ÇÖLDE KUTUP AYISI ve BENÝM ADIM AÞK
23 Ocak 2011 23:52 / 2086 kez okundu!
Bu hafta 2 film birden: Farklý film sevenler 2010 Ýstanbul Film Festival’inde Altýn Lale ile ödüllendirilen ve Yabancý Film dalýnda Oscar adaylarýndan olan "Çölde Kutup Ayýsý"ný kaçýrmasýn. Aþk ve lezzetli yemek, aristokrasi ve deðiþen dünya düzeni arasýnda kurduðu köprüler ile yýlýn en ilginç filmlerinden birisi ise "Benim Adým Aþk".
---------------------------------------------------------------------------------------
ÇÖLDE KUTUP AYISI - DE HELAASHEID DER DINGEN
AYLAKLIK VE AÝLE ÝÇÝ ÞÝDDET
YÖNETMEN: FELIX VON GROENINGEN
OYUNCULAR: KENNETH VANBAEDEN, KOEN DE GRAVE, WOUTER HENDRICKX, JOHAN HELDENBERGH
Flamancasý ‘Þeylerin Boktanlýðý – De Helaasheid Der Dingen’ olan film ‘Çölde Kutup Ayýsý’ adýyla gösterimde. Türkçesi, öykünün özünü tanýmlayan ve daha sýcak bir adlandýrma olmuþ. Gerçekten çok bir farklý çevrede büyümüþ olan yazar Gunther Strobbe’nin geriye dönüþler ile çocukluk yýllarýný anlatan film, onun ‘kitaptaki karakterler ve gerçek kiþiler arasýndaki benzerlik, insan doðasýný anlamýþ olmaktýr’ tümcesiyle açýlýyor. Bunu izleyen bölümlerde insan doðasýnýn çok sýk rastlanmayan karakterlerini sunup, onlarý anlamamýzý talep ediyor. Gunther’in 13 yaþýna döndüðümüzde, onun çok garip bir aile ortamýnda büyüdüðüne tanýklýk ediyoruz. Yýlda bir kez erkeklerin bacaklarýný traþ edip, kadýn gibi giyindikten sonra, üç gün üç gece durmaksýzýn eðlendikleri ýssýz bir kasabada babasý, büyük annesi ve üç amcasýyla birlikte yaþamaktadýr. Tüm gün kafayý çekip, kaba saka þakalar ile aylaklýk yapan, çalýþmak kelimesini daha öðrenememiþ aile erkekleri arasýnda, büyük anne adeta kurtarýcý bir azize konumundadýr. Hayatlarýný mahveden dört kardeþ son olarak emekli maaþý ile mütevazi yaþamýný sürdüren annelerinin yanýna sýðýnmýþlardýr. Koca Oðlan kumar makinelerinin iyi bir kazanç kapýsý olduðu düþüncesinin kurbaný olarak sonunda her þeyini kaybederek, Koen amca kadýnlarda yarattýðý melankolik etkinin kurbaný olarak hamile býraktýklarýna bir servet ödedikten sonra, Petrol Amca ise asabiyeti nedeniyle hiçbir iþ tutamadýðýndan, hepsi anne çatýsýnýn altýnda toplanmaya mecbur kalmýþlardýr. Tek iþ sahibi baba ise postacýlýktan kazandýðýný en yakýndaki birahanede sývýya dönüþtürmektedir. Ýlginç olan hiç birisinin yaþamýndan þikayet etmeden, neþe içinde yaþamýný sürdürmesidir. Hatta bu yaþam þekli Strobbe ailesi için bir gurur vesilesidir. Gunther ise sýkýntýlý gözüken yaþamýna karþýn amcalarýný sevmekte, bu deli dolu yaþamdan hoþlanmaktadýr. Bir tek hikâye yazdýðý anlar, onu bu yaþamýn dýþýna taþýr. Babasýnýn zaman zaman kendisine uyguladýðý þiddete raðmen, kendisini sevdiðinden þüphe etmez. Babanýn en büyük korkusu oðlunun aile ortamý uygun olmadýðý için devlet tarafýndan elinden alýnmasý veya yatýlý okula gitmesidir. Bu korkusuyla alkol býrakma tedavisini kabul eder.
Seyircinin içine girmesinin kolay olmadýðý bir film ‘Çölde Kutup Ayýsý’. Türkçesinin vaat ettiði gibi sempatik ve sýcak bir film olmadýðý gibi, aile içi þiddeti yansýtan veya bitmek tükenmek bilmeyen sarhoþluk sahneleri ile de kolay hazmedilmiyor. Her ne kadar aile içi þiddeti ‘dayak cennetten çýkmadýr’, ‘kýzýný dövmeyen, dizini döver’ gibi tümcelerle meþru kýlan bir toplumun bireyleri olsak ta, iri yarý bir adamýn küçük bir çocuða saldýrmasýný seyretmek insaný zorluyor. Karakterleri tanýyýp, ‘onlarýn yaþam tarzlarý böyle, kendilerinden baþka kimseye zararlarý yok’ diye düþündükten sonra hafif bir tebessüm ile izlenebilir hale geliyor. Gunther annesine olan nefretini, hamile kalan karýsýna da yansýtýr. Bu durum anne þefkatini hissetmemiþ bir çocukluðun yaþamýn bütününe yansýyan travmasý olarak açýklanabilir.
