazandýðý 43 ödül, onun ne denli takdir edilen bir yönetmen olduðunun güzel bir kanýtý. Kazandýklarý arasýnda 2004’de en iyi özgün senaryo Oscar’ý da var.
Bir kez daha þöhretin yarattýðý boþluðu Johnny Marco adýnda bir aktörün yaþamýndan anlatýyor. Artýk boþalmýþ bir ruhu þarj edemeyen, tepkisiz, heyecansýz ortalarda dolaþan bir bedene dönüþmüþtür genç aktör. Boþluða bakarak sigaralarýný arka arkaya tüttürür, elinden düþmeyen bira þiþesi ile kaldýðý Chateau Marmot otelinde günlerini adeta tüketmeye programlanmýþtýr. Çevresindeki tüm þatafat, kendisine gösterilen ilgi kadýnlar, hayranlar umurunda deðildir. Þöhretin ve paranýn genç yaþta sunduðu tüm nimetler sýradanlaþmýþ, deðersizleþmiþtir. Günün birinde on bir yaþýndaki kýzý Cleo’nun yaþamýna girmesi yaþam ritmini biraz olsun deðiþtirir. Stephen Dorff canlandýrdýðý Johnny karakterinin sahiciliðinde, sanki kendinden yola çýkarak bazý mesajlar veriyor.
Coppola yaþamý Johnny’nin gözünden izlettiriyor. Onun bakýþlarý kadar sabit ve heyecansýz bir yaþam. Daha filmin ilk kareleri bu duraðanlýðýn habercisi olur, bozkýr bir alanda dönüp duran siyah bir Ferrari, sabit bir kameranýn önünden geçtikçe görünür. Kamera arabayý izleme zahmetine katlanmaz. Sanki boþluðun ve sessizliðin yönetmeni Antonioni’nin filmlerinden eklenmiþ bir sahne gibidir. Yüzünün kalýbýný almak için yapýlan alçýnýn altýnda sadece nefes alýþýný birkaç dakika boyunca izleriz. Sanki seyirci onun düþüncelerini keþfetmeye zorlanýr. Coppola yalnýzlýðýn vurgusunu en yalýn þekilde yapan yönetmenlerin baþýnda geliyor, örneðin “Bir Konuþabilse-Lost In Translation”de Tokyo’da otel odasýnda, hiç konuþmadan yatakta uzanan Bill Murrray ve Scarlett Johanssen yalnýzlýklarýný boþluða yansýtýrlar. Oteller yalnýzlýðýn en yoðun hissedilen mekanlarýdýr Sofia için. Johnny’de Los Angeles’da genelde film sektöründe olanlarýn kaldýðý, dýþarýya kapalý otel Chateau Marmot’da kalýr. Özel anahtarlar ile girilen, sürekli partilerin olduðu bu mekanda, Johnny çoðunlukla içindeki sessizliði dinlemeyi tercih eder. Francis Ford Coppola’nýn kýzý olarak þöhreti yaþamýnýn küçük yaþlarýndan itibaren yaþayan Sofia yarattýðý bu karakterlere kendisinden bir þeyler eklediði muhakkak. Yoksa þöhretin yan etkilerine bu denli odaklanmazdý. Johnny’nin içindeki boþluðun neden ve nasýl doðduðu hiç açýklanmaz. Ne þöhrete ulaþma hikayesinden, geçmiþteki iliþkilerinden, filmlerinden, ne de alýþkanlýklarýndan, canýný acýtan þeylerden bahsedilir. Marie Antoinette’in 18. yüzyýl sarayýnda hissettiði yalnýzlýk gibi Coppola, sadece o an içinde yaþanýlan yalnýzlýk ile ilgilenir.
Kýzý Cleo ile olan iliþkisi karþýlýklý diyaloglar ile derinlikli bir seviyeye ulaþmaz. Birliktelik, gezme tozma, Playstation oynamak onlar için yeterlidir. Babasýný tanýmak için eline geçen bu fýrsat küçük Cleo’yu umutlandýrýr. Johnny içinde bulunduðu ruh durumu içinde Cleo ile olan baba-kýz iliþkisini, nereye taþýyacaðý konusunda kararlý deðildir.
Sofia Coppola’yý tanýmayanlar için iyi bir fýrsat. Tanýyanlar için deðiþen bir þey yok. Þöhretin ve iktidarýn arka yüzünü anlatmaya devam ediyor.
Emin YEÐÝNBOY
14.06.2011