Yönetmen Felix Von Groeningen cesur, özgün bir yapýt ortaya koymuþ. Yaþanan tüm acý gerçeklere karþýn, inatla hayallerini gerçekleþtiren, bir þekilde kaderini kendi seçen bir ergenin hikâyesini, dram ve komedi arasýnda deðiþen geniþ bir yelpazede anlatýrken, sert ve gerçekçi tutumundan hiçbir karede ödün vermiyor. 2010 Ýstanbul Film Festival’inde Altýn Lale ile ödüllendirilen film, Yabancý Film dalýnda Oscar adaylarýndan. Farklý filmleri sevenlerin kaçýrmamasý gerekir.
***
BENÝM ADIM AÞK - I SONO L’AMORE
AÞKIN YENÝDEN UYANIÞI
YÖNETMEN: LUCA GUADIGNINO
OYUNCULAR: TILDA SWINTON, FLAVIO PARENTI, EDOARDO GABRIELLINI
‘Benim Adým Aþk-I’m Love’ kýsaca bildik sularda bir aþk, iktidar çatýþmasýnýn farklý, þiirsel sinematografi ile tekrarý olarak tanýmlanabilir. Melodramýn aþk, ihanet, ölüm, yýkýlan aile gibi klasik öðelerini bünyesinde harmanlarken tek bir oyuncunun sýra dýþý performansýnýn, her þeyi ne kadar deðiþtirebileceði bir kez daha tekrarlanýyor. Bu oyuncu Ýngiliz asýllý Tilda Swinton. Rus asýllý Emma rolünde, ruhundaki deðiþimleri karþý koyulmaz bir vücut dili ile adeta kanaviçe gibi iþliyor. Filmin odaðýnda aristokrat yaþantýnýn bir parçasý olmuþ Rus kökenli Emma Recchi var. Milano’nun köklü ailesi Recchi’lere, yýllar önce Rusya’dan gelin gelmiþ olan Emma bir erkek ve kýz çocuk doðurmuþ zaman içinde ailenin en sevilen, akýllý, kültürlü fertlerinden birisi olmuþtur. Aristokrasinin aðýr, tumturaklý havasýna alýþmýþ yaþantýsýný ve ruhunu sistemin emrine teslim etmiþtir.
Milano’nun karlý soðuk dýþ görüntüleri ile baþlayan film, lüks bir villanýn kasvetli salonlarýna geçer. Ailenin en yaþlý ferdi, tekstil fabrikalarýnýn kurucusu Edoardo Recchi’nin katýlacaðý akþam yemeði daveti vardýr. Emma kutlamanýn her türlü kademesini titizlikle idare etmektedir. Edoardo iþleri devretme kararýný açýklayarak, gururla ‘benim yerimi ancak iki erkek doldurur’ der ve iki baþlýlýðý oðul Tancredi ve torun Edoardo arasýnda paylaþtýrýr. Artýk þirkette iþlerin eskisi kadar parlak yürümediði ortadýr. Yeni dünya düzeni böyle aristokrat, geleneksel kurumlarý yutma hazýrlýðý içindedir. Eþinin ve oðlunun iþlerinin baþýna geçmesi ile Emma daha fazla yalnýz kalmaya baþlar. Oðlu Edoardo’nun arkadaþý olan ve birlikte bir restoran açma hazýrlýðý içinde olduðu aþçý Antonio ile tanýþmasý yaþantýsýnda baskýladýðý, yýllardýr hissetmediði duygularý açýða çýkartýr. Artýk duygularý yýllardýr yaþantýsýný düzenleyen mantýðýn emirlerini dinlemez olmuþtur.
Bir duyunun aþýrý uyarýlmasý nasýl diðer duyularý tetiklerse Emma’nýn da yediði bir nefis karides salatasý onun Antonio ile tanýþmasýna neden olur. Yemek esnasýnda kameranýn odaklandýðý dudak ve el hareketleri Emma’nýn algýladýðý lezzeti bir mutluluða uçuþ, bir uyanýþ kývamýnda verir. Yönetmen Luca Guadignino aþkýn ortaya çýkmasýyla aristokrat aðýr havasýný doða ve güneþin iç içe geçtiði sahnelere býrakýr. Tutkulu seviþmeler doða ile bütünleþir. Ýç ve dýþ görüntülerde kamera duygusal deðiþimleri karakterler kadar net yansýtýyor. Aristokrasinin aðýr mekanlarýnda matematiksel bir akýmda akan resimler, tutkunun ortaya çýkmasýyla serbest devinimli, samimi bir akýþa dönüþüyor. Çökmekte olan aristokrasinin paralel öyküsü ne kadar Viskonti filmlerini anýmsatsa da, onun geçmiþe duyduðu özlem ekseninden çok, artýk yýkýlmasý gereken kurum, el deðiþtiren bir sermaye olarak tanýmlanýyor öyküde. Öykünün tam açýklýða kavuþmayan bir yönü ise oðul Edoardo ve aþçý Antonio arasýndaki iliþkidir. Dostluk ve cinsel çekim arasýnda kalmýþtýr, tam açýklanmaz.
Baþa dönecek olursak Swinton filmin her karesine hakim bir oyunculuk sergiliyor. Aristokrat aðýrlýðýndan silkinip tutkulu aþýða geçiþlerde ne kadar sýra dýþý bir oyuncu olduðunu sergiliyor. Kadýn oyuncular arasýnda bukalemun özelliklerine sahip ender oyunculardan; güzelliðe yaslanmadan sadeliðine teslim ettiði karakterleri ruh deðiþimleri ile çeþitli renklere boyama yeteneðine sahip.
Aþk ve lezzetli yemek, aristokrasi ve deðiþen dünya düzeni arasýnda kurduðu köprüler ile yýlýn en ilginç filmlerinden birisi.
Emin Yeðinboy
23.01.2011